Özkök'ün görüşlerine, tahlillerine katılın ya da katılmayın, bu, her okurun kişisel, siyasal-ideolojik tercihidir, tartışma konusu yapılabilir ama meselenin özü değil bu tercih. Sorun, Türkiye'nin en çok satan gazetesinin, iletişim sosyolojisi doktorası yapmış Genel Yayın Yönetmeninin gerçeği yansıtma tarzı.
Özkök, tahlillerini yalan-yanlış bilgiler üzerine inşa ediyor. Paris'teki 2006 öğrenci olaylarını bir muhabir olarak izlemeye gittiğini belirten Özkök çok sayıda olguyu, gerçeği tahrif ediyor.
* Bir kere Özkök teorik olarak Mayıs 1968'de öğrencilerin safında filan da değildi. Zaman zaman yazdığı anılarında Paris'teki öğrenci birliğinden (FTÖB, Fransa Türkiyeli Öğrenciler Birliği) filan da sözeder ancak o dönemde Özkök'ün FTÖB'ün yürüttüğü mücadeleye katıldığını gören olmamıştır.
O dönem Özkök'ün en yakın arkadaşlarından biri olan Enis Batur bu konuda ayrıntılı bilgiye ve tanıklığa sahiptir. Devlet burslusu doktora öğrencisi olan Özkök, hem bursunu kaybetmemek için öğrenci mücadelesinden uzak durmuş, hem de zaten o dönemki solcu-anarşist akıma fikren de uzak duran bir kişi idi.
Tüm bu nedenlerle bugün yaptığı kıyaslama geçerli değildir. Hiç bir zaman 'Merhaba Başkaldırı' dememiş bir kişinin 'Elveda Başkaldırı' diye kitap yazması da ne büyük tahrifat!
* Bir muhabir, izleyeceği olay hakkında, henüz olay yerine varmadan, Özkök örneğinde olduğu gibi uçakta, olayı tahlil etmiş ve sonuca varmışsa buna muhabirlik denmez.
Bu, bir yazarın, geçmiş olgu ve tahlillerini de sergiledikten sonra, bugünkü olay hakkındaki ideolojik tercihini, bir propaganda ürünü olarak kaleme almasıdır.
* Özkök, itiraf ettiği üzere 2006 Paris Öğrenci olaylarını bir muhabir olarak izlemeye değil, "Konser turnesindeki Mick Jagger" edasıyla ve turist haleti ruhiyesiyle izleyip yansıtmış.
Burada bence hem Mick Jagger'a hem de turistlere haksızlık ediyor Özkök. Jagger'in 2006 öğrenci hareketini gerici olarak nitelediğini nereden çıkartıyor?
Lüks otelde kalan turistlerin hepsi Özkök gibi mi düşünüyor acaba? Özkök karar vermeli: Paris'e niçin gittiniz? Mick Jagger özentisi olarak mı? Turist olarak mı? Yoksa polislerle hatıra fotoğrafı çektirmeye mi?
* Özkök, bu yazısını kaleme alırken, çok sayıda yanlış yapmış: Le Monde'un ünlü muhabirinin adı "Pierre Vianson-Ponté" diye yazılır. "Les Loups Gris" de yanlış yazılmış. "Place d'Italie" ve "République" sözcükleri de Fransızca değil İngilizce yazılmış.
Özkök, "Paris'te Bir Amerikalı" mı yoksa? Zaten 2006 öğrenci olaylarını Newsweek dergisine atıfla açıklamak da Özkök'ün "point of view"ünü (bakış açısı) açık etmiyor mu ? Özkök ve İstanbul'daki editörü biraz mesleki özen gösterse iyi olur...
* Özkök en büyük tahrifatı CPE (İlk İstihdam Sözleşmesi) konusunda yapıyor. CPE, Özkök'ün iddia ettiği üzere, "kontrat iki yıllık olacak ve bu iki yılın sonunda eğer işveren işe başlayan gençten memnun kalmazsa bu kontratı iptal edebilecek" şeklinde değil.
CPE, işverene, işçiyi istediği zaman ve gerekçe göstermeksizin işten çıkarma hakkını tanıyor. Öğrencilerin de karşı çıktığı zaten bu madde. Gazete okuyan ve öğrenci hareketi konusunda yazı yazan herkesin bilmesi gereken bu gerçeği Özkök kasıtlı olarak tahrif edip "iş güvencesi", "sosyalizme dönüş", "muhafazakarlık" gibi teoriler icat ediyor.
* Özkök'ün yazmadığı, gizlediği bir başka gerçek de var: CPE konusunda hükümet, iktidar partisi hatta işveren çevrelerinde bile görüş ayrılıkları var. Yani lüks otellerde kalanların tümü bile Özkök gibi düşünmüyor.
* Polisin nazik davrandığını yazan Özkök, Türkiye'deki televizyonlarda yayınlanan şiddet sahnelerinin okurları tarafından izlenmediğini sanıyor galiba.
Muhalif öğrenci düşmanlığını da araya sıkıştıran yazar, fotoğraflardan belli ki, gerçekten de Paris'i Amerikalı bir turist gözüyle izlemiş. Yalnız bir sorun var: Amerikan gazeteleri sayfalarında turist izlenimlerine pek yer vermiyor!
Ben Aydın Doğan'ın yerinde olsam, Özkök'le yaptığım CPE'yü sırf bu yazı nedeniyle iptal ederdim. Üstelik işveren olarak sayısız gerekçem de var.
Özkök dua etsin, ben Aydın Doğan değilim! (RD/BA)