Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu, kurumun bugün açıkladığı yıllık bilançoyla ilgili konuştu.
Dünyada gazeteci tutuklamalarının ciddi ivme kazandığından bahseden Önderoğlu bunun argümanı olarak ülkelerin otoriterleşmesini, çeşitliliğe ve gazetecilik haklarına tahammülsüz, tek söylem dayatmaya hız vermesini gösterdi. Benzer durumlara Türkiye’de de rastlandığını söyledi.
Gazeteci tutuklamalarının Türkiye’de on yılların kronik bir sorunu olduğunu anlatan Önderoğlu şunları kaydetti:
Türkiye net bir şekilde, 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrası vardığı ‘en çok gazeteci tutuklayan ülkeler’ kategorisine altı yıl sonra, özellikle Haziran’da Kürt medya çalışanlarına yönelik kitlesel tutuklamalarla birlikte yeniden göz kırpıyor gibi. Ne yazık ki, sorunun özünde bir kez daha hukukun, halen siyasi talimatlara ve politik argümanlara alet edilmesi var.
Son iki yılda gazeteci yargılamalarında bazı yerel mahkemelerle birlikte, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nin baskıların keyfiliğine işaret eden kararlar aldığına tanık oluyoruz. Ancak iktidarın politik hesaplarına hizmet eden bir kısım yargıyı temel örgütlükler konusunda ikna etmek de kolay olmuyor.
Reform mesajları veren Adalet Bakanlığı’nın, ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret (TCK 299)’ veya ‘devlet kurumları aşağılamak (TCK 301)’ kapsamına sokulan dosyalarda yargılamalara izin vermesi, özgürlüklerden dem vuran Sayın Bakan Bekir Bozdağ’ın hiyerarşik talimatları yargı camiasına aşılaması gibi yargının bağımsızlığı alanına giren ağır sorunlarımız var.
Evet, gazeteci tutuklamaları Türkiye’de on yılların kronik bir sorunu. Şartlı af yasaları ile dizginleşen gazeteci yargılamaları veya tutukluk durumu, iktidar çok sesliliği hedef aldığı bir sürece girdiğinde içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
TIKLAYIN - RSF: Dünyada gazeteci tutuklamada bir rekor
(HA)