Genelkurmay Başkanlığı'nın hazırladığı "Sarı Gelin: Ermeni Sorununun İç Yüzü" belgeseli, Milli Eğitim Bakanlığı ve İl Kültür Müdürlükleri aracılığıyla 2008'in Haziran ayında ülke genelinde tüm okullara dağıtılmıştı. İlçe Milli Eğitim müdürlükleri de Ocak 2009'da okullara bir yazı göndererek, filmin tüm öğrencilere izlettirilmesini istedi.
Örneğin, Esenler İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü 27 Ocak 2009 tarihinde ilçedeki okullara gönderdiği bir genelgeyle, söz konusu DVD'lerin tüm öğrencilere izlettirilerek, sonuç raporlarının en geç 02.03.2009 tarihine kadar İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bildirilmesinin gerekli görüldüğünü vurguladı.
"İyi de oldu"
Genelgenin hemen ardından belgesel okullarda gösterilmeye başlandı. İlk gösterimlerden biri de Ordu Endüstri Meslek Lisesi'nde yapıldı. Ordu Kent Gazetesi'nde yer alan habere göre, öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği belgeselin ardından öğrenciler tarih öğretmenlerine konuyla ilgili sorularını yönelttiler. Ordu Endüstri Meslek Lisesi idarecileri konuyla ilgili sorularımızı "2500 kişilik bir okuluz. Belgeseli 150 kişilik Lise 1. sınıf öğrencileriyle izledik. İyi de oldu. Öğrenciler de gösterimden sonra memnun kaldıklarını söylediler" diye cevaplandırdı.
"Devletin politikası zaten belli"
Milli Eğitim Bakanlığı Basın Müşaviri Mustafa Oymak, kendisiyle ilk temasımızda haberdar olmadığını belirttiği belgeselle ilgili bilgiyi üstlerinden almasının ardından yaptığı açıklamada, "Bu belgesel yaklaşık bir buçuk sene önce gönderilmişti. İl Milli Eğitim Müdürlükleri bu konuyla ilgili görüşlerini bakanlığa bildirecekler ve buna göre bir sonuç ortaya çıkarılacak. Devletin Ermeni olaylarıyla resmi politikası zaten belli. Gerek Türkiye tarafında gerekse Ermenistan tarafında ders kitaplarındaki olumsuz ifadeleri ayıklamak yönünde çalışmalar var" dedi.
Raporlar dışişleri için hazırlanıyor
Oymak, okul müdürleri tarafından hazırlanması beklenen sonuç raporlarının, Dışişleri Bakanlığı bünyesinde, bütün bakanlıkların üst düzey katılımıyla gerçekleştirilen "koordinasyon toplantıları"na sunulması için talep edilmiş olabileceğini söyledi ve şunları ekledi: "Periyodik olarak yapılan bu koordinasyon toplantılarında gelişen ve değişen paradigmalarla ilgili değerlendirmeler yapılıyor. Birçok konunun yanı sıra bu konu da orada gündeme geliyor. Türkiye'nin kendi içerisindeki değişim ve dönüşümlere bağlı olarak, anlayışlar ve yaklaşımlar yenileniyor ve bu yönde çalışmalar yapılıyor."
"Sigara ve verem için de belgesel gösteriliyor"
Mustafa Oymak, bakanlığın bu tip belgesellerle eğitimi destekleyen çalışmalar yaptığını belirterek, "Zaman zaman Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı ve bakanlığımızın aracılığıyla pedagojik içerikli, eğitime katkı amaçlı bu tip projeler yapıyoruz. Sigaraya karşı, veremle savaşla ilgili belgeseller de gösterilmesini tavsiye ediyoruz" dedi. Sarı Gelin belgeselinin Milli Eğitim Bakanlığı yetkililerince sigara bağımlığı ve verem hastalığıyla ilgili eğitsel film gösterimleriyle ilişkilendirilmesi, bakanlık bünyesinde Ermenilerin hangi "sorun"larla birlikte değerlendirildiğini gösteren çarpıcı bir örnek.
Genelgenin muhataplarından İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü Kültür Müdürü Erdem Demirci'yse, "Bizim konuyla ilgili bilgi verme yetkimiz yok" diyerek, gerekli açıklamaları İl Milli Eğitim Müdürü'nün ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın yapabileceğini belirtti.
Ermeni okulları tedirgin
Bağlı bulundukları ilçe milli eğitim müdürlükleri tarafından kendilerine gönderilen DVD'leri alan Ermeni okullarında ise tedirginlik hakim. Filmi izleyen bazı yöneticiler, "Bu belgeselin pedagojik olarak hiçbir değeri yok" derken, belgeselin gösterimiyle ilgili genelgelerin 10 Şubat itibariyle Ermeni okullarına da gelmeye başladığı öğrenildi. Bazı okul yöneticileri, belgeselin okulların öğretim kadroları tarafından izlendiğini, ancak içeriğinin çocuklarda çeşitli travmalara neden olabileceği gerekçesiyle öğrencilere izletmeyi düşünmediklerini belirttiler. Yöneticiler, ilçe kültür müdürlüklerine gönderecekleri raporların da bu yönde hazırlanacağını vurguladılar.
Gazeteci Bayramoğlu: Değişimden korkanların eseri
Türkiye'de 1915'te yaşananların çokça konuşulmaya başladığı bir dönemde böylesi bir belgeselin ilköğretim kurumlarında gösterilmesinin ne anlama geldiğini sorduğumuz Ali Bayramoğlu, bu tür girişimlerin, "Cumhuriyetin değişmez ve karanlık azınlık politikasının bir sonucu olduğunu" belirtti. Silahlı kuvvetlerin bu tip konularda bir bilgi tekeli kurduğunu ve karar verici konumunda olduğunu dile getiren Bayramoğlu, diğer kurumların ise, bu tavrı benimseme konusunda çekinceleri olsa dahi susmayı tercih ettiğini belirtti.
"Özür Diliyoruz" kampanyasının yarattığı tepkilere de dikkat çeken Bayramoğlu, çok şiddetli tepkiler almalarına rağmen, 1915'te yaşananlar konusunda artık herkesin tartışmaya dahil olduğunu ve böylece geçmişte yaşanan şiddetin çeşitli boyutlarının ortaya çıktığını söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullara gönderdiği belgeselin, ders kitaplarındaki ayrımcı ifadelerin ayıklanması yolundaki çalışmaların hız kazanmasından korkan kesimlerin duygularını dile getirdiğini belirten Bayramoğlu, küçük yaştaki çocukları hedef alan bu tavrın, insan ahlakına da aykırı olduğunu ve bu tür girişimlere direnmek gerektiğini söyledi.
Psikolog Değirmencioğlu: Ermeniler kötüdür deniyor
Konuyla ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu, Genelkurmay'ın böyle bir konuda belgesel hazırlamasının dünyada eşine pek rastlanmayan bir olay olduğunu belirti: "Bu yaklaşım yeni değil. Örneğin, Bolu Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nin liselerde düzenlediği 'terör' konulu seminerde parçalanmış ceset fotoğraflarının gösterilmesi, öğrencilere terör yaşatmıştı. Eleştirel düşünebilen, propaganda malzemesini deşifre etmeye alışık, bir filmin birden çok şekilde yanıltabileceğini bilen izleyiciler, kötü propaganda malzemesini hemen ayırt ederler. Bu yetkinliğe sahip olmayan izleyiciler ise kendilerine söylenenlere ve gösterilenlere çabucak inanabilirler. Etkinin artması için kullanılan korkutucu ve çarpıcı görüntüler bu izleyicileri özellikle kolay etkiler." Değirmencioğlu, küçük yaştaki öğrencilerin belgeselden nasıl etkilenecekleri konusundaysa şunları söyledi: "DVD'de söylenenlerden henüz deşifre etme becerileri gelişmediği için özellikle yaşı küçük öğrencilerin daha çok etkilenecekleri tahmin edilebilir. Umuyorum bu DVD'nin küçüklere uygun olmadığını düşünerek, onları bu DVD'ye maruz bırakmayan çok sayıda yönetici ve eğitimci olmuştur."
Belgeselin militarist ve şoven bir yaklaşıma sahip olduğunu vurgulayan Değirmencioğlu, "DVD'de epey toplu mezar, kemik, kafatası var. Yaşlı, izleyiciye güven ve merhamet duygusu verecek yaşlı dedeler konuşturulmuş. Onların ağzından söylenenler, 'başını kestiler', 'odun niyetine yaktılar' vb. elbette ki, akılda kalıcı olacaktır. Bir diğer dede, 'aklına geldikçe insanın aklını oynatası geliyor' diyor ve gözyaşlarına kapılıyor. Ana mesaj ise şöyle özetlenebilir. 'Ermeni' sözcüğü kötü ile eşanlamlıdır. 'Ermeni' sözcüğü DVD'de baştan sona olumsuz şekilde kullanıldığı için başka bir şekilde algılanması söz konusu olamaz. Örnek mi? filmde geçen 'Ermeniler tarihin belki de en kara sayfalarını yazmışlardır' cümlesi" diye konuştu.
"Ermeni" ünitesi belgeselle destekleniyor
Geçtiğimiz günlerde, Milli Güvenlik Kurulu bünyesindeki Asılsız Soykırım İddiaları ile Mücadele Koordinasyon Kurulu (ASİMKK) ile MEB'in yaptığı ortak çalışma sonrasında, İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersleri 8. sınıf öğretim programında değişikliğe gidilmesi kararlaştırılmıştı. Kitabın, "Atatürk'ten Sonra Türkiye: İkinci Dünya Savaşı ve Sonrası" başlıklı 7. ünitesindeki "Ermeni sorunu" ifadeleri yeniden düzenlendi. Eski programda yer alan, "Türk-Ermeni ilişkilerinin tarihsel gelişimi ve Ermeni iddiaları, terörizm, misyonerlik faaliyetleri, irtica, bölücülük konuları ele alınacaktır" ifadesi, "Türk-Ermeni ilişkilerinin tarihsel gelişimi, 1915 olayları ve bu olaylara ilişkin Ermeni iddiaları, terörizm, misyonerlik faaliyetleri, irtica, bölücülük konuları ele alınacaktır" diye değiştirildi. Öğrencilere, ünite kapsamında "Ermeni sorunu"yla ilgili belgesel filmler izletileceği de belirtildi. (AN/TK)
* Aris Nalcı'nın haberi, 13 Şubat'ta Türkçe ve Ermenice olarak her hafta çıkan Agos'ta yayımlandı.