"Karabağ'da kadınlarla barışa ulaşabilmek çok daha kolay. Çünkü onlar aynı zamanda anne ve eş. Hiçbiri çocuklarının, kocalarının savaşta ölmesini istemez."
Erivan merkezli, Kadın Kaynakları Merkezi (Women's Resource Center) Başkanı Lara Aharonian, Dağlık Karabağ'a barışı Ermenistanlı ve Azerbaycanlı kadınların getirebileceğini savunuyor.
Uluslararası Hrant Dink Vakfı'nın, Heinrich Böll Vakfı işbirliği ile başlattığı "Türkiye Ermenistan Gazeteci Diyalog Programı" kapsamında bir grup gazeteciyle gittiğimiz Erivan'da, Kadın Araştırmaları Merkezi'ni ziyaret ettik.
Kanada'dan Ermenistan'a göç eden feminist - aktivist yazar Aharonyan'ın, 2003'te, sosyolog Kohar Şahnazaryan, yazar ve çevirmen Şuşan Avakyan ile kurduğu merkez, "Barış İçin Kadın Koalisyonu" projesini yürütüyor.
Projenin amacı, 1988 ila 1994 arası şiddetli savaşın sürdüğü Karabağ'da, Ermenistanlı ve Azerbaycanlı kadınlar arasında diyalog başlatmak.
Barış toplantıları İstanbul'da
Aharonyan özellikle, 1992 mayısındaki çatışmalarda büyük kayıpların yaşandığı Karabağ'ın Şuşa kentinde kadınların ekonomik ve sağlık sorunlarını çözmek için çalıştıklarını anlatıyor.
"Ermenistanlı, Azerbaycanlı, Osetyalı kadınlarla toplantılarımızı İstanbul'da yapıyoruz. Burası bize en yakın ve güvenli bölge. Aynı acıları paylaşmış, savaşta eşini, çocuklarını kaybetmiş kadınları biraraya getiriyoruz. Yaşadıklarını birbirlerine anlatıyorlar. İki tarafın kadınları savaş ve çatışmalar nedeniyle ciddi travma yaşıyor; toplantılarda onlar konuştukça iyileşme süreci başlıyor.
"Erivan ve Bakü arasında görüşmeler yapılıyor ama diyalog Karabağ üzerinden yürütülmüyor. Oysa savaş orada yapıldı. Savaşı başlatıp, devam ettirenleri, askerleri yetiştiren sonuçta kadınlar. Anneler çocuklarına komşusunu düşman olarak tanıttıkça savaşlar devam edecek. Biz iki tarafın kadınlarını biraraya getirerek yaşadıklarının aynı olduğunu gösteriyoruz. İsteseler de istemeseler de onlar komşu; bunu görmeleri gerekiyor."
Kadınların sesi gerekli
Aharonyan, Karabağ sorununun barışçıl yollarla çözümü için Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) tarafından 1992'de kurulan Minsk grubunun bölgedeki kadınlarla görüşmesi gerektiğini savunuyor:
"Son toplantımızda kadınların içindeki 'lideri' konuştuk. Kadınlara barış için kadının ses çıkarabilme, fikir üretebilme hakkını anlattık. Karabağ sorunu aynı acıları paylaşmış kadınların çözeceğine inanıyoruz, her şeyden çok onların söz hakkı olması gerekiyor. MINSK grubu bölgeye geldiğinde bu kadınlarla konuşsun, fikirlerini alsın istiyoruz."
Aharonyan'ın "Kadınlar ailelerinden bu toplantılara katıldıkları için baskı görüyorlar mı?" sorusuna verdiği yanıt, kadınların barış projesinin haklılığını ortaya koyuyor: "Her iki taraftan babalar, eşler, erkek kardeşler kadınlara 'düşmanla masaya oturulur mu' baskısı yapıyor. Toplantılara katılmalarını istemiyorlar." (SP)