Aris Nalcı’nın koordinatörlüğünde Umut Vedat’ın fotoğraf ve video çekimleriyle hazırlanan “Arta Kalan” sergisi Depo’da sergilenmeye başlandı.
Ermeni Soykırımı’nın 101. yıldönümü için hazırlanan sergide, soykırım sürecinde Ermenilerin göçe zorlandığı rotaların bugünkü hali kamuoyuyla paylaşılıyor.
Aris Nalcı ve Umut Vedat, bir buçuk iki yıl boyunca 1915’te Ermenilerin soykırıma maruz kaldığı, beş ana sürgün yolunu takip etmişler. Yolları nerelerden geçmemiş ki? Erzincan, Erzurum, Muş, Tokat, Samsun, Amasya, Bingöl, Harput, Kayseri, Urfa, Adana, Antep, Sivas, Malatya, Bilecik, Afyon ve daha niceleri…
Afyon
Toplamda 27 şehirde yüzlerce kişiyle yapılan görüşmeler sonucu ortaya çıkan çalışmayı projenin fotoğrafçısı ve video sorumlusu Umut Vedat şu sözlerle anlatıyor:
“Yüzleşme”
“Bundan bir iki sene önce Aris Nalcı'yla ikimizin de sürgün rotasını gezme hayalimiz vardı. Soykırımdan 100 yıl sonra geriye ne kaldığını belgelemeye karar verdik.
“Aris Nalcı bir Batı Ermenisi olarak hissettiklerini yazdı, ben de kendi tarihimle ilgili yüzleşme yaşadım.
Soykırımın tren rotaları
“Bu proje kapsamında beş ana noktayı takip ettik. Bu rotalar aslında tren rotaları. 1915'te insanları sürgün ederken soykırım sürecinde kullanılan ana rotaları izledik.
“Ancak bir çok tren rotası artık iptal olmuş. İptal olan tren rotalarını kara yoluyla izledik. Mesela Samsun'dan başlayan bir rota var ama artık orada tren kalmamış; boş bir tren garı duruyor.
Rotaların hepsi Suriye’ye
“Bu beş ana tren rotasının hepsi Suriye'ye doğru gidiyor. İstanbul-Adapazarı üstünden Konya'ya doğru giden bir rota var. Samsun'dan başlayan bir rota var. Şu an Kürdistan üstünden geçen iki rota var. Bir tanesi İç Anadolu'dan geçiyor.
“Bunların hepsi bir ağ şeklinde Türkiye sınırı dışına, Suriye'ye doğru gidiyor.
Ermeni kültürüne dair “defineci bilinci”
“Ermeni yapılarıyla ilgili özellikle kuzeyde çok fazla defineciyle karşılaştık. Onların inanılmaz bir bilinci var.
“Proje süresince bir çok sohbete dahil olduk. Defineciler sürekli birbirlerinden bilgi almaya çalışıyor, birbirlerine yalan söylüyorlar. Bizim de araştırma sürecimizi ucundan fark ettikleri anda konuşmaya başlıyorlar ve bizden yeni bilgiler koparmaya çalışıyorlar.
“Kuzeyde ve İç Anadolu'da ‘Vurduk kazmayı, bir ses geldi, sonra bir keçi bizi kovaladı; meğer keçi papazın ruhuymuş’ gibi pek çok hikaye anlatıyorlar.
Muş
Ancak defineciler dışında halkın çok fazla bilgisi yok. Mesela Elazığ'da Haçkarların üstünde Ermenice yazılar var. Ancak Elazığ Belediyesi'nin turizm rehberinde bunlar Osmanlı yazıtları olarak geçiyor.
Kürt bölgesinde de çok ciddi bir definecilik var ama mevcut süreçten dolayı oradaki bilinçlenme biraz daha evrilmiş durumda. Definecilik sürecinden farkındalık sürecine dönmüş durumda.” (EKN)
---------------------------------------
* Sergi 22 Mayıs'a kadar devam edecek.
** Proje Koordinatörü: Aris Nalcı, Fotoğraf ve video belgeleme: Umut Vedat, Grafik tasarım: Salih Gürkan Çakar, İllüstrasyon: Zeynep Özatalay, Müzik/ses tasarım: Saro Usta
*** Proje üstlenicisi: Ermeni Kültürü ve Dayanışma Derneği
**** Proje destekçileri: Açık Toplum Vakfı | Heinrich Böll Derneği Türkiye Temsilciliği | Calouste Gulbenkian Vakfı | Depo | Aziz Surp Tur