Yaşam Radyo'da iki yıldan bu yana Ermeni kültürünü tanıtan ve Ermenilerin sorunlarına yer veren "Sözde Kalanlar" programının yapımcısı, 29 yaşındaki Hayko Bağdat, bianet'in sorusunu böyle yanıtlıyor.
Geçen hafta sonu Bilgi Üniversitesi'nde gerçekleşen "İmparatorluğun Son Döneminde Osmanlı Ermenileri: Bilimsel Sorumluluk ve Demokrasi Sorunları" konferansının "başına gelenler" konusunda radyo programcısı Bağdat ve yazar Karin Karakaşlı'ya düşüncelerini sorduk.
Karakaşlı: Konferans aynı zamanda anıların paylaşılmasıydı"
"Can Kırıkları" kitabıyla tanıdığımız yazar Karakaşlı "Ermeni Konferansı yoluyla, dünyaya bir şeyleri kanıtlama derdi olmadan, Türkiye'nin kendi iç dinamikleriyle, kendi sorunlarımızın üstesinden gelmek ve konuşabilmek çok önemli bir adım. Konferansın siyasallaştırılmaya çalışılması, bu sürecin ne kadar sancılı geçeceğini de gösteriyor" diyor.
"* Benim gibi, Ermenilerin o dönem yaşadıklarını teninde hissedenler için, konferansın bir mücadele alanı haline getirilmesi, yasaklanmaya çalışılması çok üzüntü verici.
* Ancak yine de konferansın yapılmış olması, olayın topluma yansıtılan şeklinin çağdaş ve demokratik bir tartışma ortamı içinde olabileceğini gösteriyor."
Konferansın "Anılar ve Tanıklıklar" bölümünde sunulan tebliğin hazırlanmasına katkıda bulunan Karakaşlı, konferansın dava açılarak engellenmeye çalışılmasının, siyasallaştırmanın göstergesi olduğunu savunuyor.
" Konferans siyasal bir içerikten çok anılar ve tanıklıklardan yola çıkarak, bir paylaşım, acıların başka bir şekle dönüştürülmesi amacı da taşıyordu.
"Hürriyet Gazetesi'nde Bekir Coşkun'un konferanstan sonraki yazısı da, bu amacın yerine geldiğinin göstergesi."
Bağdat: Ermeniler üzülmek ve sevinmek arasında kaldı
Hayko Bağdat, Karakaşlı gibi konferansın gerçekleşmiş olmasını Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı olarak yorumluyor, bunun nedenini şöyle anlatıyor:
"1915'teki tehcirin resmi söylem dışında tartışılması, bu konunun katlanılmaz değil tartışılabilir olduğunu, özellikle aydınların ve köşe yazarlarının resmi görüşün dışında başka görüşlerin dillendirebileceğini kanıtladı."
Bağdat, konferansa karşı protesto ve engellemeler, 6/7 Eylül olaylarını anlatan sergiye yapılan saldırıdan sonra konferansın gerçekleşmesinin Türkiyeli Ermenileri ikilemde bıraktığını düşünüyor.
" Konferansın içeriğinden çok, yapılmış olması beni mutlu etti. İçişleri bakanının konferansı düzenleyenlere yönelik 'hain' demesine karşı kimse ses çıkarmazdı ve olay böyle kapanabilirdi.
"Tabii ki Ermeniler, tepkiler nedeniyle kabuğuna çekilmiş, korkmuş ve üzülmüştür ama bazı şeylerin dile getirilmesi, gericiliğe karşı atılmış bir adım ve çok sevindirici. Gericiliğin son çırpınışlarını görüyoruz burada.
"Konferans yoluyla Ermenilerin yaşadıklarının konuşulmasıyla, akrabalarının tehcir sırasında Türkleşmiş Ermeniler olduğunu öğrenen birçok insan ortaya çıkmaya başladı.
"Akrabalarını kaybetmiş Ermenilerin devletten zaten herhangi bir talebi olamaz. Zaten üzülmekten ve anıları yaşatmaktan başka nasıl bir talep olabilir ki? Ama resmi söylemin kesinlikle böyle bir olay yaşanmamış diyerek sınırları çizmesini doğru bulmuyorum."(ÖG/AD)