Savaşın ve kadınlara yönelik şiddetin en korkunç araçlarından biri cinsel şiddet. Ancak hep kadınlar üzerinden tartışılsa da, erkekler de cinsel şiddetin mağdurları. Will Storr konu üzerine yaptığı araştırmaları ve Uganda'ya yaptığı ziyaretten akılda kalanları Observer'a anlattı:
Savaşın tüm sırları arasında biri var ki yalnızca "rivayetler" olarak anılıyor. Yalnızca failler tarafından değil, mağdurlar tarafından da gizli tutuluyor. Hükümetler, yardım kuruluşları, insan hakları savunucuları ve Birleşmiş Milletler (BM) de bu "sırrın" üzerine fazla eğilmiyor.
Rakamlar buzdağının görünen yüzü
Akademide de sessizlik sürerken Kaliforniya Üniversitesi'nden Lara Stemple, Male Rape and Human Rights isimli çalışmasıyla konuya dikkat çekiyor.
Stemple'ın çalışmasına göre erkeğe yönelik cinsel şiddet Güney Afrika ülkeleri, Şili, Yunanistan, Hırvatistan, İran, Kuveyt, dağılan Sovyetler Birliği ve Yugoslavya gibi pek çok ülkede bir savaş ve siyasi baskı aracı olarak kullanılıyor.
Savaş dönemlerinin yanı sıra, hapishanelere, mülteci kamplarına ve toplumsal çatışma dönemlerine de dikkat çekilen çalışmaya göre:
Londra'daki bir işkence tedavi merkezinde kontrolden geçirilen Sri Lankalı erkeklerin yüzde 21'i tutuklulukları sırasında cinsel şiddete maruz kalırken, 1980'lerde El Salvador'daki erkek siyasi tutukluların yüzde 76'sı tutukluluk süreleri boyunca en az bir kez cinsel istismara uğradı.
Amerika Birleşik Devletleri'nde her yıl 92 bin 700 erkek tecavüze uğrarken, İngiltere'de tecavüz vakalarının yüzde 7,5'i erkeklere yönelik. Saraybosna'daki 6 bin toplama kampında yapılan bir araştırmada ise erkeklerin yüzde 80'i'nin tecavüze uğradığı ifade ediliyor.
Amerikan Tıp Birliği Dergisi'nde (Journal of the American Medical Association) yayımlanan bir diğer araştırma ise Güney Kongo'da kadınların yüzde 30'unun, erkeklerinse yüzde 22'sinin toplumsal mücadeleler sırasında cinsel şiddete uğradığını belirtiyor. Ancak yine aynı araştırmaya göre "Bu buz dağının yalnızca görülen kısmı".
Kampala'ya cinsel şiddete uğrayan erkeklerin hikâyelerini dinlemeye giden Storr, tecavüz mağduru erkeklerin, 53 Arap ülkesinden 38'inde olduğu gibi, Uganda'da suç sayılan "gay" lik şüphesiyle tutuklanma ve aileleri, arkadaşları tarafından istismar edilme korkularıyla sessiz kaldıklarını belirtiyor.
Cinsiyet rollerinin katı kodlarla belirlendiği patriarkal toplumlarda tecavüze uğradığı öğrenilen erkekler toplumdan dışlanma tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor.
Storr, Makerere Üniversitesi'nin Refugees Law Project'in (RLP/Mülteci Hukuku Projesi) desteğiyle bazı mağdurlarla görüşme fırsatı yakaladığını ve proje sayesinde 200 bin kadar mülteci nüfusu olan Uganda'da tecavüze uğramış erkek mültecilerin dayanışma içine girmeye başladıklarını belirtiyor.
Sessizlik patriarkal yapıya hizmet ediyor
Lare Stemple'nin araştırması erkeğe yönelik cinsel tacizi savaşın bir tamamlayıcısı olarak göstermenin yanı sıra uluslararası yardım kuruluşlarının erkek mağdurlara yönelmediğine dikkat çekiyor.
Araştırmaya göre: Savaş zamanı cinsel şiddet alanında çalışmaları olan 4076 sivil toplum örgütünün sadece yüzde üçü cinsel şiddete uğrayan erkeklere değiniyor.
Uluslararası İnsan Hakları Hukuku da, erkeğe yönelik cinsel şiddet konusunda etkin değil. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 2000 yılındaki açıklamasında savaş zamanı cinsel şiddetin yalnızca kadınlara yönelik bir olgu olarak tanımlanması hazırlanan bütçelerin erkekler için kullanılmamasına yol açıyor.
Araştırmacılar ve aktivistler patriarkal anlayışın bir dışa vurumu olan bu durumu görmezden gelmenin aynı anda bu sistemin devamlılığına da hizmet ettiğine dikkat çekerken kadın hareketlerinin etkinliği açısından da erkek tecavüzlerinin dikkat çekilmesi gereken bir konu olduğunu vurguluyor:
Stemple "Erkek tecavüzünü görmezden gelmek yalnızca erkekleri ihmal etmek anlamına gelmez. Aynı zamanda "kadını" "mağduriyetle" eşleştiren anlayışın devamlılığını sağlayarak kadınlara da zarar veriyor." derken, bir RLP üyesi "Kadın hareketinin önemli bir vurgusu 'Haydi erkeklere onlar kadar güçlü olduğumuzu gösterelim' üzerinedir. Fakat diğer taraftan erkeğin de zayıf ve kırılgan (eğer bu bir zayıflık ve kırılganlıksa) olabileceğini de görmelisiniz" ifadesini kullanıyor. (HH/EKN)
* Yazı için Observer gazetesinde 17 Temmuz 2011'de yayımlanan Will Storr'un "The rape of men" makalesiyle Lara Stemple'in Male Rape and Human Rights çalışmasından yararlandık.
** Haberin videosu için tıklayınız