Yargıtay 5. Dairesi'nin, yanında çalışan meslektaşını işyerinde taciz eden avukat hakkında verilen hapis cezasını "Görgü şahidine gerek yoktur" diyerek onaylamasını Ahmet Tekin böyle değerlendiriyor.
Tekin bu görüşünde yalnız da değil. bianet'in görüşlerine başvurduğu erkekler, Yargıtay'ın kararını yerinde bulsa da, "kurunun yanında yaşın da yanmasından" tedirgin.
Kararın, "mağdur tarafın istismarına yol açabileceğini", "kadınların pek çok gerekçeyle çevrelerindeki erkeklere iftira atabileceğinden" çekiniyorlar.
Kadınlar ise, Yargıtay kararını "olumlu ve önemli bir adım" olarak değerlendiriyorlar. "İftira" ya da "istismar" çekinceleri yok; onlar, bir kadının taciz suçlamasıyla mahkemeye başvurmasının güçlüklerini vurguluyorlar.
"Pek çok kadının işyerinde tacize uğradığını, tacizi kanıtlayamayacağı ve hatta olayda suçlu bulunacağı korkusuyla bunu açıklamadığını biliyoruz" diyor Jülide Essen.
19 yaşındaki Burcu Tülin Tekin ise, taciz şikayetiyle mahkemeye başvuran tüm kadınlara saygı duyduğunu söylüyor ve ekliyor; "Çünkü, o kadınların aile çevrelerine, eşlerine ya da sevgililerine pek çok savunma yapmak zorunda kalacaklarını tahmin ediyorum."
Taciz, tacizin tanıklığı ve Yargıtay'ın kararına ilişkin görüşler şöyle:
"Mahkemeler kanaat kullanarak karar verebilirler"
Mutlu Savaş; 29, web tasarımcısı: Yargıtay'ın tacizde tanık aramama kararı yerinde. Tacizci şahıslar, zaten, eylemlerini tanıksız ve delilsiz gerçekleştirmeye çalışırlar. Mahkemenin, "Yakınıcının başkasını zarara uğratmak isterken, kendisini zarara uğratması insanın doğasına aykırıdır" görüşü bence de doğrudur.
Ancak böyle bir durum, mağdur görünen tarafın istismarına da yol açabilir. Çıkar amaçlı iftirada bulunulabilir. Her ihtimalde mahkemeler, diğer delil ve tanıkların ifadeleri doğrultusunda, kanaat kullanarak karar verebilirler.
Taciz iddialarının çoğunluğunda, mağdur tarafın haklı olduğu düşünülebilir. İftira atmak amacıyla yapılan başvurular, oran olarak azınlıktadır. Bu tür iddiaları (iftira atmak amaçlı), mahkemeler objektif kararlarıyla engelleyecektir.
Bu konuyu ayrıca genelde erkek tacizciler vardır diye düşünmemekte fayda var. Basına yansıyan bazı haberlere göre, hem kendi cinslerine hem de erkeklere tacizde bulunan kadın sayısında artış gözlemleniyor.
Olayın bir diğer boyutu da küçük yaştaki çocukların tacizi olsa gerek. Bu kararın çocuk tacizi davalarına da iyi bir örnek teşkil edeceğini düşünüyorum.
"Kadınların yalan söylemediği ne malum?"
Ahmet Tekin; 31, editör: Bu karara kesinlikle katılmıyorum. Çünkü görgü tanığı olmadan verilmiş bu karar istismara ve gerçek dışı suçlamalara neden olacaktır. Tabi ki taciz cezasız kalmamalı ama karşı cinsin yani kadınların doğru söylediği nasıl kanıtlanacak? Yalan söylemediği ne malum?
"Davacıyı el-emin ilan etmek doğru mu?"
Ali Osman Koçak; 33, satış direktörü: Özellikle işyerinde taciz durumlarında şahit bulmanın güçlüğü ortada. Bu durum, tacizcinin de "Nasıl olsa ispat edemezler, inkar ederim" yaklaşımında bulunma ihtimalini güçlendiriyor.
Tacize uğrayan kişi içinse, durum biraz daha vahim. Bir kadının böylesi bir iddia ile ortaya çıkması ve iddiasını ispat edememesi, "kötü" tanımlamalarla anılmasına neden olabileceği için pek çok kadın suskun kalmayı tercih ediyor.
Yargıtay'ın kararı, taciz olaylarını azaltmakla birlikte, bazı handikaplar da içerebilir. Bu durum, tacize uğradığı iddia edilen kişinin "her iddiasının doğru", tacizci olduğu iddia edilen kişinin ise "savunmasının bile gereksiz" olması halini doğurabilir. Tacize uğradığı iddia edilen kişi "el-emin" ilan etmek ne kadar doğru, bilemiyorum.
Gözaltında cinsel tacize de dikkat
Ümit Şahin; 35, TİHV İstanbul Temsilciliği: Kadınların toplumsal yaşamın her anında erkeklerin cinsel tacizine uğradıklarını, bunu çoğunlukla açıklayamadıklarını, açıklasalar da ciddiye alınmadıklarını biliyoruz.
Cinsel taciz sadece sokakta ya da işyerinde değil, gözaltında güvenlik görevlileri tarafından çok sık olarak uygulanan bir işkence yöntemi olarak da karşımıza çıkıyor.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı'na (TİHV) 2003 yılında başvuran 925 kişinin 140'ı gözaltında fiziksel cinsel tacize, 293'ü ise sözlü cinsel tacize uğradıklarını ifade etmişti.
Gözaltındaki cinsel taciz gibi işyerinde ya da sokakta yaşanan cinsel tacizin de kanıtlanması çok güçtür. Cinsel tacizin de bir insan hakları sorunu olarak görülmesini ve vicdani kanaat oluştuğunda mağdur lehine karar verilmesini olumlu buluyorum.
Kadınlar özellikle kaba kuvvet ya da korkutmanın söz konusu olduğu yerlerde, bu arada sokakta ve iş yaşamında da hayata dezavantajlı noktadan başlıyorlar. Bu tür kararlar bir nebze olsun koruma sağlayabilir.
"Baş ağrısı için kafa kesmek"
Ender Tuna; 33, muhasebeci: Bu konu, savunma hakkıyla ilgili bence. Suçlananın savunma hakkının elinden alınması da hukuka aykırı. İkisi arasında bir orta yol bulunması gerekir.
Kadınların özellikle işyerinde cinsel taciz nedeniyle baskı altında olduklarını biliyoruz. Hukuki yollarla baskıların bertaraf edilmesi için çalışma yapılması, daha adil olabilir. Taciz nedeniyle oluşacak fiziki ve psikolojik kayıpların azaltılması için de çalışma yapılmalı.
Aksi uygulamalar, baş ağrısı için kafa kesmeye benzeyebilir. Kurunun yanında yaşın yanmaması için, hukukun bunu önlemesi gerekir. Ancak, hukuksal önlemlerin dışında ekonomik ve sosyal önlemler de alınmalı...
"Yargıtay'ın kararı umut verici"
Ayşe Özbay Erozan; 29, bankacı: Yargıtay'ın şahitsiz tacizi cezalandırmasını bir kadın olarak umutlandırıcı buluyorum.
Şöyle ki, taciz gibi hemen her kadının maruz kaldığı ve tatsızlığını, can sıkıcılığını erkeklerin anlamasının güç olduğu bir konuda illa ki üçüncü bir kişinin şahadetinin gerekmemesi, kadının bunu ifade etmesinin yeterli olması bence olumlu.
İki cinsin bu kadar eşitsiz olduğu bir toplumda bu tip resmi müdahaleler, resmi kurumlardan medet ummak durumunda kalan "zayıf cins"i sevindiriyor ister istemez.
"Erkekler, empati kurmayı denemeli"
Jülide Essen; 27, işletmeci: Yargıtay'ın kararı gerçekten çok önemli. Taciz doğası gereği gizlidir, tanığı yoktur; bir kadın kalabalık bir ortamda dahi tacize uğrasa, ortamdaki diğer insanlar çoğu kez bunun farkına bile varmazlar. Çünkü taciz, kişisel alana, mahremiyet alanına yöneliktir.
Pek çok kadının işyerinde tacize uğradığını, tacizi kanıtlayamayacağı ve hatta olayda suçlu bulunacağı korkusuyla bunu açıklamadığını biliyoruz.
Kendisini taciz eden bir erkekle her gün yüzyüze gelmek zorunda kalan bir kadının yaşayacağı ruh halini düşünmek, sanırım erkekler için pek kolay değil. Ancak empati kurmayi denemelerini isterdim. Sonuçta, karar çok yerinde, çok önemli, çok gerekli.
Üç kadına karşı bir erkeğin ifadesi
Semiha Ekinci, 33, satış asistanı: Bir arkadaşım, işyerinde iki kadın meslektaşıyla birlikte bir erkek meslektaşlarının tacizine uğradıklarını anlatmıştı. Üç kadın birleşip durumu patronlarına anlattıklarında, önce yoğun bir destek görmüşler, erkek meslektaşlarının işten çıkartılacağı söylenmiş onlara.
Kendilerini taciz eden erkekle yüzyüze çalışmayı sürdürmek zorunda kaldıkları günlerin sonunda, "tacizci" kişiden savunma alındığını; olayın "bir yanlış anlaşılmadan ibaret olduğu" gerekçesiyle işten çıkartmaya gerek duyulmadığını öğrenmişler.
Üç kadının sözüne karşılık bir erkeğin savunması... Bu, taciz olaylarına ilişkin genel yaklaşımı açıklıyor sanırım. Yani, Yargıtay'ın kararını çok olumlu, çok gerekli ve hatta gecikmiş buluyorum...
"Mahkemeye başvuran kadınlar, ailelerin savunma veriyor"
Burcu Tülin Tekin; 19, öğrenci: Taciz hayatın her alanında karşı karşıya kaldığımız bir olgu. Sokakta, işyerinde, okulda... Üstelik pek çoğumuz, tacize karşı sesimizi yükseltmek yerine bulunduğumuz ortamdan geri çekilmeyi tercih ediyoruz. Karşı koymak yerine, kendimizi içinde bulunduğumuz sosyal ortamdan soyutluyoruz. Suçlu bizmişiz gibi.
Bunun pek çok nedeni var, ancak bence en önemlisi, tacizci erkeklerin kadınlardan aldıkları işaretler, davetler doğrultusunda hareket ettikleri iddiası. Kadınlar bunu öylesine içselleştiriyorlar ki, mağduriyetlerini ortaya koymak yerine, suçlarını gizlemek istercesine bir tavır sergiliyorlar...
Taciz şikayetiyle mahkemeye başvuran tüm kadınlara saygı duyuyorum, çok önemli bir iş başardıklarını düşünüyorum, çünkü o kadınların aile çevrelerine, eşlerine ya da sevgililerine pek çok savunma yapmak zorunda kalacaklarını tahmin ediyorum. Yargıtay'ın kararı çok önemli bir adım bence. (BB/EÜ)