esitlikadaletkadin.org'dan Gizem Evgin, Guardian, Arkitera'dan çevirdi ve derledi.
Erkekler tarafından ve erkekler için inşa edilen bir şehirde yaşamaktan bıkmış mimarlık kolektifi Matrix,80’lerin karşılarına çıkan her kentsel engele karşı savaş ilan etti. Direnişlerinin etkileri, günümüzde hala hissedilmeye devam ediyor.
“Le Corbusier” mahlasıyla 20. yüzyıl mimarlığına ve şehir planlamasına damgasını vuran İsviçre kökenli ünlü Fransız mimar Charles-Édouard Jeannere’in 1940’larda geliştirdi standart ölçü sistemi “Le Modular” o dönem geçerli olan metre’ye ve İngiliz ölçü sistemi inç-foot’a (ayak-başparmak) meydan okuyarak yepyeni bir model ortaya koyar.
Mimar, insan bedeninin boyutlarına ve Altın Oran hesabına dayanarak, “kolunu kaldırmış bir adam” boyu (bir insanın elini kaldırdığında erişebildiği yükseklik) olarak kabul edilen 226 cm ve onun belli bir mantıkla geliştirilen sayı dizilerinden bütünlüklü ve tutarlı bir ölçü sistemi inşa ettiğini iddia eder.
Sistem görmezden geliyor
2. Dünya Savaşı’nın ardından Avrupa şehirlerinde yaşanan topyekün Yeniden İnşa sürecine ve Amerika’nın başını çektiği modern sanayileşme hamlesine paralel olarak ortaya çıkan Modulor, çağın acil ihtiyaç duyduğu hızlı ve seri üretim için standartlaşmayı ve dolayısıyla tüm ülkeler ve toplumlar için standart bir ölçü sistemini öneriyordu. Bu sistem, kapı kollarının yüksekliğinden merdivenlerin boyutuna kadar her şeyi bu ideal bireyin ölçülerini baz alarak belirliyordu.
Ancak bu sistem, sadece kadınları değil, yaşlıları, engelli bireyleri, kısacası “heykelsi” standartlara uymayan herkesi görmezden geliyordu.
On yıllar boyunca, kadınları çocuk ve alışveriş arabaları ile mücadele ettikten, karanlık alt geçitler, kör ara sokaklar ve labirent gibi metrolarda dolaştıktan sonra, 1980’lerde artık farklı bir yaklaşıma hazırdı. Matrix adlı feminist tasarım kooperatifi, kadınların hayatındaki yeni olasılıkları ve beklentileri keşfetmek amacıyla 1981’de bir manifestoyla yola çıktı.
Projelerinden biri Londra’da 1987 yılında tamamlanan ve günümüzde bir çocuk bakım merkezine ev sahipliği yapan Jagonari kadın eğitim kaynakları merkeziydi. Görsel açıdan oldukça ilgi uyandıran binanın her yerine o zamanlar oldukça nadir rastlanacak bir şekilde, tekerlekli sandalye ile erişilebiliyordu.
O dönem, kadınlar tarafından tasarlanan ve inşa edilen bir şehrin nasıl farklı olabileceği merak ediliyordu. Aslında, Matrix feminist estetikten ziyade insanların farklı ihtiyaçlarını ve arzularını hesaba katan bir tasarım yolu öneriyordu: “Dünyada var olmanın çeşitli yollarının zenginliğini” somutlaştıran bir yol.
Çalışmaları akademiden restoran işletmeye, kendi mimari uygulamalarını yaratmaya kadar pek çok farklı alana yoğunlaşan Matrix, özellikle son yıllarda öğrencilerin yeniden bu kolektifi yeniden keşfetmesiyle gelecek nesillere ilham vermeye devam ediyor.
(EMK)