bianet "erkek şiddetini" erkeğe sordu.
Son olarak Siirt'te erkek arkadaşını ziyarete gittiği yerel radyoyu basan ailesinin saldırısından kaçmak için 6'ncı kattan atlayıp yaralanan ve götürüldüğü hastanede amcasının bıçaklı saldırısına uğrayan ve hayati tehlikeyi atlatan N.E. (17) 2004'te Batman'da evlilik dışı ilişkiden hamile kaldığı gerekçesiyle öldürülen Güldünya Tören'i hatırlattı.
Kadınlar erkeklerin iktidarını sarstıkça...
Biz Erkek Değiliz İnisiyatifinden (BEDİ) Kürşat Kızıltuğ "Şiddetin mi yoksa şiddetin medyada görünürlüğünün mü arttığı konusunda net bir bilgimiz olmasa da hepimizde son zamanlarda kadına şiddetin artığına dair bir his oluştu" diyor.
Bu hissin topyekün bir muhafazakarlaşma ve ahlaki katılaşmanın arttığına dair izlenime dayandığını dile getiren Kızıltuğ, "Bunun bir nedeni siyasi olgular sebebiyle içe kapanan bir ülkeye dönüşüyor olmamız olabilirken tersine her şeye rağmen kadınların toplumsal yaşama katılımının artma eğilimi göstermesi de olabilir" dedi.
"Eve kapanıp evliliğe hazırlanmak yerine dışarı çıkıp okumak isteyen, bağımsız olmak isteyen, erkeklerin tahakkümüne girmek istemeyen kadınların erkeklerin iktidarını sarstığıysa açık bir veri olarak önümüzde duruyor."
Erkeğin otoritesinin sarsılıyor olmasının genel bir tespitten öteye geçemeyeceğini söyleyen Kızıltuğ bu sarsıntının ataerkinin ortadan kalkmasına değil neden başka formlar kazanmasına neden olduğunu savunuyor ve şiddetin de bu noktada gün yüzüne çıktığını düşünüyor.
"Siirt örneğinden hareketle şiddet uygulamaları, cinayetler, ataerkilliğin iktidarının sarsıldığı yerde yeniden kurma paniğinin gördüğümüz en çıplak ve kaba örnekleri."
Kızıltuğ bu "çıplak" örneklerin kadına yönelik şiddet konusunda çözümlere ulaşmak için sağlıklı olmadığını, erkek egemen düzenin çok incelikli hallerle gündelik hayatın içinde yer bulduğunu söyledi.
"İş yerinde tacizden ayrımcılığa her türlü alanda erkekleri öncelikli kılıp kadınları ikinci plana atan görünmez kurallara karşı kadınların ancak erkek egemen kurallarla bütünleştiği ölçüde yükselebildiği pek çok örnekte ataerki şiddeti görüyoruz aslında. Başka bir sorun daha var. En çıplak şiddete bakıp erkekliği tanımlamak orta sınıf, daha modern bir tabakanın gözünden bakmak da sorunlu. Üniversite mezunu çiftler arasında ne olduğunu bilmiyoruz çünkü."
"Cinsiyet ayrımcılığına kafa yorarken sınıfsal ayrımcılığa düşmeyelim"
Kılzıltuğ bunun batılı gözün ayrımcılığına denk düştüğünü söylüyor.
"'Bakın Siirt'te bu oldu' demek sınıfsal bir ayrımcılık da aslında ve erkek şiddetinde basın da biraz seçici davranıyor. Şiddetin çok türü var. Eğitimli kesimde açığa çıkmadığı olmadığı anlamına gelmiyor.Cinsiyet ayrımcılığını eleştirirken sınıfsal, etnik, kültürel ayrımcılık yapmamak gerekir. Oysaki erkek egemen şiddet üzerinden akıl yürütüyorsak başka ayrımcılıkların da nereden beslendiğini görebilmeliyiz"
Bu sebeple 'eğitim şart' gibi klişelerin 'yalan' olduğunu dile getiren Kızıltuğ öte taraftan eğitimin içeriğin de zaten Milli Eğitim müfredatından bağımsız değerlendirilemeyeceğini ve ders kitaplarından televizyonda yayınlanan reklamlara kadar evde çamaşır yıkayanın kadın olduğunun pekiştirildiğini dile getirdi.
"Biz erkeklik rollerimizden kurtulmaya çalışıyoruz"
BEDİ'ye gelince Kızıltuğ yaklaşık bir yıl önce Pippa Bacca'nın katliyle başladıkları eylem dizilerinin süreceğini ancak amaçlarının kendilerinin sıkıştırıldığı erkeklik rollerini reddetmek ve bunu dillendirmek olduğunu söyledi.
Erkeklerin "Biz erkek değiliz" demekten öte ne yapması gerektiğine dair düşünceleriniyse Kızıltuğ şöyle sıralıyor:
"Toplumsal muhalefetin tüm bileşenlerinin kendi içinde cinsiyet eşitliği için çalışması gerekir. Sosyalist hareketlerin 'kadın mücadelesi' hatta daha liberal bir dille 'kadın hakları mücadelesi' demekten vazgeçmeleri gerekir. Eşitliği önce kendi bünyelerinde yaratacak donanıma sahip olmalılar ki 'kadın sorunu' denilen konu tali olmaktan çıksın."
Kızıltuğ "Bizim açımızdan mesele 'mağdur' grubun mücadelesine destek değil. Erkeklik kimliğinden özgürleşme meseledir. Yani kadınlar için mücadele vermiyorum. Kadınların ezildiği bir dünyadan öte erkeklik rollerinden kurtulmak üzerine benim özne olduğum bir mücadele" diyor ve ekliyor:
"Aşktan işe, nasıl bir ebeveyn olacağınıza tüm konuların merkezinde olmayan ama hepsiyle ilişkilidir toplumsal cinsiyet. O yüzden hepimizin sorunudur." (EZÖ)