Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, erkek şiddeti yargılamalarındaki cezasızlık politikalarını ve adli makamlara yaptıkları şikâyet başvurularında yargı süreci boyunca karşılaştıkları tehdit, engel ve ayrımcılıkları tüm yönleriyle araştırılması için önerge verdi.
Gülüm, önergenin gerekçesinde şu noktalara dikkat çekti:
“Türkiye’de kadına yönelik şiddet; kadının insan hakları ihlali olarak, tüm biçimleriyle ve toplumsal yaşamın hemen hemen her alanında artarak devam etmektedir.
Toplumsal sorunların başında gelen bu sorunun en önemli nedenlerinden biri, koruyucu ve önleyici tedbirleri hayata geçirme yükümlülüğü bulunan siyasi idarinin etkili şekilde sorumluluklarını yerine getirmemesidir.
Bu bakımdan, kadına yönelik şiddetle mücadelede yasal ve kurumsal düzeydeki düzenlemelerle birlikte bunların işlev ve işlerliklerinin bir arada sorgulanmasına önemle ihtiyaç vardır.
"Şikayetler ciddiye alınmıyor"
Maruz kaldıkları şiddet nedeniyle adli makamlara başvuran kadınların, şikâyet başvurularından itibaren yargı süreci boyunca karşılaştıkları pek çok sorun bulunmaktadır. Kocaları, babaları, sevgilileri veya herhangi bir erkek tarafından gelebilecek olası tehditlere rağmen kadınlar, adli makamlara başvurmayı göze almakta fakat yetkiler tarafından bu şikâyetler çoğu zaman ciddiye alınmamaktadır.
Polis merkezlerinde ‘böyle şeyler olur, bir kere de biz konuşalım’ veya ‘süreç çok uzun sürecek, zaten ceza verilmeyecek, çok yıpranacaksın’ gibi söylemlerle kadınlar şikâyetlerinden vazgeçirilmekte, yanlış bilgilendirilmektedir.
Kadınların hukuki desteğe ulaşması neredeyse imkânsız hale gelmiş, bazı baroların adli yardım büroları tamamen kapatılmış, kadınların koruyucu ve önleyici tedbirlerden faydalanması çok daha zorlaştırılmıştır.
"Cezasızlık failleri cesaretlendiyor"
Böylece erkek şiddetinin yaygın görüldüğü evlerde; kadınlar, çocuklar ve dezavantajlı gruplar için var olan riskler artmış, fail erkeklerle hiçbir denetim ve tedbir olmaksızın aynı ortamda yaşamak zorunda bırakılmıştır.
“Aileyi bütünlüğünü korumak” amacıyla gerçekleştirildiği iddia edilen bu yönlü uygulamaların, kadınların kendilerini daha çok savunmasız ve güçsüz hissetmesine neden olacağı aşikardır.
Erkek şiddeti yargılamalarında izlenen cezasızlık politikası, faillere verilen iyi hal ve haksız tahrik indirimleri ile yargı sürecinin uzatılması gibi hukuksuzluklar; kadınları, adli makamlara gidemez ve kendisine karşı işlenen suçları şikâyet dahi edemez hale getirirken failleri cesaretlendirmekte ve erkek şiddetini artırmaktadır.
"İstanbul Sözleşmesi hiç uygulanmadı"
Kadınların uzun soluklu mücadeleleri sonucunda Türkiye, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi ve İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamış ve 6284 sayılı yasa çıkartılmıştır. Ancak söz konusu yasa ve uluslararası sözleşmeler gerçek anlamda hiçbir zaman uygulanmamıştır.
Cezasızlık politikaların bir sonucu olarak sığınakların gizliliği ihlal edilerek erkek faille paylaşılabilmekte, sığınak yetkilileri tarafından etkili risk analizi yapılmayabilmektedir.
"Kazanılmış haklar tırpanlanıyor"
Öte yandan İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi için kampanyalar yürütülmesi, salgın bahane edilerek 6284 sayılı Kanun kapsamındaki koruma hükümlerinin sınırlandırılması, yetersiz olan sığınaklara kabulün zorlaştırılması, ayrımcı ve örtülü af düzenlemesiyle şiddet faillerin salıverilmesi, kayyımlar eliyle kadınların şiddet karşısında destek alabilecekleri mekanizmaların ortadan kaldırılması, kadın derneklerin basılması gibi uygulamalarla kadınların kazanılmış hakları da tırpanlanmaktadır.
"Yetkililerin ihmali araştırılsın"
Bu nedenlerle; yetkililerin ihmali, uzun süren bürokratik işlemler veya erkek şiddeti yargılamalarında izlenen cezasızlık politikaları gibi kadınların, adli makamlara yaptıkları şikâyet başvurularında yargı süreci boyunca karşılaştıkları tehdit, engel ve ayrımcılıkların tüm yönleriyle araştırılması, mevcut yasal mevzuatın adil ve etkin işletilmesine katkı sunmak amacıyla Anayasa’nın 98’inci ve İçtüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis araştırması için gereğini arz ve teklif ederim." (RT)