Saklanan gerçekleri anlatmak
Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu'nun tutumunu "yasakçı ve toplumu korkutmaya yönelik bir tavır" olarak nitelendiren Arıkan, romanından alıntılarla, kitabı yazmaktaki amacını açıkladı:
"... Ülkemizde bugüne kadar enseste ve / veya tacize maruz kalan çocuklar ile ilgili ciddi bir istatistik araştırmasının yapılmış olmaması, hem düşündürücü hem de ürkütücüdür.
Resmi ağızların, bizim ülkemizde ensest ve taciz olaylarının çok çok az olduğu konusundaki çarpıtmaları da artık tartışmaya açılmalıdır.
Bu kitabın yazılma amacı, hem başlarını deve kuşu gibi toprağa gömen insanlara gerçekleri aktarmak, hem de yok sayılan bazı sorunların gün yüzüne çıkmasını sağlamaktır..."
"AB yasalarına aykırı bir uygulama"
"Kitap yasaklama"nın AB Uyum yasalarına aykırılığını vurgulayan Ağırman, sözlerini şöyle sürdürdü:
* AB uyum çalışmalarına ilişkin 30 Temmuz 2003 tarih ve 4963 sayılı kanunun 3. maddesi ile 765 sayılı TCK nın 426. maddesine eklenen fıkra gereği edebiyat eserleri toplatılamaz.
* AB'ye entegre olabilmek için, çağdaş dünya ile bütünleşebilmek için Büyük Millet Meclisimizin çıkardığı yasalardan söz konusu koruma kurulunun haberi yok mudur? Ya da koruma kurulu Büyük Millet Meclisimizin çıkardığı yasaları usulen çıkartılmış ve bu nedenle de uyulması gerekmeyen yasalar olarak mı görmektedir?
* Yasaklanan ve toplanan kitap, bir romandır. Edebi eserler tanımlaması içinde roman, şiir, hikaye ve denemeler yer alır. Bir romanı değerlendirme hakkına sahip olmayan bir kurulun, bu romanın toplatılmasına yönelik kendi görev tanımlamalarını aşarak oluşturdukları bilirkişi raporu ve maalesef İstanbul, 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin söz konusu raporu ihbar kabul ediyorum.
* Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu'nun hukuki durumunu ve TBMM'nin çıkarttığı AB uyum çalışmalarına ilişkin 30 Temmuz 2003 tarihli kanunu dikkate almadan karar vermesini, sadece söz konusu romanın yazarı olarak değil, bir yurttaş olarak da esefle karşılıyorum.
Meltem Arıkan kimdir?
Meltem Arıkan, 07 Ocak 1968'de Ankara'da doğdu.
1986'da, Hacettepe Üniversitesi büro yönetimden mezun oldu. 1986-1996 yılları arasında özel sektörde ve kamu sektöründe çalıştı. 1991'de evlendi ve 1995'de Ege'yi dünyaya getirdi.
1996'dan bu yana çalıştığı Enersis A.Ş'de, İş Geliştirme Grup Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini yürütüyor.
Etkili iletişim ve doğru beden dili kullanımı konusunda araştırmalar yapıyor; yurtiçi ve yurtdışında da bu konuda eğitim veriyor.
1992-1995 yılları arasında çeşitli edebiyat dergilerinde öykü ve denemeleri yayınlanan Arıkan'ın, "Ve... Veya... Belki", "Evet... Ama... Sanki", "Kadın Bedenini Soyarsa" adlı romanları Everest Yayınları'ndan çıktı.
Yazarın dördüncü romanı "Yeter Tenimi Acıtmayın" da, 2003'ün sonbaharında aynı yayınevinden yayınlandı.
Eserleri:
Ve...Veya...Belki
Genç psikiyatrist Eylül, hastanedeki yeni terapi grubuyla tanışmıştır: nedensiz yere baygınlık nöbetleri geçiren Ayten, içine kapanık Ahmet, öfkesine hakim olmakta zorlanan Murat, kekemeliğini yenmeye çabalayan Emre, eşinden nefret ettiğini söyleyerek ağlama krizlerine giren Cavidan ve çevreyle iletişim sorunları olan üniversite öğrencisi Gizem.
Eylül, bir yandan hastalarına yardım etmeye çalışırken, öbür yandan da kendi içinde, benliğinde hissettiği huzursuzluğu çözümlemenin derdindedir. Bu yüzden evliliğini ve kocasıyla ilişkisini sorgulayıp dururken, felsefe öğrencisi Gizem'in kendisine incelemesi için verdiği defter, içinde bir şeyleri tetikleyerek bu genç kadını kendi varoluşuyla yüzleşmeye çağırır.
Hastalar tedavi sürecinde kendi aralarında kaynaşıp yeni ilişkiler kurmaya, sorunlarını çözme yolunda iyi kötü adımlar atmaya başladıkça, Eylül'ün kafasındaki düğümler giderek karmaşıklaşır ve içinden çıkılmaz bir hal alır.
Farklı insanların hikâyelerini bir araya getirerek pek çok kesim adına farklı sorular yönelten Meltem Arıkan, "Ve... Veya... Belki..." adını taşıyan bu ilk kitabında, yaşamı ve özellikle kadınların iç dünyasını psikolojik etkenler ışığında sorguluyor, kimi zaman da roman kişilerinin kendi bilinçakışlarına teslim olarak...
Evet...Ama...Sanki
Kendini kapana kısılmış gibi hisseden Seçkin, bu duyguyla her gününü bir öncekiyle tıpatıp aynı geçirmektedir. Bir sabah, çalıştığı gazeteye gönderilen isimsiz bir mektupla heyecanlı, bir o kadar da tehlikeli bir maceranın içine balıklama dalar.
Mektubu gönderen meçhul kişi, Seçkin'in zengin bir işadamının karısı Ilgım Halit'i izlemesini istemektedir. Seçkim, yalnızca uzaktan izlerken bile büyüsüne kapıldığı Ilgım'la tanışmak için fırsat kollar. Gazete için röportaj yapma bahanesiyle onun önce evine, sonra da yaşamına girer.
Ilgım'ı bu kadar çekici ve vazgeçilmez kılan, kadınlığını keşfetmek yolculuğundaki cesareti ve bedeni ile beyni arasındaki uyum arayışıdır.
Kendi algıladıklarını okura da algılatma gereksinimiyle yazan Meltem Arıkan, ortak bir kuram üzerine oturttuğu romanlarından ikincisi olan "Evet...Ama...Sanki"de de varoluşunu gerçekleştirmek için yola çıkan bir kadının kendi cinselliğinin farkına varışını ve bu arayışını erkeklerin üzerinden yapmasını, titiz, cesur ve özgün bir üslupla kurguluyor.
Kadın Bedenini Soyarsa
"Bir kadın kendi başına soyunabilir mi?" Elinizdeki kitabın anahtar cümlesi olan bu soru, bu romanın baş kişisi Lâl'in, daha doğrusu bütün kadınların, erkeklerin kurallarıyla yönetilen bir dünyada varolabilmek üzere kendi içlerine yaptığı yolculuğun anahtarıdır aynı zamanda.
Lâl, gerek toplumsal, dinsel ve ailevi kuralların kıskacında kalmasıyla, gerekse kendisine dayatılan rolden soyunarak kadın olabilmek için bir meydan okuma arzusuyla, ülkemizin kadınlarından hem farklı bir yerde durmakta, hem de içlerindeki bastırılmış arayışı temsil etmektedir.
Nitekim kendi sınırlarını zorlamayı da kapsayan bu arayış, onu kendini yaşamak için mücadele etmeye yöneltecektir. Onun gözünde beden bir tapınaktır ve kadın (dahası, erkek) hazzın ve mutluluğun peşine düşüp öncelikle bu tapınakta yücelmeli, belki de orada kaybolmalıdır.
Yazdığı her metinde kendinin farkına varmayı amaçlayan modern kadını anlatmaya soyunan Meltem Arıkan bu romanında, kadınları ve erkekleri kışkırtarak, kadınları kadın yapabilecek erkeklerden ve erkekleri erkek yapabilecek kadınlardan oluşabilecek, yeni bir kadın-erkek ilişki dengesinin kurulabileceğinin ipuçlarını veriyor.
Yeter Tenimi Acıtmayın
Yüzünde yüzyıllık gölgeler taşıyan kadın, bu izleri her vakit bir adama mı borçludur? Bu izler gizemli tapınak muamelesi gören kadın cinselliğinin keşif yolculuklarını mı anlatır her zaman? Yoksa her kadın -eğer isterse- bedenini keşfetme coşkusunu armağan edeceği erkeği gizliden gizliye seçer mi? Haberi bile olmaksızın seçilen erkek bu utkuyu neye borçludur?
Dört kadının örtüştürerek paylaştıkları ve ortak tarih olarak var ettikleri geçmişlerinin bugünlerini ipotek altına alması, ne kadar adil? Kurban haline gelen bedenler hangi tarihsel suçun bedelini ödüyor?
Meltem Arıkan önceki kitaplarında rastladığımız sorularının yanıtlarını üstelik yeni sorular da ekleyerek, bu kez bedenin özgül tarihinin ayrıntılarında yeniden soruyor. Ancak yanıt konusunda ödünsüz davranmayı yeğ tutarak, yalnız yanıt almayı hak etmiş sorulara, romandaki karakterlerin kurgusal gerçeği içinde yanıt veriyor. Bir de bakıyorsunuz kurgusal anlatının soruları ve yanıtları, gerçekte tanık olduğumuz ve hatta birebir yaşadıklarımızın 'ta kendisi!' Meltem Arıkan, anlattığı insanları edebiyatın olanaklarını yaratıcı biçimde kullanarak bilindik kılıyor.
Kadınlara ağırlıklanmış kadın öyküsü değil anlattığı; Junguen bakışla kadındaki erkeğe ayna tutarken,aynanın içinden erkekteki kadına dair çok net fotoğrafların yansımasına katkıda bulunuyor.
Bir entrika mı var? Hele kadının katkısı olduğu entrika, öldürücü türden! Kadını 'entrika' haline getiren erkek beceriksizliğine ait 'arkeolojik bir kazı' diyorsanız, bu kitap iyi bir rehber! Altta yatanı zedelemeden 'ilk haliyle' gün yüzüne çıkarırken, kazıya başladığınızda, bugünün ışığıyla dünün gerçeğine ulaşmak ayrı bir coşku haline geliveriyor.
Bu kazı için özel aygıtlara gereksiniminiz yok. İlk sayfayı çevirin yeter. (BB)
* Meltem Arıkan'ın biyografisi ve eserleri, www.meltemarikan.com sitesinden alıntılandı.