Erinç, bu sözleri, 2004'te değiştirilen, yayıncılığa dair yasaların içerdiği kimi sakıncaları değerlendirirken söylüyor.
TGC Başkanı Erinç, 1 Nisan 2005 günü yürürlüğe girecek olan Türk Ceza Yasası' nda, Basın Yasası ile hapis yerine para cezası verilmesine dair düzenlemede geriye gidişi, yayın ilkelerine aykırılıktan RTÜK Yasası gereği verilen yayın durdurmaya ek olarak Ceza Yasası'nın da uygulanabilir olmasını 2005 için sakınca yaratan konular olarak saydı.
İş adamlarının medyaya girişlerinin 1950'lere dayandığını ifade eden Erinç, "Gazetecilere hem iş hem de sosyal güvenceleri sağlansa bu türden şikayetler de asgariye iner" diye konuştu.
TGC Başkanı, basın mevzuatında yapılan değişikliklerdeki yetersizlikleri bianet'e şöyle aktardı :
"2004 açısından bakarsak hukuksal gelişimler önce Basın Yasası ile genelde olumlu denebilecek bir adım atıldı.
Hapis cezalarının kaldırılması gazete, dergi ve ajans sahipleriyle çalışanlarının kaynak açıklamama, tanıklık yapmaya zorlanmama ilkesi, hukukumuza girdi. Ama bu eksik bir sonuçla karşı karşıya bıraktı bizi. Çünkü radyo ve televizyonlarda çalışan arkadaşlarımız ayrı bir yasaya tabi oldukları için bu haklardan yararlanamıyorlar.
Gazetecilerin çalışma koşullarıyla ilgili her hangi bir gelişme olmadı. Yine politikacılar ve yöneticiler, sayı olarak azalsa da gazetecileri hedef gösterme geleneğini terk edemediler.
Tabi, basın örgütlüğünü gerçekleştirdiğini ileri süren politikacılar, gazeteciler için hem ceza hem de tazminat davaları açarak söylediklerinin gerçek olmadığını kendileri de kanıtlama yolunu tuttular".
"2005 pek güzel geçmeyecek"
"2005 için, iyi niyet dileklerini aktarmak adet olmuşsa da, yaşadıklarımız pek de güzel bir yıl geçiremeyeceğimizi gösteriyor.
1 Nisan 2005 günü yürürlüğe girecek olan Türk Ceza Yasası, hapis yerine para cezası verilmesine dair Basın Yasası'ndaki kimi maddeler için yeninden hapis cezasına dönüştürüyor.
Ama daha da önemlisi, RTÜK Yasası' nda cezalandırılan radyo ve televizyon yayınları, ayrıca Ceza Yasası kapsamına da alınıyor.
Bu nedenle, radyo ve televizyonlar yasalarda bir değişiklik olmadığı taktirde bir yandan RTÜK'ün vereceği idari para cezalarına, program durdurma, uyarma kararlarına kapalı idari yargı denetimine, bir yandan da yayın ilkelerinin TCK'ya aktarılması nedeniyle hapis cezası öngören maddeler yüzünden adli yargı denetimine tabi olacaktır. Adli yargı aşamasında da hapis cezaları yeniden gündeme gelecek.
Basın Yasası ile TCK'nın TBMM Adalet Komisyonu'ndaki görüşmelerinde gazetecilerin kimlik ve kişilik sorunları da gündeme gelmişti. Görüşmeler sonunda Basın İş Yasası'nın değiştirilmesi konusundaki eğilim ağır bastı.
Bu nedenle, Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın girişimiyle Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü hem Basın İş Yasası'nın değişmesi hem de tekelciliğin önlenmesi konusunda bir hazırlık çalışması başlattı".
"Asıl sorun iş güvencesinin yokluğu"
"TGC olarak biz de önerilerimizi genel müdürlüğe ilettik. Tabi, konunun asıl sahibi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı. Ancak, bakanlığının hazırlık çalışmasını 2005'te sonuçlanacağı ve yakınılan konuların yapılacak yasal değişiklikle çözüme ulaştırılacağı umudumuzu koruyoruz.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ona bağlı bakanların, 'banka sahiplerinin medya sahipliği yapmalarını benimsemiyoruz' türünden sözleri basında yer alıyor.
İş adamlarının medyaya girişleri yeni bir olay değil. 1950'lerden bu yana işadamları medyada sahiplik üstleniyorlar. Çalışanların hakları hem yasalar açsından hem de sendikal örgütlenmenin varlığı nedeniyle medyanın kullanılabilirliğini asgari düzeye çekiyordu.
Ama bugünkü yasal boşluklar ve iş güvencesinin olmaması, medyayı sahipleri açısından daha da kullanılabilir hale getirdi.
Yani gazetecilere hem iş hem de sosyal güvenceleri sağlansa bu türden şikayetler de asgariye iner zaten. O nedenle, işadamlarının medyaya girişinin sınırlandırılmasından çok gazetecilere sağlanacak haklar çözümü kendi içinde de getirecektir. (EÖ/EÜ)