Bir dönem Fransa eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın Ortadoğu özel danışmanlığı yapmış olan Rouleau, Irak'a olası bir müdahale sonrası İran, Suriye ve diğer bölge ülkelerinde de rejim değişikliklerinin gündeme geleceğini öne sürüyor.
Rouleau ile Ortadoğu üzerine konuştuk.
Washington yönetimi gerçekten Irak'ta rejim değişikliği mi yapmak istiyor, yoksa amaç sadece Saddam'dan kurtulmak mı?
ABD Başkanı George Bush, daha iktidara gelmeden ABD Güvenlik Konseyi'nin hazırladığı raporlar var. ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'in de imzaladığı ve Amerikan şahinlerinin onayladığı bu rapor ve belgelerde, Washington'un dış politikası ve Ortadoğu stratejisi açıkça belirlenmiştir.
Bu belgede, Amerika'nın etkinliğinin bütün dünyaya yayılması için her türlü fırsatın değerlendirilmesinden bahsediliyor. Bununla birlikte Irak rejiminin de değiştirilmesinden söz ediliyor. Ancak bu belgelerde Saddam Hüseyin'in diktatörlüğüne değinilmiyor.
Zaten sorun da bu değil. Asıl mesele, Irak'ın stratejik önemi ve petrolüdür. Irak dünyanın ikinci büyük petrol rezervlerine sahip bir ülke. Bu da Irak'a büyük önem kazandırıyor. Amerika burayı kontrol ederse, bütün Ortadoğu'yu kontrol edeceği hesaplarını yapıyor. Yine Amerika bu yolla Ortadoğu rejimlerini zayıflatarak kendine bağlamak istiyor.
Suudi Arabistan gibi Arap krallıkların Washington politikaları karşısındaki ikircikli tutumları da Amerika'ya istediği politikayı hayata geçirmesini ve bölgeyi kontrol edilebilir yönetimler oluşturmasına katkı sunuyor. Irak ve Ortadoğu aynı zamanda Amerika'nın iç politikasıyla da yakından ilgilidir. Irak petrolü, kötü durumda olan ekonomisini yeniden canlandırmak için hedeftir. Bush, politikalarını gelecek açısından seçim yatırımı olarak da değerlendiriyor. Nitekim kongre seçimlerinden çıkan sonuçlar önemli. Bu aynı zamanda Bush'un müdahale olasılığını daha da yükseltiyor.
Washington, Avrupa ve bölge ülkelerinin desteğini almadan Irak'a müdahale edebilir mi?
Bush şu sıralar çok sinirli. Çünkü, hem Amerika'nın kendi içinde hem de dünyanın birçok ülkesinde Irak operasyonuna karşıtlık gittikçe yükseliyor. Washington yönetimi, bana göre büyük bir çıkmazda; çelişkiler var. Örneğin, Kuzey Kore'nin nükleer silahlar denediğini söyledi, ama Bush sorunun Kuzey Kore'nin işgal edilerek değil de diplomatik yollarla çözüleceğini söyledi. Irak ise nükleer silahlarının olmadığını belirttiği halde, Bush burayı savaşla çözeceğini söylüyor.
Bu gerçekten büyük bir çelişki, Amerika bunu nasıl izah edecek? Konuştuğumuz şu sıralarda belki de Amerika askeri bir operasyon yapmaya hazırlanıyor. Bu operasyon da karadan değil havadan bombardımanlarla olabilir. Karadan asker göndermek, Amerika'ya pahalıya patlar. ABD Saddam'ın altyapı sistemini yıkarak, siyasi bir darbe yapmayı planlıyor.
Irak'a yönelik bir operasyon, Ortadoğu'da yıllara yayılacak uzun bir savaşın kıvılcımı olabilir mi?
ABD'nin politikası yaşam bulursa Ortadoğu rejimleri zayıflayacak. Zaten halk desteğinden mahrum olan Suudi Arabistan, İran ve Suriye gibi ülkelerde Amerika'ya bağlı rejim değişiklikleri Washington'un hedefidir. Irak operasyonundan sonra ABD askerleri Irak'a yerleşecek. İran ve Suriye gibi devletler de askeri bir müdahaleyle değil, içten baskılarla değiştirilecek.
Yine Şam yönetimi Hizbullah ile bağlantılarını keserek, Suriye'deki siyasi mültecileri buradan çıkarmak istiyor. Nitekim Bush yönetimi söz konusu ülkeleri şimdiden uyararak, Irak operasyonundan sonra kendilerine de sıranın geleceğinin sinyallerini vererek altyapı hazırlığı içinde. Her ne kadar Bush, bölgede sürekli demokrasi ve insan haklarının ihlalinden söz ediyorsa da bu pek gerçekçi değil. Çünkü Amerika, bölgede kendi çıkarlarına hizmet eden rejimler istiyor.
Ortadoğu haritasında bir değişiklik olabilir mi?
Hayır, böyle bir olasılık düşünmüyorum. Sınırlara dokunabileceklerini sanmıyorum. Dokunurlarsa, sonsuz savaşlar olur, bölge büyük bir kaosa sürüklenir. Kimse bu ateşi yakmaya cesaret edemez.
Siz uzun yıllar büyükelçi olarak Türkiye'de bulundunuz. Ankara'nın bölgeye ilişkin politikalarını da yakından bilen birisiniz. Türkiye bütün bu planların neresinde duruyor?
Türkiye bölgede büyük bir sorun, ama Amerika için küçük bir sorun. Hem zayıf ekonomisi hem de siyasi nedenlerle Amerika'ya göbekten bağlı. Türkiye, Irak'a olası bir müdahaleyi istese de istemese de desteklemek zorunda.
ABD'nin hem dış desteğine hem de silahlarına ihtiyacı var. Zaten Türkiye'de yeni başa gelen Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yetkililerinin yaptıkları açıklamalara bakılırsa, ABD ile birlikte hareket edecekleri anlaşılıyor. Diğer önemli bir mesele de Ankara'nın Irak'ta federe bir Kürt devletinin oluşmasından ve bunun kendi ülkesinde yaşayan Kürtlere örnek olmasından korkmasıdır.
Irak Kürtleri ise Kerkük başkentli bir devlet istiyor. Türkiye, Musul ve Kerkük'ün kendisine ait olduğunu iddia ediyor. Türkiye bir yandan zengin Musul ve Kerkük petrollerine göz dikerken, öte yandan petrolün Kürtlerin denetimine geçmesi durumunda Kürtlerin zengin olmasından çekiniyor. Yeni demokratik bir Irak'ta Kürtlerin elde edeceği haklar, Türkiye'yi ciddi biçimde kaygılandırıyor.
Amerika Türkiye'nin kaygılarını görmezden gelebilir mi?
Hayır, Irak'ta ne olursa olsun Türkiye'nin çıkarlarına zarar gelmez. Bakınız Mesut Barzani, savaşa karşı çıkıyor. Çünkü şu anki statüleri Saddam'sız bir Irak'tan daha iyidir. Barzani bu savaşın Kürtlere çok pahalıya patlayacağını düşünüyor. Olası bir savaşta Saddam, Kürtlere saldırabilir. Kürtler korumasız bir durumdalar ve Amerika'ya da pek güvenmiyorlar. Kürtler bu savaşa katılırsa çok ağır bedel ödeyeceklerdir.
Savaş sonrasında bölgede bir federasyon olacağı yönünde birtakım anlaşmalar yapıldığı iddia ediliyor...
Bölgede çok ciddi bir güven sorunu var. Bu yüzden Kürtlerin de iki farklı söylemi var. Barzani, Amerika'yı desteklediğinde, Jalal Talabani karşısında oluyor. Aslında ikisi de riskleri çok iyi biliyor ve her ikisi de savaşa karşı. Hem ABD'ye güvenmiyorlar hem de Türkiye'nin kendilerine saldırabileceğini düşünüyorlar.
Çünkü onlar bir federasyon olduğu zaman bunun güçsüz ve korumasız olacağının farkındalar. Kürtler de Türkler de ABD'ye güvenmiyor. Amerika'nın Irak ve Türkiye'yi dışlayarak bir Kürt devleti kuracağını düşünmüyorum. Ama bazıları ABD'nin bölgede kuracağı büyük bir Kürdistan'ın İsrail - ABD birliğine katılacağını söylüyorlar. Washington yönetiminin bugün için böyle bir planı olduğunu sanmıyorum.
ABD'nin hedefi önce Irak'a yerleşmek ve buradan bölge ülkelerine müdahale etmek. Yoksa kimin kimi yönettiği Amerika'nın umurunda değil. Diğer yandan Irak Kürtleri bugün çok izole vaziyetteler. Eskiden Türkiye Barzani'yi desteklerken, Talabani'yi de İran destekliyordu. Fakat bugün her iki lider de desteklerini yitirdi. İki Kürt partisinin de destekleri ve güvenebilecekleri kimse yok. Bu yüzden savaşa karşı çıkıyorlar.
Türkiye olası bir savaşta bölgeyi asker gönderebilir mi?
Türkiye tehdit gördüğünde, Kerkük'e kadar işgal edebilir. Türk ordusu uzun bir süredir zaten bölgeye yerleşmiş durumda. Kürtler nasıl ABD'ye güvenmiyorsa, Türkler de güvenmiyor. Türkler burada risk almak istemiyor.
Bölgede ordularını sürekli hareket halinde tutarak olası bir gelişmeye karşı askerini bir tehdit unsuru olarak orada tutuyor. Bölgede Kerkük başkentli bir federasyon kurulursa ve Kürtlere de daha fazla hak verilirse Türkiye böyle bir işgali gerçekleştirebilir. Amerika'ya, 'biz buradayız, bizim istemediğimiz bir şeyi yapmayın' diyorlar. Tam işgal olmayabilir ama 'bölgede ben de varım' demek istiyor.
Körfez savaşında Amerika'ya destek veren Avrupa, şimdi neden böyle bir müdahaleye karşı? Avrupa'nın Amerika ile Irak ve Ortadoğu konusundaki temel farklılıkları nelerdir?
Sözünü ettiğim Amerikan gizli belgelerinde çok önemli bir paragraf var. Amerika, kendisi dışındaki bütün büyük endüstriyel güçlerin başta Ortadoğu olmak üzere dünyada önemli roller üstlenmesine engel olunması gerektiğini belirtiyor.
Amerika Ortadoğu'da Avrupa'nın ne ekonomik ne de politik bir güç olmasını istemiyor. Avrupa, Amerika'nın bu planlarını gördü. Böylece sadece Irak konusunda değil, birçok konuda ona karşı duruyor. Şunu da söylemekte fayda görüyorum: Prensipte bütün Birlik ülkeleri ABD'nin olası bir saldırısına karşılar.
Fransa ve Almanya çok açık olarak savaşa karşı olduğunu ifade ediyorlar. Fakat öteki Avrupa devletleri açıkça 'hayır' diyemiyorlar. 'Çıkarlarımıza karşı olsa bile ABD ile birlikte olmamız ve sorun çıkarmamamız gerektiğini' söylüyorlar. Kısacası, Amerika eğer izinsiz bir operasyon yaparsa çok kötü sonuçlar doğar. Avrupa ile arasında bir uçurum oluşur. Bu ne Amerika'nın ne de Avrupa'nın işine gelir.
Irak'a yönelik mücadeleyi istemeyenlerin başında Fransa geliyor. Fransa'nın Irak ile gizli görüşmeler yaptığı iddia edildi. Fransa'nın bölgeye yönelik çözüm politikası var mı?
Fransa Ortadoğu'daki sınırların değişmesine karşı. Irak'a karşı olası bir savaş bölgede yeni sorunlara yol açabilir. Ortadoğu daha da karışabilir. İsrail bunu Arafat'ı ve Filistinlileri öldürmek için kullanabilir. Fransa bundan çekiniyor. Fransa ve Avrupa siyasi baskı yaparak ülkelerin demokratikleşmesini istiyor. Demokratikleşme halkların kendi işleridir.
Bu dış güçlerle değil, o ülkelerin kendi iç dinamikleriyle olmalıdır. Fransa'nın hem Suriye'ye hem de İran'ın demokratikleşmesi için ilişkileri var. Mesela İran ila ilişkilerimiz normalleşmeye doğru gidiyor, ama bütün İran'la değil.
Bundan önceki süreçte Filistin ve İsrail konusundaki önerilerinize BM'nin sonuç bildirgelerinde yer verildi. Şu an tam bir çıkmazı ifade eden Filistin ve İsrail sorunu konusunda ne gibi çözüm önerileriniz var?
Şimdilik bir çözüm yok. Çünkü Şaron İsrail'de ve Bush Amerika'da yönetimde. Bunlar anlaşmışlar ve Şaron her istediğini yapıyor. Amerika da karşı olsa bile karışmıyor. Şaron bütün Filistin'i işgal etmek istiyor, Irak ile savaş olursa Şaron fırsatı kullanıp Filistinlilere son darbeyi vurmayı hedefliyor.
Amerika buna karşı çıkamaz. Ama İsrail'de son zamanlarda yönetimde sorunlar ve istifalar var. İşçi Partisi koalisyondan ayrıldı. İsrail seçimlerinde İşçi Partisi'nin seçimleri kazanması durumunda çözüm olasılığı ortaya çıkabilir. Şaron ve Bush olduğu sürece hiçbir çözüm olmaz. Şu an ne Şaron, ne Bush ne de Arafat'la bir çözüm görülüyor.
Türkiye'deki seçim sonuçları Türkiye-AB ilişkilerini nasıl etkileyebilir?
Avrupa şimdilik beklemeyi tercih ediyor. Kurulacak hükümetin icraatlarına bakacak. Türkiye'nin en büyük sorunları hala Kürt, Kıbrıs ve demokratikleşmedir. AB şimdi bu hükümetin atacağı adımlara bakacak. Öte yandan her halükarda İslamcıların Ecevit'ten daha milliyetçi davranacağını düşünmüyorum.
Ayrıca Türkiye'de askerlerin durumunu da herkes biliyor. Önemli olan askerlerin AB, Kıbrıs ve demokratikleşme konusundaki tavırlarıdır. Ordu bu hükümetle bu sorunları çözmeyi düşünüyor mu düşünmüyor mu buna bakmak lazım. Ordu, hükümeti demokratikleşmekten yana desteklerse sorunlarını çözebilir. Yoksa Türkiye'ye tarih verilmesi konusunda ikiye ayrılan AB'de karşı olanlar kazanacaktır. Bu hükümet de demokratik açılımlar yapmazsa sorunlarını çözemez.
Eric Rouleau kimdir?
Eric Rouleau Fransa'nın eski Türkiye Büyükelçisi. Dünyanın önde gelen Ortadoğu ve Amerika uzmanlarından Rouleau, Fransa eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand'ın Ortadoğu özel danışmanlığını da yaptı. Amerikan Foreign Affairs dergisi ve Le Monde Diplomatique gazetesinde yazılar yazan Eric Rouleau, ABD'de Ortadoğu konusunda dersler veriyor. (İK/MA/NM)