Diyarbakır Demokratik Kent Konseyi'nin ara dönem toplantısında, "demokratik özerklik yönetiminin ilanını hızlandırma" kararını yorumlayan Prof. Dr. Doğu Ergil, "Gerilim; Türkiye siyasetinin hep zamanın gerisinde kalmasının, kültürel haklar da dahil taleplerin sağlanmamasının, ve Avrupa yerel yönetimler özerklik şartının imzalanmasına rağmen uygulanmamasının hesabının sorulmasından kaynaklanıyor" dedi. Belediye başkanlarının destek verdiği karara, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'den de "Karar merci TBMM'dir" yorumu geldi.
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve Ahmet Türk ile Aysel Tuğluk'un eşbaşkan olduğu Demokratik Toplum Kongresi (DTK) taban örgütlenmesi çalışmaları kapsamında kurulan Diyarbakır Kent Konseyi'nin toplantısı, BDP'li belediye başkanlarının da aralarında bulunduğu 400 delegenin katılımıyla gerçekleşti. 28-29 Mayıs'ta yapılan toplantıda, "Demokratik özerkliği fiilen geliştirme ve eksik kalan boyutlarını tamamlayarak, demokratik özerk yönetiminin ilanını hızlandırma" kararı alındı.
Karara, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Bağlar, Sur, Yenişehir, Kayapınar, Çınar, Silvan, Ergani, Bismil, Hani, Dicle, Kocaköy, Kaygısız, Özekli, Kuyular, Ağaçlı, Kulp, Lice ve Eğil Belediye başkanları destek verdi.
Aralarında Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in de bulunduğu belediye başkanları, İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi üyeleri adına hazırlanan açıklamayı, Diyarbakır İl Genel Meclisi Başkan Vekili Fatma Emel Sümbül okudu.
Sümbül, "Demokratikleşme talebinde bulunan toplumun beklentilerine cevap verilmemesi durumunda, toplumun kendi demokratik kanallarını, 'haklar, yasalardan önce gelir' şiarıyla çözüm önerileriyle birlikte paylaşmaya ve kararlaştırmaya götürecek" dedi. Sümbül şöyle devam etti:
"Kürtlerin statüsü konusundaki belirsizlik devam ediyor. Kürtler demokratik bir cumhuriyette, demokratik bir anayasada kendi statülerinin belirlenmesini istiyor. Gerek uluslararası gelişmeler, gerek Ortadoğu'daki gelişmeler, demokrasi değerleriyle bütünleşmiş ve halkın demokratik katılımını esas alan anayasaları elzem kılıyor.
Bu anayasada, kamusal alanda Kürtçenin ve farklı dillerin kullanılması kabul edilmeli. Birçok kurumsal yetkiler yerellere devredilmeli. Siyaset ve mevcut iktidarlar toplumun bu beklentilerine cevap vermezse, toplumun kendi demokratik işleyiş mekanizmalarını da oluşturacağı bilinmeli.
Çatışmasızlık sürecinin değerlendirileceği 15 Haziran'dan önce hükümet, demokratik bir anayasanın oluşturulması konusunda açıklama yapmalı. Şu ana kadar ülkenin demokratikleşmesi ve Kürt sorunun çözümü konusunda herhangi bir adım atılmadı."
Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku Mardin bağımsız milletvekili adayı Ahmet Türk de bugün Kızıltepe'deki mitingde yaptığı konuşmada, "Demokratik özerkliliği kendi elimizle inşa edeceğiz" dedi.
Şahin: Karar merci TBMM
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin ise demokratik özerklik açıklamasına, dünkü konuşmasında değindi ve "Bu tür konularda adım atılacaksa, bu adımı atacak organ TBMM'dir" dedi.
Şahin "Bu düşünceyi ifade eden arkadaşlarımız, Türkiye'de yasa koyma yetkisini TBMM dışında başka bir organda mı görüyorlar acaba?" diye konuştu.
"Türkiye'nin merkeziyetçi yapısına tepki"
Konuyla ilgili görüşlerini bianet'e açıklayan Prof. Dr. Ergil, özerkliğin, demokrasi teorisinde önemli bir başlık olduğunu, ancak her özerk yönetimin demokratik olacağı gibi bir çıkarım yapılamayacağını söyledi. Ergil, özetle şu açıklamayı yaptı:
* İki türlü özerklik söz konusu. Birincisi, egemenliğin paylaşılmadan, merkezin yetkilerinin yerel yönetimlerce kullanıldığı, yani yetkilerin merkezdışı sosyal ve idari birimlerce paylaşıldığı tarz.
* İkincisi de egemenliğin paylaşıldığı, yani yarı-bağımsız bir idarenin söz konusu olduğu biçim var. Bunun adına "demokratik" dense bile, yerel orotire merkez yönetimin yaptığı gibi otoriter kararlar alabilir. Özerklik ve demokrasinin bir arada kullanılıyor olması özerk yönetimin demokratik olduğu anlamına gelmez.
* Kürtler siyaseten etkili oldukları yerlerde "Merkeze bağımlı hareket etmeyeceğiz ama onunla uyumlu olarak kendi kararlarımızı alarak farklı bir yönetim tarzına geçeceğiz" diyor. Bunun için genel bir konsensüs gerekir ancak Türkiye'de bu genel konsensüs sağlanamıyor.
* İlan edilecek özerlik, Türkiye'nin âdemimerkeziyetçi bir yapıya kavuşamamasına tepkidir. Sonuçları itibariyle çatışmaya yol açmaya adaydır.
* Gerilim; Türkiye siyasetinin hep zamanın gerisinde kalmasının, kültürel haklar da dahil taleplerin sağlanmamasının, ve Avrupa yerel yönetimler özerklik şartının imzalanmasına rağmen uygulanmamasının hesabının sorulmasından kaynaklanıyor.
* Özerklik ilanı, Türkiye'yi uluslararası baskıya tabi tutarak şimdiye dek gecikmiş politikaların ve esirgenmiş hakların elde edilmesi için planlanan bir stratejik girişimdir. (AS)