Yaygın medyada ve kanaat önderleri arasında gergin tartışmaların konusu, "Ergenekon" davası. Duruşmaların başlamasıyla birlikte "adalet"in nasıl gerçekleşeceği konusunda sert karşıtlıklar oluştu. Doğru yanıtı bulmak için hep "en büyük yargıç" olduğu söylenen "toplum vicdanı"na başvurmanın yerinde olacağını düşünerek Taksim’e çıktık.
Konuştuğumuz İstanbulluların büyük çoğunluğu konudan söz açılmasını istemiyor. Kimi ekonomiden söz ediyor, kimi “ben buralı değilim” diyor. Konuşanların ise kafaları karışık, yeterince bilgilendirilmediklerini düşünüyorlar.
Hilal (34) grafiker. Dün görülmeye başlayan davanın hayırlı bir şekilde sonuçlanacağını düşünmüyor.
“İki komutanın, birkaç ‘popüler’ ismin yargılanmasıyla bir adaletin sağlanacağına inanmıyorum. Hatta, tüm yapılanların yargılanan kişilerin yanına kâr kalacağını düşünüyorum.”
Dava hakkında ayrıntılı bilgiye sahip olmadığını, basının davanın içeriğine dair çok az şey yazdığını belirtiyor Hilal. Ergenekon’un "bu kadar gündemde tutuluyor olması"nı hükümetin imzaladığı anlaşmaların, "özelleştirmelerin üstünü kapamak"la ilişkilendiriyor.
İnşaat işçisi Resul (43) “Ergenekon’u bilmiyorum. Zaten ne gazete okuyabiliyorum ne de TV izleyebiliyorum. Sabahın köründe işe gidiyorum, gecenin bir yarısı eve geliyorum. Karnımı doyurunca seviniyorum” diyor ve ekliyor: "Gerisi beni ilgilendirmiyor."
“Benim bu konuyla ilgili hiçbir fikrim yok” diyen Ersan tezgahtar. Kısaca anlatıyorum ama hiç oralı değil. “Ağbi Beşiktaş, arabalar, müzik filan sorsan valla kırmam, anlatırım ama beni aşar bu konular” diyor.
“Ben buralı değilim”
Ersan’la konuşurken yanımıza yaklaşan 40’larında bir kadın ne haberi yaptığımı soruyor. Ergenekon davası hakkında olduğunu söylüyorum ve ona da herkese sorduğumu soruyu yöneltiyorum. Birden az önceki meraklı yüz ifadesi kayboluyor, çocuksu bir ifadeyle “buralı değilim” diyerek yanımızdan uzaklaşıyor.
Adını vermek istemeyen 23 yaşındaki bir kadın öğrenci içinse Ergenekon konusu "karmakarışık".
“Haberleri izlemeye gazeteleri okumaya çalışıyorum ama kafam almıyor çoğu zaman. Kim, ne sebeple tutuklanıyor emin değilim. Bu kadar çok konuşulan bir konu hakkında çok az bilgimin olması tuhaf ama sanki sadece benim yüzümden değilmiş gibi.”
Necmettin (27) fırıncı. “O kadar çok çalışıyorum ki memlekette neler olup bitiyor takip edemiyorum. Habersizim, işe gidip geliyorum. Akşam ne TV izleme takatim oluyor ne de başka bir şey yapmaya” diyor.
"Ergenekon demokrasi talep edenleri memnun etmeyecek"
Bir kafede çay içerken konuştuğumuz Atalay Göçer (28) iç mimar. “Hükümetin yaptığı hiçbir şeyi samimi bulmadığını, bu davadaki tavrını da samimiyetsiz bulduğunu” belirtiyor.
“Ergenekon hadisesi tepeden inme bir şey. Evet, paşaların tutuklanması, yargılanması önemli. Ancak her ağzını açanın gözaltına alınması devlet otoritesinin kimseye göz açtırmaz bir hale geldiğinin işareti. Bu yargılanmaların demokrasi aşkıyla yürütüldüğüne inanmıyorum.”
Davanın anti-ulusalcı ve anti-Kemalist söylemler nedeniyle bu denli sahiplenildiğini düşünen Göçer’e göre "dava maratonunun sonunda altın madalyayı kazanacaklar" demokrasi talep edenler olmayacak.
“Somut suçları olanların yargılanması, ordu mensuplarının darbe girişimlerinin açığa çıkartılması çok iyi ve desteklenesi elbette. Ama biliyoruz ki darbeciler deyince biraz daha geriye gitmek ve bugün yaşananların köklerine ulaşmak gerek.” (BÇ)