Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Kuddusi Okkır, aradan 11 aya yakın bir zaman geçmesine ve sağlık durumu kötüleşip konuşamaz hale gelmesine rağmen henüz tahliye edilmedi.
Soruşturma bir davaya dönüşmediği ve gizlilik kararı olduğu için tam olarak ne ile suçlandığı da bilinmeyen Okkır, şu an Trakya Tıp Fakültesi hastanesinde gözetim altında tutuluyor.
Basında yer alan haberlere göre Okkır "çeteye finans sağlamak ve silahlı örgüt üyeliği"yle suçlanıyor.
"Görüşemedik, bilgi alamadık"
bianet'e bilgi veren Okkır'ın oğlu Oytun Okkır, babasının sağlık durumunun bir-iki ay önce bozulmaya başladığını, buna rağmen İstanbul ve Tekirdağ'da çeşitli hastaneler ve cezaevleri arasında dolaştırıldığını; bu süreçte durumu hakkında bilgi almak, kendisiyle görüşmek için çok çaba harcadıklarını anlattı.
Sağlık durumu nedeniyle tahliye edilmesi ve tutuksuz yargılanmasını talep edebilmek için uzun süredir babasıyla ilgili sağlık raporlarına, sevk kağıtlarına ulaşmaya çalıştıklarını belirten Okkır, son olarak geçtiğimiz cuma günü savcılığa başvurduklarını belirtti.
Savcılığın kararı nöbetçi mahkemeye devrettiğini söyleyen Okkır, en geç yarın mahkemenin olumlu ya da olumsuz bir karar vereceğini belirtti.
Aile, İnsan Hakları Derneği'ne (İHD) de konuyla ilgili olarak başvurdu. Hak savunucuları F tipi cezaevlerini, izolasyonun mahkumların ruh ve fiziksel sağlığını bozduğu gerekçesiyle eleştiriyor.
Tanıklık
Okkır, yaşadıklarını kısaca şöyle anlattı:
- Babam 20 Haziran 2007'de tutuklandı. Üç hafta kadar Bayrampaşa cezaevinde kaldıktan sonra örgütlü bir suçla suçlandığı için Tekirdağ F Tipi cezavine gönderildi.
- Orada tek kişilik bir koğuşta kalıyordu. Biz haftada bir görüşmeye gidiyorduk. Bir iki ay önce sağlık durumu kötüleşmeye başladı. Çok yaşlandı, aşırı zayıfladı, bilinci gelip gitmeye başladı.
- Oradaki görevlilerle görüştük. Bize babamın ağır bir depresyon geçirdiğini, yemek yemediğini söylediler. Her gün hastaneye götürülüp geri getiriliyordu. Bir süre sonra tek başına yürüyemez hale geldi.
- Bunun üzerine sosyalleşebilmesi için üç kişilik koğuşa konuldu, bazı sosyal aktivitelere dahil edildi fakat durumu iyileşmedi. Bir iki hafta sonra Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesine sevk edildi. Bu durumdan bizim haberimiz olmadı.
- Depresyonun yanı sıra fizyolojik sorunlar da yaşamaya başladı. Ciğerleri iflas etme noktasına geldi. Bu sırada bir günde dört ayrı hastaneyi dolaştırdıkları oldu.
- Bu süreçte biz ancak iyi niyetli doktorlarla karşılaştığımızda durumuyla ilgili bilgi alabildik. Üç hafta boyunca nerede olduğunu öğrenip görüşemedik. En sonunda savcının yazılı bir belge vermesiyle sağlık raporlarını hastaneden alabildik ve tahliye talebinde bulunabildik.
- Geçen hafta Bayrampaşa cezaevinde gördüğümüzde çok kötü koşullar altında, bir koridorda, sedyenin üzerinde bırakılmıştı. Hastanede yer yok diye koridorda yatırıyorlardı. Sonra tekrar Tekirdağ cezaevine yolladılar. Tekirdağ devlet hastanesinde de yer olmaması üzerine de Edirne'ye gönderildi. Şu an annem yanında fakat bizi tanımıyor ve konuşmuyor.(EÜ/GG)