Meclis'in Susurluk Araştırma Komisyonu'nda yer alan eski milletvekili ve bakan Fikri Sağlar, Ergenekon iddianamesinde eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek'in darbe günlüklerinin neden yer almadığını ve eski Genelkurmay başkanı Hilmi Özkök'ün bilgisine neden başvurulmadığını soruyor.
bianet'in Savcı Zekeriya Öz'ün hazırladığı iddianame üzerine konuştuğu Sağlar, "Bu iddianameyle ilgili temel bir soru var" diyor.
"Bu dava bir darbe girişiminin yapısını ortaya çıkarmakla mı, bir terör örgütüyle mi ilgili?
"Eğer darbeyse, Özden Örnek'e ait olduğu söylenen, Hurşit Tolon'un ve Hilmi Özkök'ün varlığını reddetmediği günlükler neden bu iddianamede yer almıyor? Hilmi Özkök'ün bilgilerine neden başvurulmuyor?"
Nokta dergisinin yayınladığı, Örnek'e ait olduğu öne sürülen günlüklerde, dönemin kuvvet komutanlarının ortak darbe planlarının olduğundan, Hilmi Özkök'ün karşı çıkmasının ardından bu planlardan vazgeçildiğinden, ardından dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un tek başına bir darbe planı hazırladığından söz ediliyordu.
Dönemin ordu komutanlarından Hurşit Tolon ve Eruygur, şu an Ergenekon davası kapsamında tutuklu bulunuyor. Bu iki emekli generalle ilgili iddianame ayrıca hazırlanıyor.
"Havada kalırsa üzülürüm"
Sağlar, "ince bir şekilde hazırlanmış" diye nitelediği iddianamenin söylediği noktalar aydınlanmadığı sürece "ne tarafa gideceği meçhul" bir belge olmasından kaygılı.
"Bu haliyle AKP hükümeti bunu kapatma davasının önünde koz olarak kullanmaya, ülkeyi kamplaştırmaya devam edebilir. Havada kalırsa üzülürüm."
Susurlukla bağlantılı örgütse Ağar ve JİTEM neden yok?
Sağlar, davanın Susurlukla da bağlantılı olan örgütle ilgiliyse, o zaman davanın sanıklarından emekli general Veli Küçük'ün elinde bulunan, Jandarma İstihbarat Teşkilatı (JİTEM) kurucusu olarak bilinen Cem Ersever'le ilgili belgelerin, arşivin de soruşturmada yer alması gerektiğini söylüyor. Ama yalnızca bu değil:
"Buradan JİTEM'in faaliyetleriyle ilgili bilgilerle mümkünse devam edilmeliydi. Ayrıca Mehmet Ağar da soruşturmada yer almalıydı."
Dönemin Emniyet Genel Müdürü Ağar, Susurluk davasının kilit adlarından biriydi. Milletvekili dokunulmazlığı nedeniyle şimdiye kadar yargılanamamıştı. Son Danıştay kararı ve Yargıtay kararının ardından Ağar'ın ağır ceza mahkemesinde yargılanması bekleniyor.
Savcı Öz, iddianamede, Susurluk'un Ergenekon örgütünün aydınlatılabilen, buzdağının görünen yüzü olduğunu yazmıştı.
Susurluk soruşturması tam olarak yapılsaydı
Sağlar, Susurluk soruşturmasının tam olarak yapılmış olması halinde, bugün Ergenekon'u konuşmuyor olacağımıza dair saptamasını yineliyor.
"70'lerin ikinci yarısından, darbeci generallerin 5 bin gencin öldürülmesine neden olan, 12 Eylül darbesine bahane yaptıkları olaylarda bugüne kesintisiz bir yapıdan bahsediyoruz. Susurluk tam olarak soruşturulsaydı, bu olaylardan faili meçhul cinayetlere, Batman'da alınıp kullanılan silahlara kadar birçok olay aydınlanabilirdi.
"Belki de Danıştay baskını olmayacak, Mustafa Yücel Özbilgin öldürülmeyecekti."
"Gazi olaylarının Susurluk çetesinin işi olduğunu biliyorduk"
Sağlar, iddianamede yer alan Gazi Mahallesi'ndeki saldırıların yapılış şekliyle Susurluk çetesinin işi olduğunu, baştan beri söylediklerini, kendisi için yeni olan bilginin iddianamede yer alan Cumhuriyet Gazetesi Başyazarı İlhan Selçuk'un "kendi el yazısıyla yazmış olduğu, Oral Çelik'e yaptırılması muhtemel bir iş için 500 bin dolar teklif edilmesi ve bu konuda yapılan gizli bir toplantıya ait notlar" olduğunu söyledi. (TK/EZÖ)