Eğitim Reformu Girişimi (ERG), tüm öğretim kademelerini kapsayan zorunlu derslere ait “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”ne ilişkin ilk değerlendirmesini Milli Eğitim Bakanlığı'na sundu.
ERG "Eğitim Askıda" başlıklı değerlendirme raporunda, müfredat taslağında öne çıkan değerlerin somut, bilimsel ve sorgulanabilir olmadığını vurguladı.
Uzmanlar yeni müfredatı yorumladı: "Çocuk haklarını gözeten bir müfredat değil"
Millî Eğitim Bakanlığı’ndan, bilimsel, şeffaf, kapsayıcı bir program geliştirme ve değerlendirme süreci uygulanmasını talep eden ERG, öğretim programlarının demokratik bir uzlaşıyla son hâlini alması gerektiğinin altını çizdi.
ERG'nin raporuna göre, yeni müfredatta “maneviyat” ağır basıyor, bilgiden ziyade ağırlıklı olarak
inançlar kaynak alınıyor ve sorgulanması veya somutlaşması zor kavramlara yer veriliyor;
tüm bunlar da “eleştirel düşünme” becerisiyle ters düşüyor.
Yetiştirilmek İstenen İnsan Hedefi
Yeni program, maneviyatın ağır bastığı bir söylemle "yetkin ve erdemli insan yetiştirme"yi temel amaç olarak ele alıyor. Program, ahlaki ve millî değerler üzerine kurulurken toplumsal katkı ve bütüncül gelişim gibi alanları hedefliyor. Ancak burada öne çıkan değerler, somut, bilimsel bilgiye dayalı bir etik algısıyla sorgulanabilir ögeler olmaktan ziyade öğrencilerin pasif bir şekilde edinecekleri ögeler olarak kurgulanıyor. Başka bir ifadeyle normatif bir yaklaşım takip eden, sorgulanması ve somutlaşması mümkün olmayan bu kavramlar ve değerler programda sık sık ele alınan eleştirel düşünme kavramına taban tabana zıt bir durum oluşturuyor. Programın merkezinde insan olduğu ifade edilmesine karşın çocuğun gerçek ihtiyaçları dikkate alınmıyor.
“İnsan Hakları, Vatandaşlık ve Demokrasi” alanında, hak ve özgürlüklerden ziyade görev ve
sorumluluk vurgusunun olduğunu belirten raporda, müfredatın bu hâliyle dünyayla
bütünleşmeden ziyade içe dönük bir medeniyet yaratma riski taşıdığı ifade ediliyor.
Raporda öne çıkan diğer tespitler şöyle:
- İnsan haklarına ve hukukun bağlayıcılığına ilişkin daha önceki programlarda yer
alan vurgular, taslak programın özel amaçlarında yer almıyor. Programda
evrensel değerler, haklar ve ilkelerden uzaklaşılması, eğitim sisteminin
tümünde çocuk hakları, çeşitlilik ve kapsayıcılığın alanını daraltıyor. - Toplumsal cinsiyet eşitliğinin, anayasal eşitlik ilkesinin bir parçası olduğuna
vurgu yapılması gerekiyor. - “Farklılaştırma” başlıkları altında ele alınan destekleme ve zenginleştirme
uygulamaları, öğrenciler arası bireysel farklılıkları kapsayacak bir öğrenme ortamı
sağlamayı hedeflemesi açısından önemli. Ancak, programda öğrenciler arasındaki
farkların ağırlıkla beceri temelli ele alındığının altını çizmek gerekiyor. Anadili
farklı olan, kültürel farklılıklara sahip, mülteci ve diğer kırılgan gruplara mensup
çocuklara yönelik kapsayıcı uygulamaların geliştirilmesi, bu farklılıkların sonucu
olan beceri farklarını önlemek için kritik. - Müfredata ilişkin tüm süreçlerin merkezine çocuklar, gençler ile öğretmenlerin
yerleştirilmesi gerekiyor.
(AÖ)