Söyleşiyi, aynı kongreye "Kadın Dergilerinde Cinsellik" üzerine bir sunuşla katılan Sosyolog Hacer Nalbant'la birlikte yaptık.
Konferansınız, "Tıbbileştirme cinsel yaşam ve cinsel sorunlar için bir çözüm mü bir tehdit mi?" başlığını taşıyordu. Tıbbileştirme (medicalisation) kavramıyla neyi kastediyorsunuz?
Bu bir alanın tıbbi bir bakış açısıyla ele alınmasını ve tıbbi kurumlar tarafından yönetilmesini tanımlayan sosyolojik bir konsept. Biliyoruz ki kadınların cinsel problemleri daha çok aile yapısı, gelenekler ve baskılarla şekillendirilmiştir. Tıbbileştirme neticesinde doktorlar hastalık kategorileri yoluyla oluşmuş bakış açılarını kullanarak "cinsel işlev bozukluklarıyla" ilgilenecekleri için toplumsal yapının önemi gözardı edilir. Böyle bir tıbbileştirme statükoyu sürdürmeye yarar. Tabii ki birkaç ayrıcalıklı kadın için cinsellikte tıbbi yaklaşım yararlı olabilir ama genel olarak baktığımızda çok anlamlı olmaz.
Ayrıcalıktan kastınız parasal imkân veya başvuracak bilgi sahibi olmak mı?
Yok hayır onu demek istemiyorum. Söylemek istediğim şu. Eğer eşitlikçi ilişkiler içinde yaşayan, sömürülmeyen ve eğitimli bir kadınsanız, doktora gidip orgazm olamama sorununuza çare bulabilirsiniz.
Böyle olduğunda doktorlar size yardım edebilir çünkü rahatsızlıklarının sebebi sosyal yapı değildir. Ama kadınların çoğunluğu için durum böyle değil. Dolayısıyla tıbbileştirme rahatsızlıklarının toplumsal sebeplerinin gözardı edilmesine hizmet edecektir. Kadınlara değil doktorlara ve ilaç şirketlerine yarar sağlanacaktır.
Sosyal yapının değişmesini istemek çok genel bir talep değil mi? Şu anda öncelikli olan nedir?
Şu anda en önemli olan şey ilaç endüstrisi. Bu endüstri hem global, hem çok güçlü hem de çok büyük paraya sahip. "Kadının cinsel işlev bozuklukları" diye bir alan var ve onlar bu alana baktıkları zaman çok büyük bir kâr görüyorlar. Haklılar çünkü tüm dünyada kadınlar cinsel olarak dertliler. Kampanyalar, halkla ilişkiler ve reklamlar aracılığıyla, "hey bakın sizin için de bir çözümümüz var," diye kadınlara seslenerek bir pazar yaratmaya çalışıyorlar.
Burada batı kültürü kaynaklı ve global olarak algılanan şey şu: Tıp bir şey bulacak ve bütün kadınlar cinsellikten zevk almaya başlayacaklar. Bense bu tür ilaçlarla kadınların örseleneceğini düşünüyorum.
1998'den bu yana Viagra panoramayı değiştirdi. Bu yüzden kadınlar daha zor bir dönem yaşadılar. Bu yüzden kampanyayı 98'den sonra başlattım. Feminizmin otuz yıllık geçmişinden sonra birçok doktor ortaya çıktı ve, "bakın erkekler için Viagra'yı bulduk sorunu hallettik, ancak kadınların cinselliği hakkında hiçbir şey bilmiyoruz," dediler. Bu çok sinirlendirici.
Oysa feministler bu konuda çok önemli araştırmalar yaptılar harika kitaplar yazdılar. Ben onlara bu kaynakları kullanmalarını söylüyorum. Onlarsa kendi laboratuar ortamlarında kendi yönlendirdikleri çalışmaları kullanmak istiyorlar. Bizim çalışmalarımızın politik olduğunu oysa kendi çalışmalarının bilimsel olduğunu söylüyorlar.
Kadın cinsel işlev bozukluğu (female sexual dis-function) sınıflandırması bu alanda sık kullanılıyor...
Kadın cinselliğinde bir tek normal işlev yoktur. Bozukluk buradan yola çıkarak tespit edilemez. Kadınlar birbirinden farklıdır. Farklı şeyler ister, farklı şeylere ihtiyaç duyarlar. Genç kadınlar yaşlı kadınlardan farklıdır. Geleneksel bir kadın, özgürlüğünü kazanmış bir kadından farklı şey ister.
Normal cinsel işlevden ve bunun dışındaki bozuk olandan bahsettiğinizde çok tıbbi ve sadece biyolojiyle bağlantılı konuşursunuz. Bu durumda normal biyolojiye sahipseniz normal işleve sahipsiniz demek. Oysa biliyoruz ki, dünyada biyolojik açıdan normal olan birçok kadın cinsel işlev açısından normal değil.
Burada şunu mu söylememiz gerekiyor kadını normal olarak tanımlarsak eğer, kadını indirgemiş mi oluyoruz?
Tıbbi model indirgemecidir. Bu modelde her şey biyolojiye indirgenir. Sosyal ve kültürel faktörler gözardı edilir.
Konuşmanızda cinselliğin insan yüzünden bahsettiniz.
Viagra'nın bulunması kadınlar için kötü oldu. Evli kadınlar hem eşlerini seks işçilerinden kıskanıyorlar hem de HIV virüsü yüzünden tedirginler. Viagra reçetesiz satılıyor ve günde bir tane alınabiliyor. Elli yaşındaki adamlar yirmi yaşındaymış gibi bir sertleşme yaşıyorlar. Ancak kendileriyle aynı yaşlarda olan eşlerinin vajinası kendi yaşının özelliğini taşıyor ve yirmi yaşındaki bir erkeğin ereksiyonunu sevmiyor.
İlaç çiftin ilişkisinin dinamiklerini değiştiriyor diyebilir miyiz?
Evet. Bir ilişkideki gücün dağılımını değiştirmiş oluyorsunuz. Ama ilaç dünyasındaki bilimsel konuşmalarda hiçbir zaman güçten bahsedilmiyor. Ancak aile içindeki gücü yadsıyamazsınız. Erekte olmuş bir penis her zaman mutluluk vermeyebilir.
Kadınlar mastürbasyonun ne kadar kısa zamanda orgazmı sağlayabildiğini bilirler. Çok sevdiğim bir feminist karikatürde Viagra yerine kullanılabilecek şeyler hapla ifade edilmişti. Bunlar kadınla konuşmak, önemli günleri hatırlamak, saygı göstermek, iltifat etmek için haplar.
Kampanyada Amerika Psikiyatri Derneği'nin cinsel sorunları sınıflandırma şemasının dışında yeni bir feminist sınıflandırma yaptık. Bunu bir katkı olarak görüyoruz. Cinsel sorunlar arzu sorunu, birleşme zorluğu, orgazm olamama ve acı duymayı içerir. Ama kategorileştirme mantığı değişmelidir.
Önce kadınların cinsel hakları ve kadın erkek farklılıkları bilinmeli. Birinci olarak şunu diyoruz: Toplumsal kültürel faktörler yani cehalet, endişe, bilgi eksikliği, yeterince sağlık hizmeti alamamak sorunlara yol açar sadece biyolojik faktörler değil.
İkinci sırada partnere ve ilişkiye bağlı olan sorunlar var. Bunların içinde bastırılmışlık, kaçınma, aldatma, partnerden korkma, hoşlanmama ya da ilişki içindeki dengesiz güç dağılımı, iletişim kuramama gibi sebepler var. Eşin yakınlık göstermemesi, direkt cinsel ilişki istemesi vb. var.
Üçüncü olarak psikolojik faktörlere bağlı sorunlar olabilir. Fiziksel olarak kendini beğenmeme, etrafta makbul görülen modellerin kendi imajıyla uyuşmaması, kendini yeterince seksi hissetmemek, bir de bunların dışında istismar var tabii, istismarın sonucu olarak psikolojinin bozulması olabilir.
Elbette bu faktörler birleşebilir de. Dördüncü faktör de tıbbi olan faktörlerdir. Sadece bu fiziksel sorunlar haplarla ilaçlarla tedavi edilebilir. Bunların oranı çok düşüktür.
Türkiye de erkek egemen cinsel kültürün ereksiyona verdiği önem büyük. Yerli ve yabancı kadınlarla fuhuş yapmaya, genç kadınla evlenmeye, imam nikahıyla ikinci üçüncü eş almaya da çok meraklılar. Viagra'ya yönelik ilgileri de pek çok ülkeden fazla. Viagra aldıktan sonra seks işçileriyle birlikte olmak evdeki kadınlardan da çocuk yapmak onlar için özenilir bir şema oluyor.
Evet işte, feministler bunu söylediği zaman bunun politik olduğunu söylüyorlar. Oysa kendileri bunları başka bir biçimde aktardıkları zaman bunun bilimsel olduğunu söylüyorlar. Büyük bir ikiyüzlülük var. Toplantılarda yaptığımız konuşmalarda bunu tıpçılara söylüyorum sizin çalışmanız politik diyorum. Bu konuda toplumsal, yapısal, yerel gerçekleri gözardı ederek politik bir karar veriyorsunuz diyorum.
Medyanın etkisini nasıl görüyorsunuz?
Yürüttüğümüz kampanya cinselliğin standartlaştırılmasından söz ediyor. Bunun bir parçası doktorlar ve onları alıntılayan medya. Doktorlar sağlıklı bir cinsel yaşam için haftada şu kadar eşinizle birlikte olmalısınız diyorlar. Oysa bazı insanlar için her gün cinsel ilişkide bulunmak normaldir, bazısı için haftada iki kere bazıları içinse iki ayda bir. Kendi halinden memnunsa insanları bir standarda zorlayamazsınız.
Ben bu konuda "Mc Donaldisation of sex" diye bir yazı yazdım. Burada temel düşünce globalleşmenin öngördüğü tekdüzeliktir. Bu da dünyada herhangi bir merkezden bütün dünyaya hitap edecek bir şey yapıp -mesela Pfizer'in ABD'deki tesislerinden dünyada herkesin aynı anda derdine çare olma iddiasındaki Viagra'yı- dağıtmaktır.
Standartlaştırma mekanizması patriyarkayla uyumlu mu çalışıyor sizce?
Birbirlerini destekliyorlar. Burada fikir Durkheim'dan geliyor. Biliyorsunuz bu sosyolog rasyonalizasyon üzerine yazmıştı. Toplumda her şeyin belli rasyonel kurallar çerçevesinde gelişmesinin yararlarından bahsetmişti. Oysa bence cinsellik daha çok yiyecek gibi olmalı. Çok daha kişiye özgü ve yaratıcı olunması gereken, karıştırılabilir, çeşitlendirilebilir bir şey olmalı.
Cinselliğin doğal ve yerel bir anlamda kişisel olması gerektiğini düşünüyorum. Bazı insanlar cinselliğe düşkündür, kendi bedenlerini severler, zevk almayı ön planda tutarlar. Bazı insanlarsa bedensel değil zihinsel zevklere öncelik verirler. Şiir bazı insanların mahremiyetinin konusu olabilir, bazı insanlar genital organlarını kullanmadan sarılmayı seviyor olabilirler.
Seks bir skor- performans meselesinden ibaret olabilir mi? Şimdi bu neye göre ölçülecek? Mesela öpüşme kaç puan? Sarılma puan kazandırıyor mu? Yoksa puan veren tek bir şey mi var? Tam puan için orgazm şart mı?
Viagra'da hedeflenen cinsel ilişki ve erkeklerin boşalması. Bu anlayışa göre klitorisin, bütün bedenin, duyguların aşkın hiçbir önemi yok. Bu genital bir model. Viagra bu skorcu düşüncenin bir sembolü. Kadınlar için de orgazmı bu hale getirmek istiyorlar.
Bu aynı zamanda cinsel şiddet için de kötü bir şey. Bir cephane sağlanmış oluyor. Fakat doktorlar da onları destekliyor. Eğer ilaç endüstrisinin önerilerini göz önüne alacak olursak ereksiyon erkek için o kadar önemli ki, yaşamı boyunca bu beceriye sahip olmalı, böylece akıl sağlığı da sürebilir.
Gazeteler erkeklerin uzun hayat sürmek için sürekli aktif bir cinsel hayat sürmesi gerektiğini tıbba dayanarak yazabiliyorlar. Bu çok saçma. Gandhi kırk yaşından sonra hiç cinsel ilişkide bulunmadı ve hayatından gayet memnun yaşıyordu. Ama bir erkek tam bir sertleşme ve birleşme istiyorsa, ilacını içip eşini mutlu etmesi de mümkün değil mi?
Bakın Viagra'nın reklam sloganlarından biri "milyonlarca çiftin mutluluğu". Burada çift olarak kastettikleri şey ne? Viagra içen adamların karılarının görüşünü nereden biliyoruz? Reklamda hile var. Burada sadece erkeklerin söyledikleri göz önüne alınıyor. Amerika'daki bütün reklamlarda da çiftten bahsediliyor.
Biz bu konuda bazı araştırmalar yaptık. Bazı kadınlar eşlerinin sorunları olduğunu bunun ilaçla giderildiğini şimdi mutlu olduklarını söylüyorlar. Ama bazı kadınlar da eşinin Viagra aldığını, ancak bunun onu mutlu etmediğini söylüyor. Bu yüzden çiftler tanımlamasının yalan olduğunu düşünüyorum. Bazı kadınlar eskiden eşi ereksiyon olduğunda bunun kendisini çekici bulduğu için olduğunu düşündüğünü, şimdi ise öyle olmadığını düşünüyor.
Sevişmenin hapa bağlı mı yoksa doğal mı olduğunu bilememek kötü bir şey. Eğer kadın yeteri derecede uyarılmadıysa çok fazla acı duyabiliyor. Özellikle kadın güçsüz durumdaysa hayır diyemeyecek, reddedemeyecek konumdaysa ekonomik veya psikolojik olarak bağımlıysa, eşini mutsuz etmek istemiyorsa ancak adamın mutlu olması için evet derse bunlar kadına bir fayda sağlamaz. Ayrıca huzursuzluğa ve şiddete neden olabilir.
Belki de Viagra sadece biyolojik nedenlerden ötürü ereksiyon olamayan erkekler tarafından kullanılmalı. Bazı kadınlar hallerinden çok memnunlar, çünkü onların eşleri o gruptan. Kadınların Viagra'dan gerçekten yararlanabilmesi için cinsel özgürlüklerinin olması gerekiyor ki, karşısındaki erkekle güç dengesi içinde olsun. Kültürel ve toplumsal farklar dikkate alınmadığında Viagra kolaylıkla bir cinsel sömürü ve şiddet aracı olabilir.(BB)