Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar’ı kapsayan Afrika turunun dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan referanduma Olağanüstü Hal’de (OHAL) ile gidilmesinin “çok daha rahat bir zemin de hazırlayabileceğini” söyledi. Referandum sürecinde meydanlarda olabileceği mesajını verdi.
Erdoğan’ın Sabah’tan Erdal Şafak ve Akşam’dan Murat Kelkitlioğlu’nun haberlerinden derlediğimiz açıklamaları şöyle:
OHAL süresi
“Burada şu kadar kişi alınsın, sonra duralım asla böyle bir şey söz konusu değil. Aynı şekilde OHAL ile ilgili olarak da, şurada keselim diye bir şey de yok. Netice alana kadar yola devam edeceğiz. İtirafçılar içinde elbette samimi olanlar çıkabilir. Ama aralarında 'Buradan yırtar mıyım' düşüncesiyle itirafçı olanlar da bulunabilir. Bazılarının bildiğimiz şeyleri tekrarlamakla yetinmesi de bunu düşündürüyor.”
OHAL’de referandum
“[Referanduma] OHAL ile gidilmesi noktasında sorun yok. OHAL ile gidilmesi çok daha rahat bir zemin de hazırlayabilir. Hükümetin de bu inançta olduğu kanaatindeyim. Çünkü OHAL ile seçim olmaz diye bir şey yok. Hatırlayın biz iktidara gelmeden önce de Türkiye'de OHAL vardı; seçimde OHAL ortamında yapılmıştı. OHAL’i o dönemde biz iktidara geldikten sonra kaldırdık. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde OHAL’in kaldırılmasını istiyorlardı; biz de Sayın Gül’ün Başbakanlığı döneminde birinci ayda hemen OHAL’i kaldırdık. Ben henüz genel başkandım. Bunlar yakın siyasi tarihimizi bilmiyorlar, dünyada ne oluyor ondan da haberi yok. Böyle bir durumla karşı karşıyayız.”
Referandumda meydanlara çıkma
“Benim meydanlara inip inmeyeceğim konusunu arkadaşlarımla istişare eder, ona göre karar veririm. Benim kastettiğim, birilerinin dediği türden bir istişare değil tabii ki. İstişare benim zaten her zaman prensibim olmuştur. İstişare neticesinde gerekli olduğuna inanırsak, meydanlara çıkarız. Zira bizim de bu konuyla ilgili olarak, ta belediye başkanlığımızdan bu yana söylediklerimiz var. Bundan sonra da söyleyeceklerimiz olabilir. Verdiğimiz sözü 15-20 gün içerisinde biz çözeriz. Bunlar, Türkiye'de terör eylemi yapmışlar, burada yargılanmaları gerekir. Oraya sığınıp orada yargılanmaları diye bir şey olabilir mi? İade işlemindeki gecikme, tabii ki güvenin de sarsılmasına neden olur.”
Genel başkanlığa dönüş
[Referandumda “Evet” çıkarsa parti genel başkanlığına dönüşüne dair soruya yanıt olarak]
“Öncelikle onu bağlayıcı bir şey aslında yok. Seçim noktasına gelince, konu 2019. Hükümette ya da parlamentoda seçimi erkene almak söz konusu mu? Şu anda değil. Aslolan milletimizin kararlılığı. Bence milletimizin kararını görmemizde çok büyük fayda var.
“Şu anda görünen o ki, millet kararlı. 7 Şubat itibariyle herhalde kampanyalar başlayacak, meydanlar hareketlenecek. Meydanların dili her zaman farklı olmuştur. Burada meydanların dilini hep birlikte takip etmekte fayda var.”
CHP’nin AYM başvurusu
“Bir defa ana muhalefet partisinin tek müracaat kapısı Anayasa Mahkemesi. Millete gitmeyi hiçbir zaman tercih etmiş değil. Parlamentoda hodri meydan dedi. Hodri meydan dediysen, niye Anayasa Mahkemesi'ne koşuyorsun? Bunlar benim başbakanlığım dönemimde de aynıydı. Bunların iki kapısı var: Ya gensoru, ya Anayasa Mahkemesi. Her ikisinden de geri giderler, o ayrı. Demokraside yol, halktır, milli iradedir. Bunlar parlamentoda milli iradeyi bile tartışmaya kalktılar ya. 'Her zaman milli iradenin dediği olmaz. Çoğunluğun kararına saygı duyulur diye bir şey yoktur' dediler.
“Milletimizin iradesine saygı duyulması lazım; saygı duyanlara saygı duyulması lazım. Sayın Kılıçdaroğlu İslami değildir diyor. Acaba neyin İslami olduğundan haberi var mı, sormak lazım. Diyor ki, 'Bu işler istişare ile yapılır'. Tamam, da sen zaten teklifin karşısında olan bir partisin.
“Teklifi hazırlayanlar, akademisyenler, siyasiler dahil farklı kesimlerle istişarelerini yaptılar. MHP bir isim, AK parti bir isim tespit etti, onlar çalıştı, sonunda da parlamentoya önce Anayasa Komisyonu'na geldi. Orada da tartışıldı, ama istişare metodu ile değil, pet şişe atma metodu ile tartışıldı. Bunların istişareden anladıkları da maalesef bu.”
Avrupa’nın tavrı
“Adamlar ülkemizdeki ekonomik tahribata ilaveten, dünyanın değişik yerlerinde özel kampanyalar yapıyor. Tüm bu ortamda, Avrupa Konseyi'nin, Avrupa Parlamentosu'nun, 'Şunu şöyle yapsanız, yoksa sizinle ilgili bir gözlemci süreci başlatacağız' şeklindeki yaklaşımları da hoş değil. Benim şehitlerimin hesabını onlar mı verecek? Bizim millet ve Allah dışında, hiçbir merciye hesap verme durumumuz yoktur. Bunlarla hukuk çerçevesinde mücadele için gereken neyse yapılacaktır.
“Ama öte yandan Yunanistan oraya sığınan 8 alçağı hâlâ bize vermiyor. Bana ‘10-15 gün içinde çözülür’ demişlerdi. İade işlemindeki gecikme, tabii ki güvenin de sarsılmasına neden olur.” (BK)
* Fotoğraf: Kayhan Özer / AA