Erdoğan, Pazartesi günü, Türkiye Adalet Akademisi 1. Dönem Hâkim ve Savcı Yardımcıları Eğitim Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, Narin Güran cinayetinin gerçekleştiği Tavşantepe köyünü çevreleyen siyaset-güvenlik ağlarının sosyal medyada kurcalanmasından duyduğu rahatsızlığı açıkça dile getirdi.
Erdoğan adalet üzerine konuşmasında, açık tartışmanın adaleti engellediğini ima ederek “Hiçbir kuralın, değerin, ahlaki sınırın olmadığı sosyal medya mecraları, giderek büyük bir operasyon aygıtına dönüşmeye başladı” dedi.
Erdoğan ve iktidar ortağı MHP lideri Bahçeli özellikle AKP-MHP işbirliğiyle gündeme getirilen "dezenformasyon yasası"nın TBMM'ye taşınmasını önceleyen dönemlerde sosyal medyaya yönelik benzer saldırıları sık sık tekrarlamışlardı:
Erdoğan: Sosyal Medya Operasyonların Ana Mecrası
ERDOĞAN'DAN ÜNİVERSİTELİ GENÇLERE
"Ciddi yaralarımız varsa arkasında sosyal medya var"
Erdoğan: Sosyal Medyada Ekonomik Terör Kişilikleri Var
Erdoğan’dan sosyal medya için yeni düzenleme sinyali
"Aile ve dine saldırı"
Erdoğan konuşmasında, 8 yaşındaki Narin Güran adındaki kız çocuğunun öldürülmesine ilişkin soruşturmanın yön değiştirmesi, saptırılması ve savsaklanmasında partisi ve müttefiklerine mensup yerel politikacıların oynadıkları rollerin özellikle sosyal medya aracılığıyla belirginleştirilmesini "aile ve dine yönelik bir saldırı" olarak niteledi.
"Adaletin tecellisine destek vermeliyiz." diyen Erdoğan "Masum çocukların naaşı üzerinden milletin inanç değerleriyle, toplumun temeli olan aile kurumuyla, dinî müesseselerle siyasi ve ideolojik hesap görülme[kte olduğunu]" ima ederek "[buna] müsaade etmemeliyiz. Adaletin reyting ve etkileşim avcılığına kurban edilmesine göz yummamalıyız." dedi.
"Hep birlikte bu
furyanın önüne geçmeliyiz"
Erdoğan, "Sanal âlemde karşılıklı mevzilenmiş infaz mangaları, her gün hedef tahtasına konacak bir şahıs, olay ve kurum mutlaka buluyor." diyerek sosyal medyada süre giden cinayetin aydınlatılması talebini, özellikle AKP ve HÜDA-PAR'a yakın hesaplardan gelen saldırılarla eşitledi. "Masumiyet karinesinin ihlal edilmesinden hoyratça yapılan aşırı genellemelere, hâkim ve savcılarımızın hedef gösterilmesinden itibar suikastlarına varıncaya kadar hukuk adına pek çok hukuksuzluğa imza atılıyor." sözleriyle, eleştirilerini, cinayetin aydınlatılmasındaki başarısızlığı eleştiren kesimlere yöneltti.
Erdoğan, eleştiri dalgasını da "furya" olarak niteledi ve eleştirinin "sadece adalet kurumuna değil toplumun iç barışına da zarar ver[diğini]" iddia ederek kürsüden seslendiği hakimleri ve tüm adalet mekanizmasını "bu furyanın hep birlikte önüne geçme[ye]" çağırdı.
Gizlilik "maddi gerçeğin
ortaya çıkması" içinmiş
Erdoğan "[...]Toplumun merakını gideren yayınlar yaparken yürüyen soruşturmanın selametini de korumak, gözetmek herkesin mesuliyetidir. Ceza soruşturmalarında gizlilik kuralının gayesi hakikati örtmek değil maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasını engelleyecek müdahalelerin önüne geçmektir." dedi. Ancak, Erdoğan, Narin Güran cinayetinin soruşturulmasının her aşamasında, kamuoyunun bilgisine ulaşan hiçbir sorgu zaptının, hiçbir kanıtın, adli makamlar arasında süren hiçbir iletişim kaydının sosyal medyada imal edilmediğini, tersine bunların sosyal medyaya jandarma, emniyet, Adli Tıp ve Savcılık üzerinden "servis" edildiğini gündeme getirmedi; devlet görevlilerini işlerini kanun ve yönetmeliklere göre yapmaya davet etmektense, onları sosyal medyayı susturmak üzere harekete geçmeye çağırdı.
"Adaletin tecellisine destek vermeliyiz. Masum çocukların naaşı üzerinden milletin inanç değerleriyle, toplumun temeli olan aile kurumuyla, dinî müesseselerle siyasi ve ideolojik hesap görülmesine müsaade etmemeliyiz. Adaletin reyting ve etkileşim avcılığına kurban edilmesine göz yummamalıyız." dedi.
(AEK)