Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün televizyonlarda yayınlanan "Ulusa Sesleniş" konuşmasında, "demokrasi açılımı" adını verdikleri Kürt sorununa çözüm girişimlerinden söz etti.
"Kürt sorunu" ifadesini kullanmayan, yer yer "terör" ve "terörle mücadele" diyen Erdoğan, amaçlarının kardeşliği sağlamak olduğunu, 25 yıldır sorun görmezden gelindiği için acılar çekildiğini, artık bir muhasebe noktasına gelindiğini, sorunun askeri önlemlerle çözülemeyeceğini söyledi.
Erdoğan adlarını kullanmadan Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Cumhuriyet Halk Partisi'ni (CHP) kast ederek, "Kim bu kardeşlik projesinden bir ihanet planı çıkarmaya çalışıyorsa Türkiye'ye büyük kötülük ediyor. Anayasamızın belirlediği ölçüler ortadadır, Türkiye'yi bölmeye, bütünlüğümüzü bozmaya, üniter devlet yapımızı ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir niyet ve girişime asla ve asla izin vermeyiz" diye konuştu.
Erdoğan'ın konuşmasından bazı bölümler şöyle.
İfade özgürlüğü
Bizim bu açılımdan muradımız, bu ülkede yaşayan herkesin; ama herkesin, kendini özgürce ifade edebileceği demokratik ortamı tesis edebilmektir.
Önceliğimiz yediden yetmişe bütün insanlarımıza ve bir uçtan bir uca ülkemizin her bir köşesine esenlik getirebilmektir.
Biz demokratik bir açılım gerçekleştirelim derken, sadece doğu demiyoruz, sadece batı demiyoruz, sadece kuzey veya güney demiyoruz, bu ülkeyi topyekûn ele alıyor, nerede bir insani sıkıntı varsa devlet orada olsun, o sıkıntıyı gidersin diyoruz.
Nerede adaletsizliğe uğramış bir insanımız varsa hukukun şaşmaz terazisi orada kurulsun diyoruz.
Bu ülkenin nimetleri de, külfetleri de hakça paylaşılsın diyoruz.
Hakkaniyetin ölçüsü nerede şaşıyorsa hep birlikte bunu düzeltelim diyoruz.
Her vatandaşımızın devletinden insanca bir hayatın asgari şartlarını oluşturmasını beklemek gibi bir hakkı vardır diyoruz.
Devletin görevi, kim olduğuna, nerede yaşadığına bakmadan vatandaşına hizmettir diyoruz.
Faili meçhuller yaşanmasın istiyoruz
Bu ülkede artık insanlık ayıpları, faili meçhuller yaşanmasın; masumlar suçlu ilan edilmesin, suçlular cezasız kalmasın istiyoruz.
Her insanımız bu bayrağın gölgesinde kendini güvende hissetsin, devletine güvensin istiyoruz.
Soğukkanlılıkla tartışamadık
Toplum olarak bugüne kadar bu konuyu bütün boyutlarıyla değerlendirmeyi; çözümü soğukkanlılıkla, aklıselimle tartışmayı pek başaramadık.
Bize dayatılan önyargıları; bizi birbirimize düşürmek için tezgâhlanmış korku ve fesat tuzaklarını hakkıyla aşamadık.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, bugün, bu sorunlarımızı bir güvenlik sorunu olarak değil, topyekûn demokrasi sorunumuzun bir parçası olarak konuşabilme noktasına gelmişsek, bunda, güvenlik güçlerimizin on yıllardır büyük fedakârlıklarla ve dirayetle verdikleri mücadelenin payını asla unutamayız.
Askeri tedbirle çözülmez
Ancak yıllardır söylenegeldiği üzere, bu mesele sadece askeri tedbirlerle çözülebilecek bir mesele değildir.
Bu mesele çok boyutlu bir meseledir, toplumsal bir meseledir, sosyal bir meseledir ekonomik bir meseledir, kültürel bir meseledir.
İşin psikolojik boyutu vardır.
Hepsinin ötesinde bunun siyasi, diplomatik boyutu vardır, bu bir insanlık meselesidir, bir demokrasi meselesidir.
Sorumluluğunu hakkıyla taşımayan, her şeyi güvenlik güçlerine havale eden yönetim anlayışları, yaşanan siyasi ve ekonomik krizler, demokrasinin zaafa uğratılması gibi nedenlerle, bu aklıselim noktasına bir türlü gelinememiştir.
Bugün gelinen nokta işte bu muhasebe noktasıdır.
Bu noktada meseleyi yeniden düşünerek, milletimizin acılarına son verecek ve kardeşleri birbirine düşüren bu fitneyi bitirecek aklıselimi yine birlik ve beraberlik içinde tesis etmeyi umut ediyoruz ve diyoruz ki, hep birlikte ama hep birlikte kim olursa olsun gelin taşın altına elimizi sokalım.
İhanet diyen Türkiye'ye kötülük ediyor
Kim bu kardeşlik projesinden bir ihanet planı çıkarmaya çalışıyorsa Türkiye'ye büyük kötülük ediyor.
Anayasamızın belirlediği ölçüler ortadadır, Türkiye'yi bölmeye, bütünlüğümüzü bozmaya, üniter devlet yapımızı ortadan kaldırmaya yönelik hiçbir niyet ve girişime asla ve asla izin vermeyiz.
Türkiye'nin menfaatlerine halel getirecek en küçük bir adımı bile asla ve asla atmayız.
Ne yapıyorsak Türkiye'nin menfaatleri içindir, 71 buçuk milyon vatandaşımızın tamamının ortak menfaati içindir.
Bizim gözden çıkarılacak bir tek evladımız yoktur, biz bütün çocuklarımızın bu topraklarda tarih boyunca olduğu gibi kardeşçe yaşamalarını istiyoruz.
Bu açılım demokratik bir açılımdır, bu açılım sevgi ve kardeşlik açılımıdır, bu açılım ortak bir duyguda buluşma açılımıdır. Bu açılım ortak aklın tecellisidir.
Atılan bu adım anaların gözyaşları daha fazla akmasın, acılar daha fazla yüreklere çökmesin, gönüller mahzun olmasın, kardeş kardeşe düşman olmasın diye atılıyor, bu amaçlara nasıl karşı çıkılabilir?
Asıl yanlışı sorunu görmezden gelenler yaptı
Bu ülkenin doğusu da batısı da, kuzeyi de güneyi de aynı coşkuyu kuşansın, aynı atılım heyecanını yaşasın, her insanımız ülkesine, devletine, bayrağına aynı gurur ve mutlulukla sahip çıksın istiyoruz, bunun neresi kötü?
Asıl kötü olan bu yaranın çeyrek asırdır kanamaya devam etmesidir.
Bu millete asıl kötülüğü, bu acıya seyirci kalanlar, bu yarayı bir an önce iyileştirmek için gününü gecesine katmayanlar yapmıştır.
Asıl büyük yanlışı, yetki ve sorumluluğu elinde bulundurduğu halde, yıllar yılı hamasetle idare edip, sorunu görmezlikten gelen makam sahipleri yapmıştır.
Asıl sorgulamamız gerekenler, vatandaşına en temel hakları fazla gören, bu ülkeye tarih boyunca bağlı kalmış gönülleri kıran, küstüren zihniyetlerdir.
Nasıl olacağını konuşalım
Bizim kimseye her şeyi biz yapalım, kuralı biz koyalım, çerçeveyi biz çizelim gibi bir dayatmamız yok. Çünkü biz Türkiye'nin tamamı değiliz.
Biz herkese bir çağrıda bulunuyoruz.
Gelin bu ülkenin kanayan bütün yaralarına, evet, tekrar söylüyorum, bütün yaralarına merhemi hep birlikte bulalım diyoruz.
Burada siyasi istismar yapılmaz, burada siyasi rant hesabına girilmez.
Herkesi çözümün bir parçası olmaya çağırıyoruz.
Geçmişteki klişeler bir işe yaramadı, gelin yeni bir açılım gerçekleştirelim, bu yakıcı meseleye aklıselimi getirelim diyoruz.
Neden olmayacağını yıllarca konuştuk, gelin bugün de nasıl olacağını konuşalım diyoruz.
Demokrasi meselesi
Bu mesele demokrasi meselesidir diyoruz, çözümü arayıp bulmak görevi herkesten çok milletten vekâlet alanlara düşer diyoruz.
Bu meseleyi her türlü önyargıdan, her türlü polemikten, her türlü asabiyetten, her türlü istismarlardan uzak biçimde gelin milletin huzuruna getirelim diyoruz.
Üniversitelerimiz konuyu tartışsın, aydınlarımız, sanatçılarımız, sivil toplum kuruluşlarımız, medyamız, yediden yetmişe bütün insanlarımız bu konuyu hakkını vererek bir daha düşünsün diyoruz.
İnsanların fikirlerini, inançlarını, kültürlerini yaşamakta alabildiğine özgür oldukları bir ülke haline gelebilirsek, bütün bu farklılıkların bu ülke için bir zenginlik olduğunu fark edeceğiz.
Türkiye, kelimelerden, kavramlardan, fikirlerden korkulan bir ülke olmanın utancını daha fazla taşıyamaz.
Bu ülkede hepimizin, Türkmen'in de, Tatar'ın da, Kürt'ün de, Çerkez'in de, Laz'ın da kendini özgür hissederek, kendi kültürüne, geleneğine-göreneğine sahip çıkarak, komşusunun farklılıklarına saygı göstererek geleceğe umutla bakarak yaşamaya hakkı var. (TK)