“10 Ağustos 2014 cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte yeni bir döneme girildi. Artık sembolik değil fiili gücü olan bir cumhurbaşkanı var. İster kabul edilsin, ister edilmesin Türkiye’nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin anayasal olarak değiştirilmesidir.”
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Cuma günü Rize’de yaptığı konuşmada sarf ettiği bu sözleri Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Doç. Dr. Murat Sevinç’le konuştuk.
Erdoğan, sivil darbe mi yapıyor? Anayasayı mı ihlal ediyor, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra Anayasa’yla imtihanı nasıl? Eğer ihlal ediyorsa Erdoğan’ı Anayasal sınırlara çekebilecek bir yaptırım var mı?
“Darbe sözcüğü çok kolay kullanılıyor”
Bu sözlerin ardından Erdoğan’ın anayasayı çiğnediği, hatta “sivil darbe” yaptığını söyleyenler oldu. Sizce Erdoğan anayasayı çiğniyor mu, “sivil darbe” yapıldığına/yapılmaya çalışıldığına inanıyor musunuz?
Bana kalırsa darbe sözcüğü/fiili çok kolay kullanılıyor Türkiye’de. Bu tuhaflığı da, pek çoğunu olduğu gibi, AKP başlattı. Neredeyse başka partiye oy vermeyi, kendilerini iktidardan düşürmeye yönelik bir darbe olarak lanse etme durumuna geldiler. Hâl böyle olunca, sanırım herkes etkileniyor. Kavram kirliliği söz konusu ve bu durum işleri iyice içinden çıkılamaz hale getiriyor.
Erdoğan darbe yapmıyor. Yaptığı şey, anayasaya aykırı davranmak. Çiğnemek. Belki, ihlal etmek. Tabii ‘ihlal’ TCK’de çok ağır bir suç. Bu nedenle bu tanımı yaparken çok dikkatli olmak gerek.
Anayasa terminolojisini bir yana bırakalım bir süre. Erdoğan, mevzuatı ‘takmıyor.’ Yaptığı şey bu. Efkan Ala’nın tapelerde dinlediğimiz monologları gibi. Tabii takmadığınız şeyin ne olduğu, ölçüsü, boyutu; sonucu açısından son derece belirleyici. Örneğin hükümeti kurmak için geç görevlendirme yapması, zaman israfı vs. ile bir muhalefet partisini eleştirip yansızlığını tümüyle boş vermesi, farklı etki yapacak aykırılıklar.
Darbe, devlet içindeki bir gücün, diğer gücü hukuk dışı yöntemlerle alt etmesi eylemidir. Cumhurbaşkanı, henüz böyle bir şey yapmış değil. Anayasal konumuna aykırı davranıyor ve o sivil darbe denilen eyleme yaklaşıyor, zorluyor, ipuçları veriyor; ancak eylemleri henüz ‘aykırılık’ düzeyinde.
Bu, gereksiz bir hassasiyet gibi gelebilir ama AKP’lilere uyup her şeye darbe dememeliyiz. Söylemek istediğim, bunun bir ölçü sorunu olduğu. Ama Erdoğan’ın Anayasa’yı ciddiye almadığı ve sürekli aykırı davranıp umursamadığı da somut bir durum.
“Yetkilerini beğenmeyen, hırslı bir güç sahibi”
“Fiili durumun hukuki çerçevesinin anayasal olarak değiştirilmesi” hukuki olarak ne anlama geliyor? 12 Eylül sonrası Kenan Evren’in kendini devlet başkanı yaptırması gibi bir durum mu?
Anlamı şu. 1982 Anayasası’nın cumhurbaşkanı için çizdiği sınırı kabullenmiyor Erdoğan. Baştan beri böyle bir niyeti olmadığını söyledi. Aykırılıklara alıştırıp bir süre sonra metni kendisine uygun hale getirmeye çalışıyor.
Bakın her şeye alışmadık mı? Önce toplumu hazırlayıp sonra sanki sorun kendi taleplerinde değil de anayasa metnindeymiş havası yaratıyor. Kısmen başarılı oluyor tabii ancak yalnızca kısmen!
Evren’in konumu farklıydı tabii. O sistemi tümüyle yıkan kurucu iktidar konumundaydı ve sistem yeniden inşa edilene dek, ‘cumhurbaşkanı’ yerine ‘devlet başkanı’ sıfatını kullanmıştır. Bizde darbeciler geçici süre bu sıfatı kullandılar. ‘Cumhur’ ayıp olmasın diye. Tabii fiili bir duruma, isim bulmak açısından belki benzer bir yanı olduğu düşünülebilir ama yine de zorlama olur.
Bana kalırsa şu anki daha vahim bir durum. Ortada 12 Eylül’deki gibi bir kurucu iktidar durumu yok. Yetkilerini beğenmeyen, hırslı bir güç sahibi var. Yani futbol oyununun kurallarını yeniden belirlemekle, bir maça 15 kişi çıkıp ‘biz böyle oynamak istiyoruz’ demek arasındaki fark gibi. Oynayamazsın, çünkü 11 kişi olmalısın. Ama diyor ki, ‘hayır sahadan çıkmıyorum, sen kuralı değiştirip 15 yap.’ Daha vahim derken anlatmak istediğim bu.
“Anayasayla imtihanı çok vahim”
Erdoğan, cumhurbaşkanı seçildiği tarihten bu yana anayasayı hiçe saymakla eleştiriliyor. Seçim öncesinde düzenlediği mitingler, AKP dışındaki partilere karşı takındığı tutum, 7 Haziran seçimleri sonrası seçimin yenilenmesi için gösterdiği çaba gibi gerekçelerle Erdoğan’ın anayasal sınırlarını çok aştığı ifade ediliyor?
Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olarak bugüne kadar ki anayasayla imtihanını nasıl görüyorsunuz?
‘İçgüveysinden hallice’ demeyi çok isterdim ama ne yazık ki diyemiyorum. Çok vahim. Bu durumun eşi benzeri Cumhuriyet tarihinde yok. Erdoğan anayasaya uymuyor. O, ‘bir şekilde’ davranıyor ve anayasanın bazı maddeleri o ‘davranışa’ uygun düşüyor gibi bir durum var. Yani, zerrece umursamadığı çok açık.
Şöyle düşünün, eğer çiğnemek isteseydi ne yapabilirdi ki? Belki parti toplantılarına da katılırdı. AKP Genel Merkezine giderdi vs. Bu kadar. Kalan her şeyi fazlasıyla yapıyor zaten. Bu nedenle, ilgili anayasa ilkelerini saymak dahi gelmiyor içimden.
Ayrıca, uyduğunu da çok iddia etmiyor zaten. Ben farklı bir cumhurbaşkanıyım diyor mesela. Oysa o ne kadar farklı hissederse hissetsin, Anayasa belli, ilkeler belli ve her şeyden önce Anayasanın kurduğu parlamenter yapının kural ve teamülleri belli. Her şeyi metinlere yazamazsınız. Çoğu iş teamüllerle yürür.
2007 sonrasında cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kuralının benimsenmesiyle, 1982 Anayasası’nın iyice sorunlu hale geldiği doğru. Yani Meclis’in seçtiği bir devlet başkanı ile halk tarafından seçilen devlet başkanının konumu kuşkusuz farklı olacaktır. Buna itirazım yok. Çünkü meşruiyetini halktan almıştır artık.
İyi hoş ama sorun zaten bu anayasa ile halka seçtirmekti. Yani 2007 değişikliğiydi. Seçim yöntemini değiştirip geri kalan hükümleri olduğu gibi bıraktılar. Şimdi, o hükümleri değiştirmeye çalışan ve bunun için iktidar gücü kullanıp anayasa dışına çıkan bir kişi ile karşı karşıya kaldık. Anlayacağınız iki ucu pis değnek. Yapılması gereken, 2007 öncesine dönmek ve parlamenter sistemin yetkisiz ve sorumsuz devlet başkanı modelini yaratıp yeniden TBMM’ye seçtirmek. Yoksa yarın bir gün benzer sorunları bir başkası da çıkarabilir.
“Ancak siyasi dengeler değişirse yargılanabilir”
Eğer Erdoğan anayasal sınırları aşıyorsa, bunun gelecekte Erdoğan açısından bedeli ne olur? Erdoğan’ı anayasal sınırlara çekebilecek bir yaptırım var mı?
Hayır yok. Türkiye zayıf bir demokrasi. Siyasal güç elinizdeyse, devlet organlarına hakimseniz sizi kimse yargılayamıyor. Türkiye gibi bir demokraside suç işleyenler değil, genellikle güçsüzler yargılanıyor. Anayasa’ya göre, göreviyle ilgili suçlar söz konusuysa yalnızca ‘vatana ihanetten’ yargılanabilir cumhurbaşkanı. O da zor koşullara bağlanmış durumda. Tümüyle siyasi güç dengeleriyle ilgili bir durum. Dengeler değişirse, bugünkü ihlallerden yargılanabilir. Bu da hukukun değil, siyasetin konusu.
Anayasal sınırlara çekecek hukuksal bir yaptırım olmadığı kanısındayım. Hiçbir demokratik hukuk düzeni, Erdoğan gibi bir devlet başkanı tahayyül edilerek yaratılmaz kolay kolay. Bir gün sistemlerin başına kötü bir şeyler gelir, sonra o şeyler bir daha gelmesin diye önlemler düşünülür.
Gelecekte, AKP’nin tek başına etkili olamayacağı bir anayasa hazırlanabilirse, tahmin ediyorum anayasal düzenin başına bir daha böyle şeyler gelmesin diye bazı düzenlemeler yaparlar. Yine de bir anayasaya, “cumhurbaşkanı muhalefet partisine ‘vatan haini’ ya da aydınlara ‘sözde aydın’ demesin” yazacak haliniz yok ya. Demokratik sistemler, makam sahibi insanlar konumlarını bildikleri için düzgün işler. Anlayacağınız İngiltere demokrasisi, henüz Erdoğan gibi bir devlet başkanına tanıklık etmediği için böyle sağlam duruyor olabilir! (EKN)
* Fotoğraf: Ahmet İzgi / AA