Erdoğan'ın askeri birliği ziyaretinde Kıbrıs ile ilgili olarak sarf ettiği sözler Yunanistan'da sert tepkilere yol açarken düzelme yolunda olduğu düşünülen ikili ilişkilerin kırılganlığını da açığa vurdu.
Erdoğan'ın konuşması, Suriye topraklarına yönelik askeri harekât imaları ve sanayinin militarizasyonuna yönelik vurgularıyla da toplumdaki barışçı bir gelecek beklentisinin hükümet cephesindeki karşılığı konusunda yeni soru işaretlerine yol açtı.
"Kıbrıs tamamen bizim olabilirdi"
Erdoğan'ın "18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü" vesilesiyle Ankara 4. Kolordu Komutanlığı'ndaki iftarda askerlere hitap ederken adanın bölünmesine göndermede bulunarak 1974 işgali sırasında "Kıbrıs’ta belki de güneye yüklenmiş olsaydık, artık güney-kuzey diye bir şey kalmaz, Kıbrıs tamamen bizim olurdu" sözleri Yunanistan'da muhalefetin öfkeli tepkilerine neden oldu.
18 Mart'ı "asker millet" söylemini gündeme getirerek anan Erdoğan "bizi biz yapan temel değerlerden şehadet şuurunun zayıflamasına asla izin veremey[eceklerini]" iddia etti ve "Tüm baskılara rağmen şayet Türkiye'nin müdahalesi olmasaydı bugün ne Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olurdu ne de Kıbrıs Türkleri kalırdı." dedi.
Erdoğan sözlerine "Hatta hatta belki de güneye yüklenmiş olsaydık bugünün bir evladı olarak söylüyorum artık güney kuzey diye bir şey kalmaz tamamen Kıbrıs bizim olurdu." diye devam etti.
SYRIZA: "Vicdansız açıklamalar"
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin ve BM Genel Kurulunun Kıbrıs'ı bölen 1974 harekâtını "işgal" olarak niteleyen ve "uluslararası hukukun ihlali" olarak kınayan bir dizi olumsuz kararına karşın, Erdoğan'ın "Kıbrıs'ın hepsi"ni talep eden konuşması Yunanistan'da hızla yankı buldu. Ana muhalefet partisi SYRIZA, Miçotakis hükümetinden Erdoğan'ın sözlerine resmi tepki gösterilmesini istedi.
SYRIZA açıklamasında, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vicdansız açıklamaları, Kiryakos Miçotakis hükümetinin kayıtsızca ısrar ettiği Türk-Yunan ilişkilerindeki 'olumlu iklimi' açıkça baltalıyor. Atina Deklarasyonu'nun imzalanmasından sadece üç ay sonra, Türkiye bir kez daha deklarasyonun ruhunu ihlal ediyor." dedi.
Yunanistan dışişleri kaynakları:
"Kurbanların anısına hakaret"
Sözcü'nün haberine göre, Yunanistan dışişleri kaynakları "Türkiye Cumhurbaşkanı'nın açıklamaları[nın], tarihi gerçekleri açıkça çarpıt[tığı] ve kurbanların anısına hakaret teşkil et[ttiğini]" belirttiler.
Yunanistan dışişleri kaynakları öte yandan, yapılanın "Birleşmiş Milletler himayesinde, BM Güvenlik Konseyi kararları bağlamında Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik görüşmelerin yeniden başlatılmasına yönelik çabaların devam ettiği bir dönemde [gerçekleşmesinin] çok daha manidar" olduğunu vurguladılar.
"20-30 yıl önce toplu iğne yapamıyorduk"
Konuşmasının sonraki bölümlerinde Türkiye'nin silah üretimi ve silahlanmada yerli üretim katkısı üzerinde duran Erdoğan 20-30 yılda kat edilen mesafeyi örneklemek için "[...] Yani ben şöyle bir geriye doğru dönüyorum. Yani yirmi, otuz sene öncesine doğru burada komutanlarım da o süreçleri gayet iyi bilir. Ya biz toplu iğneyi yapamıyorduk. Toplu iğne. Bize Amerikası, batısı normal tabanca vermiyordu ya." iddiasında bulundu ve "[...] şimdi onlara biz[im] yerli tabanca sat[tığımızı]" ileri sürdü.
"Suriye'de yarım bıraktığımız iş ..."
Erdoğan silah üretiminin "Eli kanlı terör örgütlerine karşı" orduya "her türlü desteği" vermek amacıyla gerçekleştildiğini dile getirdikten sonra "Bir süredir sabırla uyguladı[kları] terörü kaynağında kurutma strateji[lerinin] müspet neticelerini sınırlarımız içinde ve dışında görmeye başladık[larını]" söyledi.
Erdoğan "silahlı insansız hava araçlarımızla kendi ürettiğimiz mühimmatlarla yerli, milli silahlarımızda nerede bir terörist varsa [bulup] başını kopart[tıklarını]" söyledi.
Daha sonra sözü Suriye'ye getiren Erdoğan, "Kimin projesi olduğuna bakmadan Güney sınırlarımızın ötesinde bir terörist kurulmasına müsaade etmeyeceğiz. Irak hududumuzun güvenliğini bu yaz itibariyle komple garanti altına alacak Suriye'de yarım kalan işimizi de mutlaka tamamlayacağız. Amacımız evlatlarımıza terörün karanlık gölgesinden tamamen kurtulmuş yolu da bahtı da aydınlık bir Türkiye teslim etmektir." dedi.
(AEK)