Araştırmacı Serdar Şen, Başbakan Erdoğan'ın Rusya ve Gürcistan'a gittiğinde önerdiği "Kafkasya Paktı"nın birçok kişinin sandığı gibi Kafkasya ve çevresindeki ülkelerin birbiriyle dayanışması önerisi olmadığını saptıyor.
Şen'e göre bu öneri, ABD'nin bölgedeki enerji akışını kontrolünü ve bölge ülkelerini uluslararası sermayeye pazar olarak açmaya yönelik bir adım.
Şen, Büyük Ortadoğu Projesi de denen, kendisinin "Avrasya süreci" diye adlandırdığı, Bağdat'ın kuzeyinden geçen hattın, ABD merkezli, NATO eksenli denetimi için sürecin devam ettiği kanısında.
Bu sürecin en önemli öğelerinden birinin bölgenin askerileşmesi olduğunu, ABD'nin bölgenin çevresindeki ülkeleri de "kontrollü kaos"la denetim altında tutmaya çalıştığını söylüyor.
Şen, Güney Osetya bunalımı üzerinden başlayan Rusya-Gürcistan çatışmasını, ABD, Rusya ve Türkiye'nin konumunu, ayrıca İran faktörünü bianet için değerlendirdi.
Rusya etkisini artırmaya çalışıyor: ABD'nin adımları Rusya'yı ve diğer ülkeleri etkilemeye başladı. Rusya Hazar ve Kafkaslarda etkinlik alanını genişletme adımları atıyor, bunu da sürdürecek. Bu etkinliğin bir de ekonomik boyutu var. Yüksek maliyetli Rusya petrolünün satılabilmesini sağlayan şey, fiyatların yükselmesi. Rusya için petrol fiyatlarının düşmemesi gerek. Bunu petrol tekelleri de destekliyor, rahatsız değiller. Bu durum AB-Rusya ilişkilerinde Rusya'nın elini güçlendiriyor.
Gürcistan: Avrasya sürecindeki kilit noktalardan biri Gürcistan. Hem etnik yapısı hem de enerji koridoru açısından geçiş ülkesi olması itibarıyla, müdahale bakımından en kolay sonuç veren yerlerden biri. Müdahaleler bugün burada, ama genişleme ihtimali var.
Kaotik ortam ABD'ye yarıyor: Kaotik ortam, ABD'nin bölgeye girişini güçlendiriyor. Çünkü bu durum bölgedeki tarafları, duruşlarını netleştirmeye, seçim yapmaya zorluyor. ABD'nin asli hedefi enerji ve pazar yaratmak. Enerjinin elde edilebildiği ülkelerdeki yapıları tahkim ederken, Türkiye'nin pozisyonunu da bu sürece uyumlulaştırmaya çalışıyor. Türkiye bölge adına konuşma hakkını ve sorumluluğunu kendinde görebiliyorsa, bu ABD merkezli NATO eksenli süreç sayesinde oluyor. Yoksa bölge ülkelerinin kendilerinin kalkınmaları düşüncesi safça.
Türkiye: Türkiye Avrasya sürecinde "vassal* ülke". Bu kadar enerjinin akacağı yerde, bir de güvenlik sorunu başgösteriyor. Boru hatlarının korunmasına yönelik özel bir askeri örgütlenmenin ortaya çıkması gerek. Türkiye bunu yapabilecek askeri güç rolünde ve tanker uçaklardan saldırı helikopterlerine kadar sınır ötesi müdahale donanımına sahip. Bu ordunun ülkedeki iktidarını da artırıyor.
Türkiye, bu bölgedeki ülkelerde yer alan baskı aygıtının yapılandırılmasında da belirleyici pozisyonda. Çünkü bölgeye gelecek değerin tüketilmesi için askeri mekanizma yeterli değil, mal akışı da gerek. Bu değerin kontrol edilebilirliği ve bölge insanlarının tüketim alışkanlıklarını değiştirmek, entegrasyonu sağlamak gerekiyor. Yaşananlar Türkiye'nin vassal pozisyonunun güçlü bir şekilde tahkim edildiğini gösteriyor.
Erdoğan'ın Kafkasya İttifakı önerisi, bölgede oluşturmaya çalışılan ekonomi merkezli süreci uluslararası alanda meşrulaştırma girişimi.
İran'ın çevresinde kontrollü kaos: İran'ın enerjisini dünya piyasalarına doğudan çıkarabilmesi çok zor. Orada Afganistan hattı var. Hazar hattıysa belirsizlik taşıyor. Geriye Türkiye hattı kalıyor. Irak'ın ve Suriye'nin Türkiye üzerinden dünya pazarıyla bütünleşme süreçleri güçlendirildi.
Ancak İran kolay manipüle edilemiyor. Bir yandan kuşatılırken, "bir dargın bir barışık" tavırla ilişkileri Türkiye üzerinden sürdürmeye zorlanıyor, Türkiye üzerinden nefes alması sağlanıyor. (TK/EZÖ)
* Vassal: Feodalizme ait bir terim. Daha üst düzeyde bir lorda ya da soyluya, toprak ve garantiler karşılığı askeri destek ve karşılık koruma sunan kişi. Terim, itaat eden, hizmet eden, ast konumda olan anlamında da kullanılıyor. Latince kökeni "hizmetkar" anlamına geliyor.