Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ATV ve A Haber'in ortak yayınında dershanelerin kapatılması konusunda geri adım atmayacaklarını belirterek cemaatin gönül dili ile konuşmadığını belirtti.
Murat Akgün'ün moderatörlüğünde Mehmet Barlas, Sevilay Yükselir, Mustafa Karaalioğlu, İbrahim Karagül ve Nihal Bengisu Karaca'nın sorularını yanıtlayan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Perwer'e vatandaşlık, Kaya'ya mezar
Vatandaşlık konusunda böyle bir talep varsa bu konuda çözüme hazırız dedim. Şivan Perwer vatandaşlığı alma konusunda cevabı verecek. İleride kendisiyle bazı programlar yapacağız. Merhum Ahmet Kaya’yla ilgili de ailesine, nakl-i kubur yapılması gerekiyorsa biz varız dedik.
Genel af yok
Dağlardan inme ve cezaevlerinden inme gibi söylediklerim var. Olayı öyle bir yere getirdiler ki genel af söylemini çıkardılar. Asla genel af söylemim olmadı. Başbakan olarak katili affetme yetkisini kendimde göremem. Hasta tutuklu KCK'lılar konusunda benim yapacağım bir şey yok. O iş Cumhurbaşkanının bileceği bir konu.
Barzani af için yanlış demiş
Millet kavramının içinde Kürt, Laz, Gürcü hepsi var. Ben her zaman tek millet diyorum. Bu ifadeyi Diyarbakır'da da kullandım. Biz birlikte bütün bir Türkiye inşa edelim diyoruz. Sayın Barzani Öcalan’a af gibi bir ifade kullanmışsa yanlış etmiştir. Bununla ilgili yargı hükmünü vermiştir ve şu anda da bu hüküm devam etmektedir.
Birbirimize ihtiyacımız var
Sayın Maliki’nin Türkiye’ye gelme talebi bize geldiğinde tabii ki evet dedik. Irak’ın Türkiye’ye, Türkiye’nin Irak’a ihtiyacı var. Karşılıklı olarak bölgenin istikrarı açısından neler yapabiliriz bunu konuşuyoruz. Hatta buna İran’ı da katmak suretiyle belki Suriye sorununun çözülmesi konusunda yeni adımlar atılabilir.
Süreçte kritik eşiği aştık
Hakikaten bir kritik eşik vardı, biz bu eşiği aşmış bulunuyoruz. 26 maddelik Anayasa paketiyle başladı. Demokratikleşme paketiyle attığımız adımlar var. Bir de şimdi yasal düzenleme var. Zannediyorum önümüzdeki günlerde parlamentoya sevk edilecek. PKK’nın geri çıkışı yüzde 20 dolayındaydı ama sonra onlar bir nokta koydular. Temenni ederim devam ettirirler. Şu anda gündemimizde böyle bir şey (gazetecilerin İmralı'ya gitmesi ) yok. Ama şartlar neyi gerektirir. Zaman neyi gösterir bunu göreceğiz.
Dershane kararında geri dönüş yok
Böyle bir polemiği çok çirkin buldum. 1980’lı yıllardan bu yana çok çok farklı dünya görüşüne sahip iktiarların gündeme getirdiği, bizim iktidarımızda da trendin tavan yaptığı bir süreçtir. Son dönemde artık bu işi bitirmemiz gerekiyor dedik. Gelin samimi olalım. Sizden hizmet almaksa öyle yapalım. Gelin bu dershaneleri okula dönüştürelim. Bizim limitimiz 30. Kalite arıyoruz çünkü. Öğrenci verelim, veremiyorsak yıllık maaliyeti nedir her birisi için o ücreti verelim. Merdiven altı dershanecilik işini bitireceğiz. Ya da sizde öğretmen talebi varsa bize verin. Biz bunları sınava da tabii tutmadan devlet okullarında istihdam edelim. Yok bunu da istemiyorsunuz. O zaman biz size arsa verelim, ucuz kredi verelim. Bütün bunların yanında vergide indirim, muafiyet sağlarız. Yeter ki gelin. Peki neden okula yanaşılmıyor da illa dershane deniyor. Bize bunu anlatamıyorlar. Bu konuda adımımız attık. Pazartesi günü sunumda bazı tespit ettiğimiz eksiklikler üzerinden bakanımıza bir çalışma yapın, hatta eğitim komisyonumuzla biraz daha geliştirin, dışarıdan almanız gereken destekler varsa alın, görüşülmesi gereken STK’lar varsa görüşün ve bir sonraki bakanlar kuruluna bu taslağı daha hazır daha olgunlaştırılmış şekilde getirin dedik. Geri dönmemiz diye bir şey burada asla sözkonusu değil.Gelinen noktada dershane anlayışının, düşüncesinin yürümesi mümkün değil.
Cemaat yayın organlarıyla saldırıyor
Taslak henüz bize sunulmadan atılan gazete başlıkları çok çirkindi. Bir gece baskını başlığı yenilik yutulur cinsten değildir. Meclis’e gelmiş bir şey yok. Cemaat mensubu kardeşlerimizin ellerindeki yayın organlarıyla adil olmayan şekilde hatta uydurmalarla saldırmalarını anlamakta zorlanıyoruz. Bu sürdürdükleri kara kampanların bence bitirmeleri lazım. Bu anlayışla bizden geri adım beklemeleri söz konusu olmaz. Şimdi biz devlete verebiliriz diyorlar. Kusura bakmasınlar, biz bir darbe hükümeti değiliz. O zaman kurun okulları biz sizden hizmet alımı yapalım. Böyle hayırlı bir konuda neden böyle bir tartışma yapılıyor. Cemaatin sektördeki payı yüzde 25 ama ses çok çıkıyor. Bakıyorsunuz her türlü yakışık almayan ifadeleri de kullanmak suretiyle bir kampanya da sürdürülüyor.
Cemaat gönül diliyle konuşmuyor
Biz asla (cemaatle) böyle bir kavganın içerisinde olmayız. Onlar hangi dille konuşşuyorlar bilemem ama şu andaki dil gönül dili falan değil. Bekleriz ki karşı taraf diyeceğim artık başka türlü konuşamam, onlar da gönül diliyle konuşmalı. Cemaatle asla böyle bir kavganın içerisinde olmadık, olmayız.
İçlerindeki fitne odaklarını bulmalılar
Bugüne kadar beraber yürüdüğümüz kardeşlerimizle böyle bir kavgaya düşmeyiz. Yalnız burada fitne odakları var bunlar fırsat vermemeliyiz. Oslo, MİT Müstaşarım ile ilgili kim bu fitnenin içinde olduysa zaten onlar bunun bedelini öderler. Sorumluluk makamında olanların bu fitne odaklarına fırsat vermemesi lazım. Eğer bu fitne odakları benim cephemdeyse benim arayıp bulmam lazım. Onların tarafındaysa onların bulması lazım.
10 bin öğretmen ataması
Şubat ayında 10 bin öğretmen atamayı öngörüyoruz. Önümüzdeki 4-5 yıl içinde öğretmen açığımızı sıfırlamış olacağız. Bu arkadaşlar okul istemiyorlarsa bir alternatif daha söyledik, açık lise. Burada bu art niyetler olduğu sürece bu tartışma bitmez. Biz milletin aleyhine olacak bir şeye fırsat vermek istemiyoruz.
Bedelli askerlik
Parasal durumu çözdüğümüz anda bu kaçaklar askere gidecek mi? Bütün mesele bu ülkede askerliğini yapan var bir de kaçan var. Askerimizin yüzde 50'si zaten profesyonel. Beklentimiz bedellide çok yüksekti ama maalesef olmadı. Yaşın düşürülmesi de konuşulabilir 25 olması da konuşulabilir ama bedelliye talep olmadı, beklenen olmadı. (NV)