Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Uluslararası 8. İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı’na katıldı.
İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen konferansa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, Avrupa Birliği (AB) Bakanı Volkan Bozkır ve Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş da katıldı.
Erdoğan konuşmasında iş hastalıklarına ve “iş kazalarına” da değindi. “İnsanı merkeze alan bir anlayışı iş hayatı” çağrısı yapan Erdoğan, iş kazalarının işçilerin tedbirleri uygulamamasından da kaynaklandığını söyledi.
1 Mayıs kutlamalarına değinen Erdoğan, bazı sendikaların iş kazalarını suistimal ettiğini ve emekçileri kalkan olarak kullandığını savundu, bazı sendikalarla ilgili ise memnuniyetini ifade etti.
Konferansta "Hoşçakal Anne" başlıklı bir şiirin okunması sırasında ağlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anneler Günü'yle ilgili de konuştu, annelerin "ayaklarının altı öpülesi varlıklar" olduğunu söyledi.
“İş kazalarının %98’i, tedbir alınsa önlenir”
"Dünyada her yıl 160 milyon işçinin işle ilgili meslek hastalıklarına yakalandığına üzülerek şahit oluyoruz. Bu kayıpların yüzde 98’i şayet gerekli tedbir alınsa, var olan düzenlemeler tam olarak uygulansa önlenebilir kazalardan kaynaklanıyor. Ben burada meselenin imkan, para, teknoloji veya düzenleme eksikliği olduğu kanaatinde değilim.
“Bu utanç verici manzaranın ortaya çıkmasının esas nedeni insana yönelik çarpık bakış açısıdır. İnsanı sadece bir üretim aracı olarak gören mevcut anlayış, insanı araçsallaştırarak insan hayatını değersizleştirmektedir. Bir fabrikanın üretim sürecinde makineyle insanı aynı değerde gören anlayışı ben asla kabul etmiyorum. İnsana bu şekilde yaklaşanlar üretim maliyetlerini düşürmek, kar marjlarını artırmak için insan hayatını hiçe sayan adımları atmaktan elbette çekinmezler.
“İşçiye makine gibi bakamayız”
"İşçilerin ücretleri ve sosyal hakları kısıtlanarak, işçiyi iş kazaları ve meslek hastalarından koruyacak önlemleri almayarak, kazanç olmaz. O kazanç bizim değerlerimizde haramdır. Bu kazanmak değil, çalmaktır. İşçinin hakkını gasp etmektir. Biz insana makine gibi, ham madde, sermaye gibi, salt bir üretim aracı olarak bakmayız, bakamayız.
“Bizim anlayışımızda insan homoekonomikus değildir. İş kazalarının azaltılması, can kayıplarının ve emek sömürüsünün önünü geçilmesi için öncelikle bu konuda kendimizi düzeltmeli; insanı merkeze alan bir anlayışı iş hayatına hakim kılmalıyız.
“Hükümet, işveren üzerine düşeni yapmış ama işçi..”
“Bakıyorsunuz hükümet kuralı koymuş. İşveren de üzerine düşen görevi yapmış. Gerekli tertibatı almış. Fakat işçimiz çok basit nedenlerin arkasına sığınarak, hatta ’Bana bir şey olmaz’ diyerek, bu tedbirleri uygulamıyor. Hava sıcak diye bareti takmıyor. Rahatsız ediyor diye koruyucu elbisesini giymeyen işçi kardeşim öncelikle kendi canını tehlikeye attığını bilmelidir.
“İş sağlığı ve güvenliği bilincinin topluma mal edilmesi ancak çalışan, işveren, sendikalar ve idarenin el ele vermesiyle mümkündür. Bu sacayaklarından birisi eksik olursa arzu edilen ilerleme sağlanmaz.
“1 Mayıs’ta terör propogandası”
"İş sağlığı ve güvenliği konusu, günlük siyasetin tartışmalarına, ideolojik hesaplaşmalara mahkum edilemeyecek kadar önemli bir meseledir. İnsan hayatını ilgilendiren bu konuda tüm ayrışmalar, tüm gündemler bir tarafa bırakılmalı; ortak hareket edilmelidir. Hal böyleyken ne yazık ki ülkemizde yaşanan elim kazaları dahi istismar etmekten, bu hadiseleri kendi çıkarları için kullanmaktan imtina etmeyen bir kesimle karşılaşıyoruz.
“İnsanların acılarını kanatmaktan çekinmeyenler 1 Mayıs İşçi Bayramlarını da yakmanın, yıkmanın, sokakları terörize etmenin bir aracı haline getirmenin çabası içinde oldular. Emekçi kardeşlerimizin alın terlerinin sembolü olan bu anlamlı günü terör propagandası yapmak, canlı bombaları kahramanlaştırmak için bir fırsat olarak görenler var.
“İşçilerin hak ve hukukunu savunması gereken örgütlerden bazıları da bu noktada hep sorumsuz bir tavır sergilediler. Emekçileri kendilerine kalkan yaparak, polise, kamu mallarına, dükkanlara saldırmanın işçi haklarıyla bir alakası olabilir mi? Terör örgütü flamalarıyla yollara dökülmenin İşçi Bayramı’yla ne ilgili olabilir? Bu tavır her şeyden önce emekçi kardeşlerime yapılmış bir hakarettir. Bu tarz eylem ve söylemler en çok da bu bayramın gerçek sahibi işçilerimizi rencide etmektedir.
“Son yıllarda sendikalarımızın büyük bir kısmının 1 Mayıs’ı ruhuna ve manasına uygun biçimde tam bir İşçi Bayramı olarak kutlamalarından memnuniyet duyuyorum. Bu manzarayı ülkemizin normalleşmesinin, olgunlaşmasının ve demokratikleşmesinin bir parçası olarak gördüğümü özellikle belirtmek istiyorum." (ÇT)
* Fotoğraf: AA / Yasin Bülbül - İstanbul