Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Avrasya'da İslam; Din İstismarına Karşı Birlik, Dayanışma ve Gelecek Perspektifi" temasıyla İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen 9. Avrasya İslam Şurası açılışında konuştu
Irak Başbakanı Haydar el İbadi hakkında, "Sen benim zaten muhatabım değilsin, seviyemde değilsin, kıratımda değilsin, kalitemde değilsin. Irak'tan senin bağırman çağırman bizim için hiç de önemli değil, biz bildiğimizi okuyacağız, bunu böyle bilesin” dedi.
“İslami terör” ifadesine tepki gösteren Erdoğan, “Bugüne kadar hiç Hristiyan terörü, Yahudi terörü, Musevi terörü, şayet kişi bir inanca mensup değilse ateist terörü diye bir şey duydunuz mu?” diye konuştu.
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın organizasyonunda gerçekleştirilen Avrasya İslam Şurası'na Azerbaycan, Belarus, Bosna Hersek, Bulgaristan, Estonya, Gürcistan, Hırvatistan, Kazakistan, Karadağ, Kırgızistan, Kırım, Kosova, Litvanya, Makedonya, Moğolistan, Moldova, Romanya, Rusya, Slovenya, Tacikistan, Ukrayna, Yunanistan, Hollanda, İsveç, İngiltere, Avusturya, İtalya, Almanya, Belçika, Fransa, İsviçre, Mısır, Hindistan'ın temsilcileri katılıyor. Şura, 14 Ekim Cuma günü sonuç bildirgesinin okunmasının ardından sona erecek.
“FETÖ, DEAŞ kadar önemli bir tehdit”
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:
“15 Temmuz'u farklı ve bu heyet açısından önemli kılan husus; darbe girişiminde bulunanların kendilerini dini bir cemaat, liderlerini de sözüm ona mehdi olarak görüyor olmalarıdır.
“Darbecileri motive eden, yıllar boyunca kendilerini gizlemek için adeta çift kişilikli bir hayat sürmeye iten, sonuçta kendi milletine ve ülkesine silah doğrultacak, kan akıtacak şekilde gözlerini karartan sebepleri çok iyi tahlil etmeliyiz.
“Çünkü bu tehdit sadece Türkiye'ye mahsus bir tehdit değildir. İslam coğrafyasını kana ve ateşe bulayan El- Kaide gibi, DEAŞ gibi, bu tür örgütlerin de kendilerince çok ulvi gayelere hizmet ettiğini düşünen kişilerden oluştuğunu unutmamalıyız. Fetullahçı Terör Örgütü, kısaca FETÖ olarak adlandırdığımız yapı hem itikadi sapkınlığıyla hem de eğitim ve ticaret odaklı yöntemleriyle Müslümanlar ve tüm dünya için DEAŞ kadar önemli bir tehdittir.
“Ölen Müslüman, öldüren Müslüman”
“İslam dünyası sadece terörizm saldırı altında acı çekmekle kalmıyor, aynı zamanda terörizm bahane edilerek hem bölünmeye çalışılıyor hem ağır ithamların hedefi oluyor. Ortadoğu'da, Güney Asya’da yaşanan terör eylemlerinde, ölenlere bakıyorsunuz Müslüman, öldürenler de Müslümanlar. Ölen Allahu Ekber diyerek son nefesini veriyor, öldüren de Allahu Ekber diyerek öldürüyor. Üstelik tek mesele de bu değil. Mezhepçilik fitnesi islam dünyasına müdahaleyi kapı açan bir diğer önemli gelişme.
“Dinim İslam’dır”
“Benim Sünnilik diye bir dinim yoktur, benim Şiilik diye bir dinim de yoktur. Benim dinim, din-i mübin olan İslam'dır. İslamın tüm sahih yorumları benim için hürmete layıktır. Benim de şahsen tabii olduğum bir yorum var. Ama asla bu yorumu, dinimin, yani İslam'ın üzerine çıkarmadım çıkaramam.
Maalesef yanlış ve tehlikeli şekilde bunu yapan gruplar, ülkeler olduğunu biliyoruz. İslam dünyasının içine saçılan fitne tohumları Müslüman kanının dökülmesi olarak karşımıza çıkıyor.
“Faili Müslümansa adı İslami terör oluyor”
“Farklı inanç mensuplarına karşı düzenlenen terör eylemlerine rastlanabiliyor. Sadece faili Müslümansa, bunun adı İslami terör olarak ifade ediliyor. Şayet fail başka bir inanca mensupsa bu eylem terör olarak dahi vasıflandırılmıyor. Adli vaka sınırının ötesine geçirilmeden gündemden düşürülüyor.
“Bugüne kadar hiç Hristiyan terörü, Yahudi terörü, Musevi terörü, şayet kişi bir inanca mensup değilse ateist terörü diye bir şey duydunuz mu? Duyamazsınız. Çünkü sadece eylemci Müslümansa, terörist diye sıfatlandırılır. Bu batı ülkelerinde, İslam’la terör kavramlarını eşleştirme, aynı parantezin içine alma çabasının ürünüdür. Medya bu konuda asla masum değildir. Politikacılar masum değildir. Bu konuda en büyük sorumluluk İslam dünyası olarak Müslümanlar olarak, Müslümanları temsil eden din adamları ve politikacılar olarak sizlere bizlere düşüyor.
“İzin alma ihtiyacımız yok”
“Irak’ta DEAŞ terör örgütüne karşı düzenlenen operasyona, öyle veya böyle şekilde dünyanın dört bir yanından tam 63 ülke müdahil olmuş durumda. Koalisyon diyorlar ya, 63 ülke var. Suriye’de aynı şekilde benzer durum var. Bizim Türkiye olarak hem ülkemize yönelik terör tehdidinin kaynaklarını barındırması hem de bin yıllık komşuluk kardeşlik hukukumuz gereği meseleye müdahil olmamızı istemeyenler, diğer ülkelere ses çıkarmıyor.
“Irak ve Suriye’nin başı dertteyse, tedbiri almak çaba göstermek en çok Türkiye’nin sorumluluğudur. Bu kardeşliğin komşuluğun bir gereğidir. Bunun içinde bir yerlerde izin alma ihtiyacımız yoktur, almayı da düşünmüyoruz.
“PYD’yi niye sokuyorsun?”
“Bazı ülkeler binlerce kilometre uzaktan gelip Afganistan’da ve daha pek çok yerde kendine tehdit oluşturduğu iddiasıyla operasyon yapacak, Türkiye yanı başında 911 kilometre Suriye sınırı 350 kilometre Irak sınırı, buradaki tehlikeye müdahale edemeyecek. Biz bu çarpıklığa asla müsaade etmiyoruz. Biz sabır sabır sabır dedik. 14 yaşındaki bir çocuğu Messi’yi çok sevdiği için, çocuğun üzerine o formayı giydiriyorlar, bomba sarıyorlar, Gaziantep’teki kına merasimine onu göndererek orada patlatıp 56 kardeşimizin ölümüne neden oluyorlar. Hiç sesleri çıktı mı? Batı dünyasının sesi çıktı mı? Hayır. Biz ne dedik? Hayır durulmaz ve Cerablus’a girdik. DEAŞ’ı oradan attık. Atmakla kalmadık. Şimdi güneye doğru bu DEAŞ’ı PYD’yi bunları sürüklüyoruz.
“ABD’ye dedik ki Menbiç’te PYD ve YPG olmayacak. Bizzat bana sayın başkan dedi ki olmayacak. Buranın dedik yüzde 90-95’i Arap siz neden buraya PYD’yi YPG’yi sokuyorsunuz? Temizlemekse, hep beraber burayı temizleriz. Niye buraya bunları sokuyorsunuz? ‘Merak etmeyin bunlar buraya girmeyecek.’ Bu sözü vermelerine rağmen tutmadılar. Biz de şu an kendi planımızı kendimiz uyguluyoruz.
“Sen benim seviyemde değilsin”
TIKLAYIN: IRAK: TÜRKİYE İŞGALCİ GÜÇ, IRAK TOPRAKLARINDAN ÇIKMALI
“Şahsıma hakaretler ediyor, sen benim zaten muhatabım değilsin, seviyemde değilsin, kıratımda değilsin, kalitemde değilsin. Irak'tan senin bağırman çağırman bizim için hiç de önemli değil, biz bildiğimizi okuyacağız, bunu böyle bilesin. Kim bu? Irak'ın Başbakanı. Önce haddini bil... Şu anda kendileri Başika üssünü kurmamız için Sayın Davutoğlu döneminde bizlere talepleri var, bunların hepsinin canlı kayıtları var ve bugün yarın bunların hepsi televizyonlarda yayınlanacak. Buna rağmen Başika üssüne girilmiştir, şimdi diyor ki; 'Buradan çekilin.' Türkiye Cumhuriyeti'nin ordusu sizlerden talimat alacak kadar kalitesini kaybetmiş değildir. Gereği neyse bunu biz gerektiği şekilde bugüne kadar nasıl yaptıysak yapmaya devam edeceğiz.”
“Biz Irak’a ırak kalamayız, seyirci kalamayız. Türkiye’nin, kimsenin bir karış toprağında egemenliğinde gözü yoktur. Bin yıldır yaşadığımız bu coğrafyada kaderimiz de kederimiz de ortaktır. Yaşadığımız krizler, İslam dünyasının yeni bir silkinişe uyanışa olduğunu gösteriyor. Müslümanlar olarak sahih İslam geleneğinin etrafında bütünleşerek kendimize yeni bir gelecek inşa etmeliyiz. Yereli ihmal etmeden, zamanın ruhunu ıskalamadan geleceğe yürüyebilmeliyiz. Birlikten rahmet, ayrılıkta azap olduğu emri doğrultusunda hareket etmekte mükellef olduğumuzu unutmamalıyız.
Devlet başkanlarına mektup
Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı olarak, 56 ülkenin devlet başkanlarına gönderdiği şu mektubu da okudu.
“ABD kongresinde kabul edilmiş bulunan terörizme destek verenlere karşı adalet yasasına ilişkin kaygılarımı, çağrımı sizinle paylaşmak istiyorum.
“Bu konuda ülkem tarafından 23 Eylül 2016 tarihinde yayınlanan ve tüm İslam işbirliği teşkilatı üyelerine dağıtılmış olan açıklamanın vurguladığı üzere, bu yasanın uluslararası hukuka, suçun şahsiliği ilkesi başta olmak üzere BM şartında yer alan temel ilkelere uygun olmadığı inancındayız. Bunun yanı sıra çifte standartlı yaklaşımların ürünü olan bu yasanın, uluslararası işbirliğine ciddi zararlar verme potansiyeli taşıdığını da düşünüyoruz.
“İlgili yasanın yol açması muhtemel bölümlerden olumsuz etkileneceğinden endişe etmeliyiz. Nitekim bu hatalı yaklaşıma karşı uluslararası düzeyde ilk tepkilerden biri 14 Eylül 2016 tarihli açıklamasıyla İslam İşbirliği Teşkilatı'nın genel sekreterinden gelmiştir. İslam ülkeleri olarak aramızdaki dayanışmayı pekiştirmemiz, bu yasanın uluslararası terörle mücadeleye olası tehlikelerine karşı ortak bir tutum belirlememiz gerektiğine inanıyorum.”
"Suçların şahsiliği ilkesi vardır"
Mektubun ardından şöyle devam etti:
“56 ülke hep birlikte tavrımızı koyacağız ve ABD Kongresi'nin bu kararı gözden geçirerek geri çekmesini isteyeceğiz.
“Bir terörist, halkı Müslüman olan ülkeden çıkmış olabilir. O gitmiş orayı bombalamış da olabilir. Peki, benim ülkemde eğer ABD’li bir terörist bir yeri bombalarsa, ki bombalıyorlar. O zaman biz de çıkaracağımız bir kongre kararıyla, parlamento kararıyla, ABD’yi mahkum etme yoluna gidebilir miyiz? Aynı şekilde gideriz. Bu bu demektir. Şimdi bunun yolunu bunlar açmış oluyorlar. Suçların şahsiliği ilkesi vardır. Kimse bir suçu işleyen, bedelini o öder. Siz bunu bir devlete ödetemezsiniz.” (BK)
* Fotoğraf: Kayhan Özer / İstanbul / AA