Başbakan Erdoğan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) yeni anayasa hazırlıklarıyla ilgili basın toplantısında, ortada bir taslak metin olmadığını, "eleştirilerin şeklini mahsurlu" bulduğunu söyledi.
Erdoğan AKP'nin taslak metni oluşturduktan sonra siyasi partilerin, akademisyenlerin, üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin ve basının görüşüne açacaklarını, eleştirileri dikkate aldıktan sonra oluşturacakları tasarıyı Meclis'e getireceklerini söyledi; tasarının Meclis'te kabul edilip cumhurbaşkanı tarafından onaylandıktan sonra da halkoylamasına götürüleceğini ekledi.
"Rektörler kendi işine baksın"
Erdoğan gazetecilerin sorularını yanıtlarken, üniversitede başörtüsü takılabilmesinden yana olduğunu belirtti. Rektörleri Kurulu'nun bugün anayasa çalışmalarının 21 Ekim'deki referandum sonuçlanana kadar ertelenmesini istediği, türbanla ilgili düzenlemelerin hukuki zemininin olmadığını açıkladığı toplantısına dair de "Anayasa çalışmalarımızın sürecinin kararını rektörler kurulu vermeyecek; yetkileri yok. Rektörler kendi işine baksın" dedi.
Toplumun vereceği kararın hukuki olup olmayacağının nasıl anlaşılacağı sorusu üzerine de "Halkımız ne der, sorunumuz değil. Özgürlükçü anayasa hazırlamanın gayreti içindeyiz. Katkıları alır, halkımıza sunarız. Hayır derse, mevcut anayasayla yolumuza devam ederiz. Evet derse, yeni anayasayla" diye konuştu.
Erdoğan'ın açıklamasından bazı notlar şöyle.
"Mevcut anayasa bütünlüğünü kaybetti; beklentileri karşılamıyor"
Çalışma uzun yıllardır Türkiye'de hemen herkesin dile getirdiği yeni bir anayasa talebini karşılamaya yönelik. 82 anayasası 13 kez değişikliğe uğradı. Başlangıç metniyle birlikte 11 maddesinde birden fazla, toplam 65 maddesi değiştirildi. Toplam 177 madde ve 16 geçici maddeden oluştuğu dikkate alınınca, yaklaşık üçte biri değiştirilmiş.
Mevcut anayasanın iç bütünlüğü bozulmuştur. Hazırlandığı dönemin ruhunu yansıttığı, hazırlayıcılar dışında kimsenin katkısı alınmadan yapıldığı için, milletin onayından geçmiş olsa bile sürekli olarak eleştirilmiştir.
Kimse 1982 Anayasası'nın tartışılarak, grupların düşünceleri alınarak yapıldığını söyleyemez. Tamamen atanmışların hazırladığı bir anayasadır. Oylamaya götürüldüğünde çeşitli grupların düşünceleri alınmamıştır.
Bu nedenle memnuniyetsizlik ve tartışma konusu olmuştur. Hep yenisinin yapılması istenmiştir. Birçok sivil toplum örgütü yarışa girmişler, anayasalar hazırlamışlar. Bunların örnekleri çalışmaları yaparken bunlar hep önümüzdeydi. Barolar Birliği, Odalar ve Borsalar Birliği, TÜSİAD'ın hazırladığı anayasalar var.
AB'ye uyum çalışmaları ve reform paketleriyle yapılan değişiklikler de milletin beklentilerini tam olarak karşılayamamıştır. Hareket noktamız burasıdır.
"En geniş mutabakatla hazırlanacak"
Genel kabul görecek, milletin ortak akıl ve iradesini temsil eden, Türkiye'ye yakışan, yeni, bütünlüklü, çağdaş anayasaya kavuşmanın zamanı gelmiştir, diyerek oyla çıktık.
Bu seçim öncesi halkımıza meydanlarda verdiğimiz bir sözdür.
Bu anayasa her vatandaşımızın hassasiyetlerini, cumhuriyetin laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti nitelikleriyle, milletin temel değerlerini korumayı esas alacaktır. Özgürlük ve refah, demokratik gelişmeyle ekonomik kalkınma, birbirinden ayı düşünülemez.
Özgür ve müreffeh Türkiye için ihtiyaç duyduğumuz hukuki çerçeve bu anayasada yer alacak. Türkiye'nin önünü açacak, cumhuriyetin kuruluş ideallerini, Atatürk'ün çağdaşlaşma hedefleri doğrultusunda, Türkiye'nin beklenti ve ihtiyaçlarına cevap verecek bir metin olacak.
Şüphesiz anayasalar uzlaşma tanımı içinde yerini bulacak, toplumun genelinin üzerinde ittifak edebileceği metinler olmalıdır. En geniş mutabakatla hazırlanacak, milletin onayına sunulacak.
"Daha ortada taslak metin yok"
Yalnız, henüz tartışmaya açtığımız bir taslak metni ortada yoktur. Hazırlanmasıyla ilgili akademisyenlerimize çalışmayı vermiş olmamız, bilgimiz içinde bir televizyonun İnternet sitesinde yayınlanmış olmasından hareketle, tartışmalar, eleştiriler başlamış bulunuyor.
Bu bizim şu anda üzerine düşüncelerimizin, parti temsilcileriyle müzakereler sonucunda varılmış bir taslak değildi. Sapanca'da bunu yaptık. Bundan sonrasında, partinin ilgili yüksek kurulu çalışmasını yürütüyor. Dün geç saatlere kadar bunu yaptık. Bundan sonra da arkadaşlarımız sürdürecekler.
Taslak tamamlandığında, siyasi partilerden üniversitelerimize, STK'lere, basın mensuplarına kadar katkı için gönderilecek. İnternet sitesinde yer alacak. Buradan alınacak eleştiriler de değerlendirilecek. Böylece kamuoyu tartışmasına açmış olacağız.
Bugüne kadar yapılmışın dışında bir süreç olacak. Daha ilk aşamada, yolun başındayız. Yeterince tartıştıktan, her kesimin katkısını aldıktan sonra, taslak olgunlaştırılarak Meclis'e teklif olarak sevk edilecek.
"Erken başlayan tartışmalar manipülatif"
AKP Meclis'e böyle bir tasarıyı göndermiş değil. Kendi içinde hazırlık yapıyor. Asıl yanlış olan hazırlığı başka yere çekmek.
Akademisyenlerin hazırlığı üzerinden yapılan tartışmaları olumlu görüyorum. Ben yaklaşımın şeklini mahsurlu buluyorum. Herkes bir katkıda bulunsun istiyoruz. Daha önlerine böyle bir metin gelmeden top ateşine tutmaları ilginç.
En geniş uzlaşmayla ortaya çıkmasını ben de herkes gibi istiyorum. Parti de böyle. Bu niyetle yola çıktık.
Biz AKP anayasası yapmıyoruz, TC anayasası yapmak için yola koyulduk.
Erken başlayan bu tartışmaları manipülaitf olduğu, ilk taslak ortaya çıkmadan mahkum etmeye, doğmadan boğmaya yöneldiği için mahsurlu buluyorum.
Türban tartışmaları
Anayasa tartışmalarını tek konuya indirgemeye çalışanlar var. Çok çirkin. Anayasamızın değiştirilmezleri bellidir. Ne akademisyenlerin ne de partimizin görevlendirdiği arkadaşlarımızın farklı bir çalışması yok bu konuda. Bir maddeye indirgemek kimsenin hakkı değil.
Parlamento çalışacak; sonra cumhurbaşkanına gönderecek. Sonra biz halkın onayına sunacağız.
Bunu referanduma götüreceğimize göre, süreç yasal olarak neyse, onu yapacağız. Bu yeni bir anayasa. Anayasa değişikliği değil. Onay makamı olarak halkımızı görüyoruz. Neden bundan rahatsız olunuyor?
Anayasayı özgürlükçü yaklaşımla ele alıyoruz. Türkiye gereksiz korkularla daha fazla zaman ve enerji kaybetmesin, daha fazla genç kuşak kaybetmesin istiyoruz. Birbirimize güvenmeye, anlamaya gayret etmeliyiz. Ortak hedefler, değerler etrafında kenetlenmek durumundayız.
Kurucu Meclis tartışmaları
Bu süreci meşru bir meclis sonuçlandıracak, sonra millet kararını verecek.
Anayasanın üçte birini değiştirebilen Meclis neden hepsini yapma yetkisine sahip olmasın? Kurucu meclis dediğiniz seçilmişlerden oluşmuyor, 82'deki atanmışlardan oluşuyor. Atanmışlara eyvallah, seçilmişlere hayır. Yok böyle bir şey. Herkesin kanaatini alıyoruz. Kimin ne kadar katkısı olacaksa, hepsini görmek istiyoruz. Önyargımız, ön kabulümüz asla yok.
Taslağı siyasi partilere, STK'lere, öğretim üyelerine, üniversitelere , medya gruplarına ulaştıracağız, İnternet'te yayınlayacağız.
Eleştiriler üzerinde de ayrıca çalışacağız. Yöntem ve sürece yönelik eleştirileri haksız, korku ve endişeleri yersiz buluyorum.
"Acelemiz yok"
Durun, taslak metin bir ortaya çıksın. Kimse bir yere gitmiyor. Acelemiz yok. Tartışmak için zamanımız olacak. Gayretimiz yeni anayasa çalışmalarının başında bulunduğumuz dönemi ateşleyecek büyük bir toplumsal mutabakatı ortaya çıkarmasıdır.
Bu sürecin aynı zamanda büyük uzlaşmayı sağlamak için önemli fırsat olarak görüyorum. Önyargılardan herkesi ayrılmaya davet ediyorum. Daha isabetli, yerinde, minimize olmuş eleştirilerin olabileceği bir anayasayı Türkiye yazacak, yapacak, onaylayacaktır.
"Onay makamı millettir"
Erdoğan gazetecilerin sorularını yanıtlarken Rektörler Kurulu'nun açıklamasına dair şunları söyledi.
"Çalışmalarımızın sürecinin kararını rektörler kurulu vermeyecek; yetkileri yok. Kendi işlerine baksınlar."
Erdoğan kurulun türbanla ilgili düzenlemenin hukuki temelinin olmadığı savıı da şöyle yanıtladı.
"Hukuki temeli yok, demek çelişkili. Zaten hukuki temel oluşturmak için anayasa hazırlığı yapılıyor. Bu konuyla ilgili ne kadar temeli olduğu ayrıca tartışmalı. Kanunda ayrı; AİHM'nin verdiği yorum farklı. Hep tartışılıyor.
"Toplumda tartışma konusu dediğiniz olayda toplumun vereceği karara bakacağız. Toplumun kararı olumlu olursa, onu yok mu sayacağız? Onay makamı millettir. Millete götürmemiz gerek. Seçkinci takım 'Biz ne kadarını istersek o kadarını millete götüreceksin' diyecek. Demokrasilerde böyle şeyler olmaz. Özgürlükçü anayasa olarak, daha ileri demokrasi için herkesle bunu konuşacağız. Katkılardan sonra nihai metni ortaya çıkaracağız.
"Anayasa süreci rektörlere aitse Meclis'in varlığının anlamı yok. Herkes yerini, konumunu bilecek. Üniversitelerin katkısına açığız. Ama yasamanın, siyasetin görevini kendilerinde göremezler. Görev parlamentodadır. Parlamento da yasa yaparken herkese danışır.
"Ama durumdan vazife çıkarma anlayışını önümüze koymaya kalkarsa, kusura bakmasınlar. Bu işle ilgisi olan rektörler var, olmayanlar var. Asıl bu yapılan ülkeyi germeye yönelik. Katkın varsa yardımcı ol, biz de teşekkür edelim.
"Ama kafa bulandırmaya yönelirlerse üzülürüz. Olmaması lazım. 22 Temmuz seçimlerinde millet ortaya bir irade koydu. Buna saygılı olmaları gerek.
"Partimizi kabullenmeyebilir, düşüncelerimizi paylaşmayabilirler. Biz partimize değil, Türkiye'ye anayasa yapıyoruz. Verebileceğin bir şey varsa ver. Ama durdurulsun denemez. Bizim çok işimiz var. Koşturuyoruz."
"Milletvekillerinin dokunulmazlığı yok, bürokratların var"
Gazetecilerin bürokratların dokunulmazlıklarının kaldırılmasıyla ilgili sorusunu da Erdoğan şöyle yanıtladı.
"Ben milletvekillerinin dokunulmazlığı olduğunu kabul etmiyorum. Milletvekilinin yargılanma sürecinin ertelenmesi vardır. Milletimizi bu konuda aldatıyorlar. Milletvekilliğinin bittiği gün yargılanma süreci başlar. Ama diğerleri için böyle bir şey söz konusu değildir. Milletvekili için zamanaşımı da yoktur. Diğerleri için vardır. İşi doğru anlatmıyorlar."
"Türban siyasi simge değil"
"Çok söyledim. Özgürlüklerden bahsediyoruz. Siyasi simge diyorlar. Yanlış bir şey bu. Siyasi simge deyince bunun bir partiye ait olması gerek. Türbanı kabul etmiyorum. Adı başörtüdür. Bir partinin simgesi değil ki. Diğerlerinde yok mu? Dert başka; onu bana söylettirmeyin."
Erdoğan daha sonra bu soruyu soran gazeteciye "Sana özel anlatırım sonra" da dedi.
Türbanla ilgili mahalli baskı tartışmaları
Erdoğan gazetecilerin Şerif Mardin'in türbanın üniversitelerde serbest bırakılması halinde başı açık kadınların baskı görebileceğine dair analiziyle ilgili de "Tersini de düşünebiliriz. Hiç endişe etmesinler. Beş yıl AKP iktidarında hangi sıkıntı doğdu? Baskıdan söz ediyorsanız, değerlendirmeleri tersinden yapmak gerek. O zaman farklı sıkıntıları görebilirsiziniz. Başörtü takan için baskı unsuru demek, din ve vicdan özgürlüğüne saygısızlık" diye konuştu. (TK)