“Mülteci çocuklar arasında 6 yaşında atölyede çalışmak zorunda kalanlar var. Bazı çocuklar anne ve babaları olmadan sokağa çıkamıyor. Suriye’den savaştan kaçıp Türkiye’ye gelen kadın ve çocuklar, burada ikinci bir travmaya maruz kalıyor”

Gazeteci Yazar Ercüment Akdeniz, 30 Haziran’da Kayseri’de başlayan Hatay, Antep, Bursa, Konya, Kilis, İstanbul ve Urfa olmak üzere birçok kente sıçrayan mültecilere yönelik saldırıları böyle değerlendirdi.

“Çocuk istismarına tepki gerçekçi değil”

Çocuk ve kadınlara bakış açısında Türkiye’de bir çifte standart olduğunu hatırlatan Akdeniz, “Tarikatlarda çocukların istismar edildiği, çocuklarla evliliğin neredeyse meşru kabul edildiği diyanet açıklamalarının olduğu bir ülkede çocuk istismarına tepki gerçekçi değil. Asıl amaç Suriyelilere mültecilere saldırmak” diyor.

“Çocuklar arasında önyargılar yayılıyor”

Akdeniz’in dikkat çektiği başka bir konuda, çocuklar arasında hızla yayılan önyargılar ve nefret.

Şimdilerde bu nefretin büyük çatışmalara neden olmasa da ilerideki yıllarda mutlaka sorun olacağına işaret eden Akdeniz, “Çocuklar arasında önyargılar hızla yayılıyor. Mülteci çocuklardan yerelde yaşayan çocuklar nefret ediyor. Çocuklardan şöyle cümleler duyabiliyoruz, ‘Benim annem ve babam senin yüzünden işsiz kaldı. Mülteciler geldi annem babam işsiz kalınca daha çok kavga etmeye başladı’. Bu söylemler çocuklar arasındaki uzlaşıyı azaltıyor ve nefreti körüklüyor.”

Bir uyarı da yapıyor Akdeniz: “Bütün bu nefret ve öfke büyük bir dalga olarak önümüzdeki yıllarda toplumun başına yıkılabilir.”

5 öneri

Mülteciler ve Türkiye toplumu arasında bir arada yaşama kültürünün yaygınlaştırılması ve devletin bu konuda daha somur politikalar üretmesi gerektiğini savunan Akdeniz, kendi çözüm önerilerini 5 başlıkta sıraladı:

*Geri Kabul Anlaşması iptal edilmeli.

*Suriyeliler için güvenli geri dönüşler planlanmalı. Avrupa’ya da gidişleri kolaylaştırılmalı ve hepsi Birleşmiş Milletler’in (BM) kontrolünde olmalı.

*Çalışma izni herkes için sağlanmalı.

*Türkiye’de doğan 800 binden fazla bebek var. Bunu da hatırlatarak bir arada yaşamanın yolları bulunmalı ve entegrasyon için güçlü bir alt yapı kurulmalı.

*Nefret suçları ve ayrımcılık suç olarak yasalara geçmeli. İnsanlar bu suçu işlediklerinde cezalandırılacaklarını bilmeli. ,