Hatay'a bağlı Hassa 2. Hudut Taburu 8. Piyade Hudut Bölüğü Gökhan Karakolu'nda, 1994'te askerlik yaparken, terhisine üç gün kala Suriye sınırından üç kilometre içerde ölü bulunan er Nihat Özcan'ın ailesi, oğullarının şüpheli ölümünü Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'na taşıdı.
1994'te Nihat Özcan'ın ailesini arayan askeri birlik yetkilileri Özcan'ın firar ettiğini söylemiş, daha sonra sınırın Suriye tarafında cansız bedenine ulaşıldığı bilgisini vermişti.
Karakola giden baba Fahrettin Özcan ise her ne kadar askerler kendisine oğluna işkence yapıldığını ve öldürüldükten sonra Suriye tarafına bırakıldığını söyleseler de, konunun aydınlığa kavuşmasını sağlayamamıştı.
Babam işkence izlerini gördü
Şüpheli asker ölümlerinin Meclis gündeminde yer bulmaya başlamasıyla birlikte Özcan ailesi 18 yıl önce yaşanan olayı 23 Aralık 2011'de tekrar gündeme getirdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'na bir dilekçe yazan Nihat Özcan'ın kardeşi Şeyhmus Özcan, dilekçesinde özetle şu ifadelere yer verdi:
* Ağabeyim öldüğü zaman ben ve kardeşlerim küçük yaşta olduğumuzdan, babamız da yaşlı ve okuma yazma bilmediğinden hakkımızı gerektiği gibi arayamadık.
* Ağabeyim dindar biriydi. Bu nedenle bölük komutanı ve karakol komutanı tarafından dövülüp tehdit edilmekteydi.
* Teskeresine birkaç gün kala komutanlar bizi arayıp ağabeyimin firar ettiğini, birliğe geri dönmesi durumunda teskeresini vereceklerini söylediler. Altı gün sonra da cesedi bulundu, gelip alın dediler.
* Babam karakola gittiğinde ağabeyimin işkence görmüş ve G3 tüfeğiyle vurulmuş olduğunu gördü.
* Ağabeyimin bir askerlik arkadaşı bu sırada gizlice yanaşarak, "Oğlunuz bölük tuvaletinde öldürüldü. Bizi de konuşmamamız için tehdit ettiler" dedi.
"Ağladım ama bir şey yapamadım"
Nihat Özcan'ın babası Fahrettin Özcan'ın dilekçesi de 5 Nisan 2012'de Meclis İnsan Hakları Komisyonu'na ulaştı.
Oğlunun firar ettiğine dair telefonun gelmesinin ardından Hassa'ya gittiğini söyleyen Fahrettin Özcan, burada bölük komutanı Yüzbaşı Hüsnü Dündar'ın kendisiyle ilgilenmemesi üstüne Alay Komutanı'na gittiğini aktardı.
Baba Özcan'ın dilekçesinde alay komutanının kendisine verdiği bilgiler şöyle sıralanıyor:
* Nihat Özcan kaybolduğu gün, gece 24.00 sıralarında bölük komutanı Yüzbaşı Hüsnü Dündar beni aradı ve bir askerin hasta olduğunu söyledi. Ben de teğmen Şükrü Şendur'u karakola gönderdim.
* Teğmen Şendur'un hastayla yeterince ilgilenmediğini düşünen er Özcan teğmene "Komutanım asker çok hasta, siz onunla ilgilenmeyip burada çay içiyorsunuz. Siz tedavi etmeye mi geldiniz, çay içmeye mi?" diye sormuş. Teğmen Şendur da Özcan'a vurmaya çalışıp küfür etmiş. Er Özcan da teğmenden kaçmış.
* Koğuşa giden teğmen Şendur, "O buradan teskere alamayacak, buradan ölüsü çıkacak. Sizden de biri ağzından kaçırırsa sivil de bulurum" diye tehdit etmiş.
* Alay komutanı olarak ben de karakola gittim ve 15 metre aralıkla askerleri dizip er Özcan'ın bulunması için çalışma başlattık.
Albay, baba Özcan'a evine gitmesini, kendisine haber vereceğini söylemiş. Ancak baba Özcan birkaç gün sonra gelen telefonla yıkılmış.
"Oğlumun öldürüldüğünü, gelip morgdan almamızı söylediler. Morga gittiğimde oradaki yüzbaşılardan biri 'Askeri ayağından tavana assanız terhisine üç gün kalan asker firar etmez' dedi."
"Bölük komutanı yüzbaşı Hüsnü Dündar'a oğlumun terhisi gelmiş olmasına karşın neden firar etmiş olabileceğini, sordum. Beni göğsümden itip küfretti ve 'Teğmene altı yedi kez karşı çıkmış, olacağı buydu' dedi. Oğlumun cesedinin yanından beni kovdu. Ağladım ama bir şey yapamadım"
Çelişkili açıklamalar
Hatay Hassa 2. Hudut Taburu 8. Piyade Hudut Bölüğü Gökhan Karakolu'nda Nihat Özcan askerlik yaparken karakol komutanı olarak görev yapan piyade teğmen Osman Uğut ise 24 Haziran 1995 tarihli ifadesinde şunları söyledi:
* Teğmen Şükrü Şendur hasta olan bir ere bakmak için birliğe gelmişti. Koğuşta yatan ere baktıktan sonra birlikte santral odasında oturduk.
* Er Nihat Özcan, odaya gelerek Teğmen Şükrü Şendur'a hitaben "Arkadaşım hasta. Siz buraya çay içmeye mi geldiniz?" dedi.
* Nihat Özcan odadan çıktıktan sonra teğmen Şükrü hemen Nihat'ın peşinden çıktı ama o an kendisini bulamadı.
* Teğmen Şendur, ertesi sabah tüm bölüğü toplayarak Nihat'ın akşamki davranışının terbiyesizlik olduğunu ama terhisine az kaldığını, Nihat'a verilecek cezanın ailesini de cezalandırmak anlamına geleceği için ceza verilmeyeceğini söyledi ve hasta erle birlikte karakoldan ayrıldı.
* Aynı gün bana er Nihat'ın cezalandırılması gerektiğini yazdığı bir pusula gönderdi. Er Nihat Özcan'ın teçhizatlarını toplayarak erzak aracıyla bölüğe gönderilmesi isteniyordu. Er Nihat Özcan teçhizatlarını toplamış beklerken gelen aracı gördü ve götürüleceğini anlayınca ortadan kayboldu. Tüm aramalara rağmen kendisini bulamadık.
* Nihat'ın kaçtığı gün 700 metre uzakta bir ateş gördük. Başında insanlar vardı. Ateşin olduğu yerden 22.00 sularında taciz ateşi oldu.
* Aradan iki üç gün geçtikten sonra Hassa Kaymakamı ve Bölük Komutanı, Suriye makamlarının kendilerine verdiği bilgiye göre Nihat Özcan'ın vurulduğunu söylediler. Cenazeyi bize Suriyeliler teslim etti. Nihat'ın firar etmesini gerektirecek hiçbir şey yaşanmamıştı. (EKN)