Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi ile Şam arasındaki tıkanan ‘entegrasyon’ süreci ve Türkiye’nin meseleyi Suriye Demokratik Güçleri’nin varlığını sona erdirmeye odaklayan yüksek siyaset gündemi sürerken, bölgede günlük hayat devam ediyor. Özerk Yönetim’in kontrolündeki bölgelerde 2011’den bu yana askerî, politik ve diplomatik faaliyetler kadar alternatif eğitim sistemi konusunda da yürütülen çalışmalar dikkat çekiyor.
Özerk Yönetim ve Şam arasındaki ilişkilerin bölgedeki çocukların yaşamına nasıl yansıdığını, Türkiye’nin etkisini ve inşa edilen çok dilli eğitim modelinin detaylarını, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Eğitim ve Öğretim Konseyi Eş Başkanı Semira Hec Elî ile konuştuk.
Özerk Yönetim’in eğitim sistemi kapsamında 3 bin 685 okul, 743 bin 943 öğrenci ve 36 bin 966 öğretmen bulunuyor. Öğrenciler, Cizîrê, Rakka, Deyrizor, Tabka, Fırat ve Halep’in Şeyh Maksud ile Eşrefiye mahallerinde Arapça, Kürtçe ve Süryanice olmak üzere üç dilde eğitim veriliyor.
“Toplumu inşa etmenin yolu eğitimden geçer”
Kuzey ve Doğu Suriye’de 2012’de başlayan değişimin çocuklara ve eğitime etkisi ne oldu?
En büyük etki burada yaşayan her grubun anadillerinde eğitim almaları, kültürlerini yaşatmaları, istedikleri şekilde yaşayabilmeleri oldu. Ve bunun için çalışmalarımız devam ediyor. Sınıra yakın bölgelerde kuşatmalar olduğunda eğitime ara veriliyordu ancak eğitimin sistematik sürmesi için elimizden geleni yapıyoruz. Bu süreçte çok sayıda öğrencimiz eğitimlerini tamamladı ve üniversitelere girdi, mezun oldu. Özerk Yönetim eğitim sistemine özel bir anlam biçiyor, çünkü yeni bir toplumu inşa etmenin yolu eğitimden geçer. Üstelik eğitim sistemimiz buradaki yönetim modeli gibi alternatif bir model sunuyor. Bu sistem demokrasi, birlikte yaşam, adalet gibi temel başlıkları içeriyor. İnsanın hem kendi diliyle hem de komşusunun diliyle öğretim görebileceği bir model inşa ediyoruz.
Eğitim sisteminde bilimsel, eleştirel bir atmosferi önemsiyoruz. Bu sisteminde insanlığın yeni yaşam modelini öğrenmelerini sağlamaya çalışıyoruz ve toplumda bunun vesile olduğu ciddi değişimler görüyoruz. İnsanlar artık sadece devlet memuru olmak ya da herhangi bir belge almak için değil, yeni yaşamı inşa etmek için bu sisteme ortak oluyorlar. Rojava Devrimi bu anlamda kendini tanımlayabilme, yeniden yaşayabilmedir.
Ana sınıfından üniversiteye anadilinde eğitim
En önem verdiğiniz konulardan birinin anadili olduğunu belirtiyorsunuz. Bölgede Kürtçe’nin birden fazla lehçesi konuşuluyor ve başka diller de kullanılıyor. Anadili konusunda yaptığınız çalışmalar nasıl karşılık buldu?
Kurmancî lehçesinde Latin alfabesiyle eğitim veriyoruz. Rojava Üniversitesi’nde Kürtçe dil eğitimi çerçevesinde Soranice ve Zazaca eğitim veriliyor. Diğer lehçelerde de eğitim verebilmek için çalışıyoruz. Artık kendi materyal ve öğretmenlerimizle eğitim veriyoruz. Elbette bu çok zahmetli bir süreçti ancak sevindiren bir aşamaya geldik.
Ana sınıfından üniversiteye kadar anadilinde eğitim verilebildiği seviyedeyiz. Bu fedakarlık gerektiren bir çalışmaydı. Bir yandan mahallelerimizin güvenliğini sağlıyorduk, bir yandan da okullara gidip çocuklara dil öğretiyorduk, öğleden sonra da öğretmenler olarak kendimiz eğitim görüyorduk.

Peki, Afrin’de Kürtçe’nin müfredattan çıkarıldığına ilişkin haberler yapıldı. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Afrin işgal edildikten sonra Türkçe eğitim dayatması başladı. Kürtçe yasaklandı ve müfredattan çıkarıldı. Bu demografinin değiştirilmesiyle ilgili bir meseleydi. Yapılan, Kürtleri kökleriyle birlikte oradan söküp atma girişimidir. Bunu reddediyoruz, eleştiriyoruz. Afrin’deki, Şehba’daki ve diğer bölgelerdeki göçen aileler ile çocukların bir şekilde kimliklerini unutmamaları ve kendileri olarak varlıklarını sürdürebilmeleri için çaba harcıyoruz.

SURİYE'DE ADEMİ MERKEZİYET TALEBİ
Kürtler Şam'a, Kuzey ve Doğu Suriye'de ademi merkeziyetçi bir yönetim önermekte ortaklaştı
“Bize en yakın model Finlandiya eğitim sistemi”
Uzun bir çatışma dönemiyle birlikte kaynakların da kısıtlı olduğunu düşünürsek öğretmenleri nasıl eğittiniz? Bu konuda dünyadan örnek aldığınız modeller oldu mu?
Öğretmenler önce dil eğitimi alıp, sonra eğitim vermeye başladılar. Aşama aşama eğitim verme seviyesine gelmeleri üç yılda mümkün oldu. Birçok model inceledik, bizim modelimizin en yakın olduğu sistem Finlandiya eğitim sistemi. Sınamaya değil değerlendirmeye tabi bir sistem bu. Kültür, ahlak, toplum, yaşam çocukların eğitilme biçimi, öğretmenlerin eğitilmesi kısacası eğitimin tamamının bir bütünlük arz etmesi için ulus devlet modeline alternatif bir eğitim modelini ortaya çıkarmaya çalıştık.
Bir eğitim merkezimiz de Arizona Üniversitesi ile ilişki halinde çevrimiçi eğitim sürdürüyor. Bu merkezde kısmen daha iyi imkanlar var. Bazı ihtiyaçların temini konusunda arayışlarımız devam ediyor.
“Entegre olmak kendini yok saymak anlamına gelmez”
'Yeni Suriye' ile entegrasyon konusu da bir başka güncel tartışma. Gerçekleşecek bir entegrasyonun kurduğunuz eğitim sistemine etkisi nasıl olacak? Entegrasyon aşamaları öğrencilere tarihsel bir anlatı olarak nasıl sunulacak?
Bu entegrasyon meselesi askeri, siyasi ve toplumsal başlıkları nasıl ilgilendiriyorsa eğitim sistemini de ilgilendiriyor. Şu ana kadar sonuçlanmış bir durum yok, ancak olduğu takdirde de anadilinde eğitim hakkının sürmesi ve Kürtçe’nin Suriye Anayasası’nda yer alması şartıyla olacaktır. Şam ile bir entegrasyon sağlandığında bölgenin öznel durumlarının göz önünde bulundurulması gerekiyor. Biz tabii ki çocuklarımızın eğitimini kimseye bırakmayacağız. Eğer çocuklarımız için iyi bir opsiyon önümüze gelirse bunu değerlendiririz.
Entegre olmak kendini yok saymak anlamına gelmez bu bir devlet resmiyetiyle ilintilenecek. Entegrasyon bizim modelimizin sistem içinde eritilmesi anlamına gelmeyecek.
Demokratik Suriye Güçleri (DSG) ile Şam yönetimi arasında 10 Mart’ta varılan mutabakatın uygulanmasına yönelik çalışmalar kapsamında, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi heyeti ile geçici Şam yönetimi temsilcileri son olarak 1 Haziran’da bir araya gelmişti. Bu görüşmede 4 maddelik bir mutabakat sağlanmıştı.
Bu mutabakatın maddelerinden biri de eğitim konusuna ilişkindi.
“Sınavlar ve sınav merkezleriyle ilgili sorunların, öğrencilerin haklarını ve eğitim-öğretim sürecinin bütünlüğünü güvence altına alacak şekilde çözümlenmesini sağlama.”
Eğitim Öğretim Konseyi, 8 Haziran’da yaptığı açıklamada, Suriye’deki eski rejimin sınav sistemi üzerine anlaşmaya vardıklarını, 14 Haziran 2025’te yapılması düşünülen ortaokul sınavlarının 21 Haziran 2025’e ertelendiğini ve Kuzey ve Doğu Suriye kantonlarında ortaokul ve lise sınavları için birçok kayıt merkezi belirlendiğini duyurmuştu.
“Savaşın etkilerini azaltmak için sanattan faydalanıyoruz”
Öğrencileri en iyi gözlemleyebilen kurumu yönetiyorsunuz. Sizce savaşın çocuklar üzerinde etkileri var mı? Bu etkilerin iyileştirilmesinin yolu nereden geçiyor?
Elbette savaşın çocuklar üzerindeki etkisi çok büyüktü. Saldırılar olduğunda ve sürekli gökyüzünde dronlar dolaştığında bu çocuklar açısından korkuya ve tedirginliğe neden oluyordu. Çocukların psikolojisiyle ilgili meselelerde rol alan bazı dernekler var. Bu konuda uzmanlaşacak öğretmenler de bu dernekler üzerinden eğitim alıyor. Yaşadıklarını daha kolay atlatabilsinler diye spor, sanat ve müzikten de faydalanıyoruz.
Eğitim sisteminizde özel gereksinimli çocuklara yönelik bir planınız, engelli çocuklarla ilgili destekleriniz var mı?
Okullarda çok fazla engelli öğrenci var. Engellerine dair ihtiyaçları oldukça çeşitli. Bazıları diğer çocuklarla okullarda eğitim görüyor. Bazılarına da sosyal hizmet birimimiz eğitim sistemiyle eş güdümlü hareket ediyor ve yardımcı oluyor. Bu ortaklık sayesinde engelli çocuklar için bazı merkezler açıldı. Bu merkezlerde bizim görevlendirdiğimiz öğretmenler ve sosyal hizmet uzmanları birlikte çocuklarla ilgileniyorlar.
“Liselerimizden mezun öğrenciler yurtdışında kabul görüyor”
Bu 'alternatif' modelin diğer ülkeler tarafından tanınmasına yönelik çalışmalarınız var mı?
Diplomatik kanallarla birçok ülkeyle yürüyen mesaimiz var. Bizim üniversitelerimiz ile başka ülkelerin üniversiteleri arasında denklik anlaşmaları yapmak için çalışmalarımız devam ediyor. Birçok ülkeden eğitimle ilgilenen dernekler, organizasyonlar modelimizi incelemek üzere bizi ziyaret ediyor. Birçok ülke buradaki üniversite mezunu öğrencilerin belgelerini de kabul etmiş durumda. Bizim liselerimizden mezun çok sayıda öğrenci Almanya, Hollanda gibi ülkelerde üniversite okuyor.

“Önemli olan çocuklarımızın kendi kimliğiyle eğitim alabilmesi”
Politik belirsizlikler ve tedirginlikler olduğunu siz de belirttiniz kamuoyunda da yer alıyor. Fiziki olarak peki işinizi zorlaştıran dezavantajlar ve sorunlar nelerdir?
En zorlandığımız başlıklardan biri bütün binaların eski olması, sınıfların yetersizliği. Her bir sınıfta en az 50 öğrenci bir arada okuyor. Sistem bir değerlendirme sistemi olduğu için öğretmenlerimiz de sağlıklı ve adil bir değerlendirme yapabilmekle ilgili zorluklarla karşılaşıyor. Araç gereç eksikliği yine büyük sıkıntı. Denklik meselesi yine bir zorluk. Uzman öğretmenlerin yetişmesi için çalışmalar devam ediyor. Sorunlarımız genel olarak bu şekilde ama her ne olursa olsun öğrencilerimiz bir şekilde eğitim görmeye devam ediyor. Şunu diyebiliriz ki buralarda eğitim alan çocuklar kendi kimlikleri dilleri ve kültürleriyle yaşıyorlar eğitim alabiliyorlar. Günün sonunda en önemli şey de bu.
Semira Hec Elî kimdir?
(NÖ)






