Geçtiğimiz günlerde sunucu Murat Başoğlu’nun (49) yeğeni B.B. (35) ile fotoğraflarının magazin sayfalarında yayınlanmasının ardından Türkiye’de “ensest” tartışması gündeme oturdu. Kavramlar birbirine karıştı, raporlar yayınlandı, raporlardaki oranlar tartışmalar yarattı.
Kamuoyu bu konuyla neden bu kadar ilgilendi? Ensest Türkiye’de doğru bir şekilde tartışılıyor mu? Bu sorunla mücadele ediliyor mu? Akrabalık ilişkisi bulunan iki yetişkin insanın duygusal ve/veya cinsel bir ilişki yaşaması ensest olarak yorumlanabilir mi?
Türkiye Psikiyatri Derneği’nden (TPD) Prof. Dr. Şahika Yüksel, bianet’in sorularını cevapladı.
“Türkiye’de istismarı örtmek esas alınıyor. Bunu öncelikle istismarcılar ve aileler yapılıyor, devlet eliyle meşrulaştırılıp kapatılıyor" diyen Yüksel, şu çağrıyı yaptı:
“Her zaman dediğimiz gibi, cinsel saldırı yaşayan bir çocuk ya da büyük, bunu mutlaka çevresinde güvenli bir kaynağa bildirmeli. Yakınımızın böyle bir olay yaşadığını duyarsak, yine güvenli bir kaynaktan destek almasını ve olayın tekrarlamamasını temin etmeliyiz.”
“Magazinel yaklaşım, istismarın üstünü örtüyor”
Yüksel, çocuk istismarı, ensest gibi konuların magazin sayfalarında ele alınmasının, olayın üzerinin kapatılmasına yol açtığını belirtiyor.
“Kamuoyu röntgenciliği seviyor. Meşhurları izleyerek onların hayatına bakarak konuşmak, çok sevilen bir şey. Kendi üzerlerinden konuşmayıp, dolaylı olarak onlar üzerinden ahkam kesmek çok kolay oluyor.
“Bu konular magazinel olarak kamuoyunda ele alınıyor. Ama derinliği olan, önlemeye yönelik bir çalışmaya gidilmiyor. Bu da cinsel istismarın, tecavüzün kapatılmasının bir modeli oluyor. Düdüklü tencereden biraz duman çıkarıyoruz ama olay devam ediyor."
“Gazetecileri topa tutup, istismarcıları aklıyoruz"
Yüksel, kamuoyundaki tartışmaların ensest sorunundan uzaklaştığını da ekliyor:
“Bir rapor hazırlanmış ve Türkiye’de yüzde 40 kadar ensest olduğu söyleniyor. İnsanlar da buna tepki gösteriyor. Bu oran doğru olmayabilir, bunun hiçbir önemi yok. Türkiye’de ensest oranı yüzde 40 değil de yüzde 10 ise, bu sorun değil mi?
“Türkiye’de cinsel istismar var mı? Var. Öğretmen de, doktor da, bakıcı da yaptığında bu olay enseste giriyor. Çünkü ensest, korumakla yükümlü olduğu bir kişiye karşı cinsel sınır ihlalidir.
“Dolayısıyla Ensar Vakfı’ndaki olay kapatılmışken, buradaki yüzde 40 mıydı yüzde 20 miydi diye tartışmayı ahlaksızca buluyorum. Biz buna yüksek bir oran verdi diye bir gazeteciyi topa tutuyoruz ama cinsel istismarı yapanları yine aklıyoruz.”
Hürriyet’ten Melis Alphan, haftasonu yayınlanan köşe yazısında Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun (TKDF) 2014’te yayımladığı Türkiye Ensest Atlası Projesi’nden bahsetmişti. Alphan’ın yazısında, bu rapora göre Türkiye’de ensest oranının yüzde 40 olduğunu söylemesinin ardından birçok hakaret ve tehdide maruz kalmıştı.
İki yetişkin akrabanın birlikteliği ensest midir?
Peki 49 yaşında ve 35 yaşında iki yetişkinin aralarında kan bağına rağmen duygusal ve/veya cinsel ilişki yaşaması ensest olarak yorumlanabilir mi? Üstelik ensest tartışmasının ardından Başoğlu hakkında "hayasızca hareketler" (TCK 225) suçlamasıyla soruşturma başlatıldı.
Yüksel, “Ensesti çocuklara ait bir durum diye düşünüyoruz. 15 yaşın üzerinde olduğunda cinsel saldırı/istismar/tecavüz diyoruz. Ancak ensest, kişinin korumakla yükümlü olduğu bir kişiye karşı cinsel sınır ihlalidir” diyor.
“İki erişkin insanın kendi hayatıyla ilgili karar verme yetkisinin ve yeterliliğinin olup olmadığı çok tartışılan bir konudur. Buna ilişkin, farklı ülkelerde farklı düzenlemeler var. Mesela Almanya’da kişiler 18 yaşın üzerinde olsa da bu yasaklanmış durumda.
“Ben bir ruh sağlığı uzmanı olarak şunu anlamıyorum: dünyada bir sürü insan varken neden kardeşi, babası, amcasıyla ilişki kurar? Neden dünyasını bu kadar dar tutar? Neden başka bir partner ona çekici gelmez?
“Ama bu, ruh sağlığı uzmanı olarak benim patolojilere yönelik düşünme eğilimimden olabilir. Buna tek bir cevap veremeyeceğim. İki erişkin arasında olduğunda garip ve uygunsuz bir seçim ama buna suç denilebilir mi? Suç başka bir şey.”
“Aile bakanlığı varken, ensest oranını bilemeyiz”
Yüksel, ensest mağdurunun yaşadığını açıklamasının çok nadir bir durum olduğunu, aileiçinde de gizlenen ensestin çok gizli kalan bir konu olduğunu vurguladı:
“Türkiye’de kadın ve kadın haklarından, çocuktan sorumlu bakanlık yok olup, yerine aile odaklı bir bakanlık geldiğinde, ensest oranını bilemeyiz. Yani aile üzerinden aileiçi şiddet araştırırsak sahte bir sonuca ulaşırız.
“Cinsel istismarda doğrudan istismara uğrayan bireylere sorduğumuzda sahte cevaplar almamız çok olası.”
“Çocukların beden ve kimliği aileye mi çocuğa mı ait?”
Yüksel, Türkiye’de ensest ve çocuk istismarıyla ilgili tartışmalarda, çocuk odaklı bakılmadığına işaret ederken, çocuğa şiddet ya da aile üyeleri arasındaki cinsel yakınlık gibi durumların “kültürel norm” olarak savunulduğunu ve meşrulaştırıldığını anlatıyor:
“Türkiye’de bazı konularla ilgili tartışmalarda bir karmaşa yaşanıyor. Bunlardan ilki çocuk hakları meselesi, yani çocuklarının rızalarının olmasının kabulüyle ilgili. İkincisi de çocukların beden ve kimliklerinin kendilerine ya da ailelerine ait olmasıyla ilgili kargaşa.
“Mesela çocukların ‘dövülerek terbiye edilmesi’ gibi uygunsuz değerlendirmeler var. Çocuğu az döverim, işkence yapmam, bu bizim kültürümüze uygundur, denilebiliyor.
“Cinsellik konusu da bu yaklaşımlardan payını alıyor. Nasıl oluyor bu? Aile üyeleri arasında cinsel yakınlıklar meşrulaştırılıyor ve kültürel norm olarak savunulabiliyor.” (ÇT)