Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV) Demokratikleşme Programının 2010-2011 yılında hazırladığı yayınlarının ve araştırma bulgularının tartışmaya açıldığı "Geçiş Sürecinde Türkiye: Toplum, Siyaset, Yargı ve Medya" konferansı İstanbul Nippon Hotel'de başladı.
Konferansın "Geçiş Döneminde Adalet: Silahsızlanma ve Barış" başlıklı ilk panelinde Cengiz Çandar'ın TESEV için hazırladığı "Dağdan İniş; PKK Nasıl Silah Bırakır? Kürt sorununun şiddetten arındırılması" adlı raporu değerlendirildi.
TESEV Demokratikleşme Programı Direktörü Dilek Kurban moderatörlüğünde gerçekleşen panelin konuşmacıları Radikal gazetesi yazarı Cengiz Çandar, Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku Van bağımsız milletvekili Aysel Tuğluk, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Diyarbakır milletvekili Galip Ensarioğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul milletvekili Sezgin Tanrıkulu idi.
Tuğluk raporda çözüme yaklaştıran bulgular olduğunu, Ensarioğlu yerel yönetimlere bazı yetkiler tanınması gerektiğini ve çatışmalı ortam devam ettiği sürece ölümlerin vebalinin milletvekillerine ait olduğunu söyledi. Tanrıkulu ise çözüm için bir mütabakat zemini hazırlayacak bir "Akil Adamlar Komisyonu" kurulması gerektiğini dile getirdi.
"PKK olgusu terörizm değil, Kürt isyanı olarak ele alınmalı"
Çandar, PKK'nın silah bırakması için gereken şartların ne olduğuna ilişkin hazırladığı raporu sundu. Rapor, Türkiye Cumhurbaşkanı, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı gibi devlet ve hükümet yetkililerinden, Murat Karayılan ve Zübeyir Aydar gibi PKK yöneticilerine, PKK'dan ayrılan isimlerden Abdullah Öcalan'ın avukatlarına, sivil toplum kuruluşları temsilcilerinden siyasi parti yöneticilerine kadar soruna taraf olan kırk kişiyle yaklaşık altı aylık bir süre zarfında yapılan derinlemesine görüşmeler sonucu hazırlandı.
Kürt sorunu ile PKK'nın ayrılamaz olduğunu belirten Çandar, raporda PKK olgusunun bir "terör sorunu" yaklaşımıyla değil, bir "Kürt isyanı" olarak ele alındığını belirtti. Çandar, "bu rapordan yapılacak çıkarımlar çözüm konusunda yol gösterici nitelikte olduğunu" söyledi. Raporun mevcut konjonktür ve parametreler dahilinde geçerli olduğunu vurgulayan Çandar, sorunun çözümüne yönelik önerileri yedi başlıkta özetledi:
* Güven ortamının yaratılması: Devlet ve PKK arasında güven ortamının sağlanmasının ön koşulu, başta seçilmiş belediye başkanları olmak üzere KCK Dava'sından tutuklu bulunan sanıkların büyük bölümünün serbest bırakılmalarının sağlanması ve davanın düşürülmesidir.
* Güven ortamının sürdürülebilirliği: Bu sürdürülebilirlik ancak silahların sustuğu ve susturulduğu bir ortamda mümkün olabilir. Devlet tarafında operasyonların durdurulması, askeri otoritenin kesin olarak sivil otoriteye tabi kılınmasıyla ve tabi sivil otoritenin bu söz konusu yaklaşımı benimsemesiyle PKK'nın eylemsizlik halinin konsolide edilmesi mümkün olabilir.
* Kürtlerin siyasal katılımı: Dağdan inişi özendirecek şekilde meşru ve yasal zeminde siyaset yapılması, seçim barajının yüzde 10'un altına çekilmesi gerekmektedir. Bu düzenleme bir demokratik gereklilik olmasının yanı sıra Kürt Sorunu'nun şiddetten arındırılması için çok önemli pratik bir değere sahip olduğu için de benimsenmelidir.
* Yeni bir anayasa: Yukarıdaki adımlar, çözüme ilişkin hukuki çerçeve gerçekleşmeden anlam kazanamazç Yeni bir anayasa hazırlanmalı ve burada yeni bir vatandaşlık tanımı yapılmalıdır.
* Kürtlere yeni bir statü: Kürtlerin yeni bir statü elde etmesi, PKK'nin nüfuzu altındaki Kürtlerin dışında kalan ve hatta PKK'ya muhalif Kürt çevrelerinde bile adeta bir konsensüs halinde dile getirilmektedir. Bunun için Türkiye'nin kabul etmiş olduğu Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Şartı'na konulan çekincelerin kaldırması gerekmektedir.
* Öcalan'ın tutukluluk şartlarının düzenlenmesi: Öcalan'ın Kürt isyanının lideri olarak, çözümün partneri olarak görülmesi ve tutukluluk şartlarının düzenlenmesi, görüşme yapılan kişiler tarafından "dağdan iniş"in sağlanabilmesi açısından kaçınılmaz görülmektedir. Öcalan'la yapılan görüşmeler askerler değil siviller tarafından yapılmalı ve diyalog olarak değil müzakere olarak sürdürülmelidir.
* Aşamalı af uygulaması: Bu uygulma Kürt çevrelerince PKK'nin silahlı güçlerini dağlardan ve bu arada Kandil'den indirmek için, en geçerli yol olarak dile getirilmiştir..
Çandar ayrıca "silahsızlandırma" ifadesinin Kürtler tarafından mücadelenin tasviyesi olarak algılandığını, "af" ifadesinin ise "kim, hangi hukukla kimi affediyor" tartışmalarına yol açtığını belirtti. "Adı af olmasa bile, özel bir programın devreye sokularak dağdaki silahlı kadroların silahsız bir şekilde normal hayata ve siyasi hayata girmesini sağlayacak düzenlemelerin yapılması" gerektiğini dile getirdi.
Tuğluk: "Çözüm demokratik anayasadan geçiyor"
BDP'li Tuğluk rapordaki bulguları tek tek değerlendirdi ve çözüme yaklaştıran tespitler olduğunu söyledi "Terör değil isyan kelimesinin kullanılmasının çözümsel bir yaklaşım" olacağının altını çizdi.
Tuğluk, "Hem devlet, hem PKK'den yana çatışmasız çözüm için bir irade söz konusu. Bu da çözüm için bir olanak yaratıyor. Galiba burada bu olanağı kullanmayan siyasileri tartışmak gerekiyor. Ne kadar çatışma yaşanırsa yaşansın, gelinecek nokta bu sorunun demokratik anayasal çözümü olacaktır. Kürt halkı söz değil, pratik adımlar bekliyor. Yeni anayasal sürecin başlayıp başlamaması bu açıdan belirleyici olacak" diye konuştu.
Ensarioğlu: "Terör sebep değil, çözümsüzlüğün sonucu"
AKP'li Ensarioğlu, bunun bir isyan olduğuna katıldığını, terörün bir sebep değil Kürt sorununun çözülmemesinin sonucu olduğunu dile getirdi. "PKK ve BDP'nin Kürt sorununun çözümünde olmazsa olmaz unsurlardır ama çözüm bununla sınırlı değildir, muhattap bütün Kürt halkıdır" diyen Ensarioğlu sözlerine "çözüm için herkesle işbirliği yapmak lazım. Biz bu işbirliğine varız. Ben siyasi geleceğimi bu işe bırakmaya hazırım. Eğer çözümü var edemezsek, akacak her kanda 550 vekilin vebali vardır" diye devam etti.
Demokratik özerklik konusuna da değinen Ensarioğlu, "yerel yönetimlere bir takım yetkiler verilmesi konusunda hepimiz hem fikiriz. Bütün partilerin ittifak edeceği bir model bulunmalı ve yerele bazı yetkiler verilmeli" dedi.
Ensarioğlu, büyük alkış alan konuşmasının ardından gelen "buradaki tutumunuz mecliste de devam edecek mi" sorusunu, "siyaset yapmamızın amacı bu fikirleri yukarı taşımak" diye cevapladı.
Tanrıkulu: "Sorunu akil adamlar çözer"
CHP'li Tanrıkulu, rapordaki önerilerin "bugünden yarına sonuç alacak öneriler olmadığını" söyleyerek kendi çözüm önerilerinden bahsetti. "Dokuz tutuklu milletvekili olduğunu ve bunun özgürlükleri kısıtlayan bir yargıya bırakılmayacak bir kriz olduğunu, mecliste çözülmesi gerektiğini" söyleyen Tanrıkulu, Kürt meselesinin çözümü için meclis tatili boyunca çalışarak soruna çözüm arayacak iki farklı komisyon kurulması gerektiğini söyledi.
Sorunu herkesin ortaklaşabileceği bir zemin üzerinde yürütecek ve toplumu ikna edebilecek bir "Akil Adamlar Komisyonu" ve benzer sorunların diğer ülkelerde nasıl çözüdüğüne yönelik araştırmalar yürütecek ikinci bir komisyon kurulursa, sorunların mecliste çözülebileceğini ifade etti. (ÇT)
* "Dağdan İniş, PKK Nasıl Silah Bırakır? Kürt Sorunu'nun Şiddetten Arınması" raporu için tıklayın. Raporun özeti için buraya tıklayın.