İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Hizmetler Daire Başkanı Enif Yavuz Dipşar, İBB’nin kadınlara yönelik yoksullukla mücadele, şiddeti önleme ve sosyal dayanışma temelli hizmetlerini bianet’e anlattı.
Dipşar, “Yoksulluğu tek başımıza ortadan kaldıramayız ama dayanışmayı örgütleyebiliriz. Bizim gücümüz birbirimiziz” dedi.
Sahada olmanın, kadınlarla birebir temas kurmanın kendisine güç verdiğini söyleyen Dipşar, İBB Kadın’ın temel yaklaşımını “birbirine omuz veren bir yerel yönetim modeli” olarak tanımlıyor:
“Yorulmuyorum aslında. İnsanlarla sahada olmak, sokakta olmak bana çok iyi geliyor. Sanki insanlarla inanılmaz bir bağ kurup oradan enerjiyle doluyormuşum gibi hissediyorum. Dün üç çocuğunu yangında kaybetmiş bir kadının evindeydim, bugün kadın kooperatifleriyle beraberim. Kamunun her yerde olabilmesi ihtimali, bu yeni yerel yönetim modeli bana gerçekten çok iyi geliyor.”
İBB Kadın’ın gündemi: Yoksulluk ve şiddet
Dipşar’a göre bugün İBB Kadın’ın en yakıcı gündemi yoksulluk. İstanbul’da 1,5 milyonu aşkın sosyal yardım başvurusu olduğunu hatırlatan Dipşar, özellikle kadınların yaşadığı derin yoksulluğa dikkat çekiyor:
“Hava soğuyacak ve biz bileceğiz ki İstanbul’da her 10 kadından 7’si evinde doğalgaz açmadan oturacak. Yoksulluğun iliklerimize kadar hissedildiği bir şehirde yaşıyoruz. Bizim yoksulluğu topyekûn ortadan kaldırma gücümüz yok. Ama bizim gücümüz birbirimiziz. Dayanışmayı örgütlemek bizim işimiz.”
İBB Kadın’ın ikinci temel mücadele alanı ise şiddet. Psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddetin bir bütün olarak ele alındığını vurgulayan Dipşar, kadınların ekonomik olarak güçlenmesinin hayati olduğunu söylüyor:
“Kadının emeğinin görünür olması, kendini güçlü hissetmesi, ekonomik olarak bir nebze de olsa ayakta durabilmesi kadın dayanışmasının özü. Kadın kooperatiflerini bu yüzden birer dayanışma kalesi olarak görüyorum. Türkiye’nin bir dağ köyündeki kadın kooperatifiyle temas ediyorsak, görünmeyen bağlarla birbirimize tutunuyoruz demektir.”
Kadın sığınakları İstanbul’da bir ilk
İBB’nin Ekrem İmamoğlu döneminde İstanbul’daki ilk kadın sığınak açtığını hatırlatan Dipşar, ikinci sığınma evinin de açılmak üzere olduğunu söylüyor. Her biri yaklaşık 40 kadın kapasiteli olan bu evlerin koğuş sistemiyle değil, müstakil odalarla tasarlandığını özellikle vurguluyor:
“Biz kapasiteyi artırabilirdik ama artırmadık. Çünkü orada bir yaşam alanı kuruyoruz. Bilgisayar odası, üretim atölyesi, çocuk oyun alanlarıyla kocaman bir ev gibi düşünülmüş yerler. Keşke hiç ihtiyaç olmasa ama her dört kadından birinin şiddete uğradığını bildiğimiz bir ülkede bu hizmetleri sunmak kamunun görevi.”
Dipşar, “Aile Yılı” tartışmalarına da değinerek şunu söylüyor:
“Ailenin temelini oluşturan kadınların güçlü olması gerekiyor. Kadınların anayasal haklarını kullanabilmesi, kız çocuklarının ayakta durabilmesi için kamunun dayanışmayı büyütmesi gerekiyor.”
7/24 Şiddet Hattı: Türkiye’nin her yerinden aranıyor
İBB’nin 444 80 86 numaralı Şiddet Hattı’nın Türkiye’de bir ilk olduğunu belirten Dipşar, hattın 7 gün 24 saat, Türkçe, Kürtçe, Arapça ve İngilizce hizmet verdiğini söylüyor:
“Sadece İstanbul’dan değil, 81 ilden arayan kadınlar var. En önemli farkımız, hattı açanların psikolog, sosyolog ve sosyal hizmet uzmanı olması. Kadınlar bir uzmanla konuşuyor, hızlı danışmanlık ve yönlendirme alıyor. Bazen sadece sohbet etmek, dertleşmek için arıyorlar. Biz her hâlükârda yanlarında olmaya çalışıyoruz.”
Sığınaklardan çıkan kadınlara Türkiye’de bir ilk destek
İBB’nin yeni dönemde en önemsedikleri uygulamalardan biri, sığınaktan çıkan kadınlara yönelik destekler. Dipşar, bu uygulamanın Türkiye’de ilk olduğunu vurguluyor:
“Sığınaktan çıkan kadınlara nakit destek ve 6 ay kira yardımı yapıyoruz. Çünkü şiddet sarmalında en büyük sorun ekonomik güçsüzlük. Kadınlar ekonomik sebeplerle failin yanına geri dönüyor. Biz bunu kırmak istiyoruz.”
Bu desteklerin istihdam ofisleri, İSMEK kursları ve Yuvamız İstanbul kreşleriyle bütünlüklü bir sistem içinde sunulduğunu söylüyor:
“Bütüncül hizmet dediğimiz şey tam olarak bu. Kadının mesleği olacak, evi olacak, çocuğunun bakımı çözülecek. O şiddet ortamına geri dönmeyeceği bir sistem kurmaya çalışıyoruz.”
“Kızlar Okusun” ve sosyal incelemeler
İBB’nin “Kızlar Okusun” projesinin bu yıl 30 bin kız çocuğuna ulaştığını belirten Dipşar, sosyal hizmet ekiplerinin her gün yaklaşık bin hanede sosyal inceleme yaptığını aktarıyor:
“Bu sadece yoksulluk tespiti değil. Kadın şiddet görüyor mu, çocuk okula gidiyor mu, evde engelli ya da kronik hasta var mı; hepsine bakıyoruz. Bu tespitler üzerinden sosyal politikalar geliştiriyoruz.”
İBB Kadın merkezleri: Katılımcı kamusal alanlar
Dipşar’a göre İBB Kadın merkezleri, kadınlara bir şey dayatan değil, kadınların kendilerinin şekillendirdiği kamusal alanlar:
“Programları kadınlar belirliyor. Mahalle mutfakları, çamaşırhaneler, oyuncak kütüphaneleri kurduk. Oyuncağı olmayan çocuklar buradan oyuncak alabiliyor. Bianet okurları bu merkezlerde gönüllü olabilir, çevrelerindeki kadınlara anlatabilir. Bizim herkese yerimiz var.”
“Kamuda çalışmak bana iyi geliyor”
Enif Yavuz Dipşar, kişisel mesajını ise şöyle özetliyor:
“Kamudan uzak duran bir çevreden geliyorum, yurt dışında eğitim aldım ama kamuda çalıştığım için çok mutluyum. Bütün zorluklarına rağmen. Çünkü kamusal hizmet çok büyük bir alan. Biz İBB olarak kapılarımızı herkese açan, kucaklayan, katılımcı bir kamu yönetimi sergilemeye çalışıyoruz. En büyük dileğim, herkesin İBB Kadın’da, mahalle evlerinde dayanışmanın bir parçası olması.”







