"Ardıç'ın feministlere ve cinsiyetçiliğe karşı çalışmalar yürüten tüm kadınlara küfür ve hakaret dolu yazısını Engin Ardıç'ın akıl, fikir düzeyi, inandırıcılığı ve tutarlılığı konusunda kamuoyunun zaten sahip olduğu fikir ve iradesine olan güvenimizle eleştiri ya da kınamaya değer bulmuyoruz."
Grup, gazete yönetimine "Küfür ve hakaret dolu, toplumun belirli bir kesimine yönelik apaçık düşmanlık güden ve aşağılayan bu tür yazıları hangi gazetecilik etiğine sığınarak yayınlamaktasınız?" diye sordu.
Meslek etiğine aykırı
Ardıç, "karı" ve "koca" terimlerinin "eş" ile değişmeye başladığını söylediği yazısında "bu değişimden feministleri sorunlu tutuyor" ve onlara açıkça hakaret ediyor ve aşağılıyor.
TGC ve British Council'ın çıkardığı Medya ve Çeşitlilik Kılavuzu'na göre medya profesyonelleri "dilin içine yerleşik bir cinsi ya da cinsel yönelimi diğeri karşısında aşağılayan cinsiyetçi ve homofobik sözcük ve söylemlerin dönüştürülmesi konusunda duyarlı olmalı."
Medya kuruluşları da "toplumsal cinsiyet duyarlılığıyla kendi özgü denetim politikaları ve kurum içi izleme mekanizmaları oluşturmalı".
TGC Gazetecinin Hak ve Sorumlulukları Bildirgesine göre "gazeteci; (...) cinsiyet ayrımcılığı yapmadan tüm bireylerin haklarını ve saygınlığını tanır. (...)düşmanlığı körükleyici yayından kaçınır. Bir topluluğun inançlarını saldırı konusu yapamaz."
Basın Konseyi, Basın Meslek İlkelerine göre de "Yayınlarda hiç kimse cinsiyeti nedeniyle kınanamaz, aşağılanamaz. Kişileri eleştiri sınırları dışında aşağılayan ifadelere yer verilemez."
"Esas sorun gazetenin yazıyı basması"
Galatasaray Üniversitesi öğretim üyesi ve MEDİZ üyesi Doç. Hülya Uğur Tanrıöver: Engin Ardıç'ın çizgisi herkesin malumu, dolayısıyla bu yazısı da beni şaşırtmadı. Yazı meslek etiğine aykırı; toplumun bir kesimini hedef gösteriyor. Bir etnik yada dini gruba yönelik yazamayacağı ifadeleri hedefte kadınlar olunca cesaret edebiliyor. Kadın hareketine hakaret ederek tarihin mücadeleci kadınlarına da hakaret etmiş oluyor. Engin ardıç ciddiye alınacak biri olmasa da onu okuyacak ve ciddiye alacak insanlara sorunu anlatmamız lazım.
FilmMor gönüllüsü, yönetmen Melek Özmen: Engin Ardıç'ın fikirlerini ciddiye alan olduğunu sanmıyorum; tek derdi okunurluk. Esas sorun bir gazetenin böyle bir yazıyı basabilmesi. Bu bir ifade özgürlüğü sorunu dolayısıyla muhatabımız da onlar, Basın ;Konseyi, meslek örgütleri...
Kadın adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (Ka-Der) başkanı avukat Hülya Gülbahar: 2002'de yürürlüğe Medeni Kanun prensipte kadına yönelik ayrımcılık içeren tüm düzenlemeleri kaldıırmayı amaçlıyordu. Bunlardan biri de eski kanundaki "karı kocanın yardımcısıdır" gibi kadının kocasına bağımlılığını gösteren ifadelerdi. Bu nedenle kanundaki bütün "karı" ve koca" kavramları değiştirildi, böylece bu kavramlara yüklenen ayrımcı ve cinsiyetçi içerik ortadan kaldırıldı. Engin Ardıç gündelik hayatta dilediği gibi hitap edebilir; kamusal ortamlarda da kendini "efendi" ya da "köle" olarak sunabilir ama bunu herkesten beklemesi insana "pes" dedirtiyor.
Gazeteci Berat Günçıkan: Bu kadar cahil; zekasıyla vicdanı arasındaki uçurumu ha bire derinleştiren birinin bu yazısını -benzer daha bir sürü yazısını da- bana değil, erkek gazetecilere sormanızdan yanayım. Bir kadın olarak öfke duyamayacak kadar hastalıklı görüyorum Engin Ardıç'ın zihnini. Ama bu zihinle medyanın bütün köşe başlarını tutan erkeklerin kadınlardan daha çok hesaplaşmaya ihtiyacı var. Eğer bunu yapamıyorlarsa, iki yüzlülüklerindendir, yazdıklarıyla zihinleri arasındaki yarılmadandır ve hepsi birer Engin Ardıç'tır...
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay: Engin Ardıç birikimli yetenekli bir yazar ama bu ona kadınları ya da insanları aşağılama hakkı vermez. Kendisini tatmin için yazdığı yazılardan biridir bu. Fazla ciddiye almamak gerekiyor bu adamı da yazısını da.
Gazeteci Oral Çalışlar: Engin Ardıç'ı ve yazısını ciddiye almıyorum.(EÜ)
