Göltaş, sorunun özelleştirmeler nedeniyle mevcut şebekeye son 20 yıldır hiçbir bakım, onarım, yenileme yatırımının yapılmadığını, acil durumda müdahale edecek teknik yeterliliğe sahip personelin uzaklaştırıldığını, üretim merkezlerinde yatırım politikasından vazgeçildiğini belirtti.
Yeşil de, Göltaş da, böyle bir durumun yaşanacağına meslek örgütlerinin yıllardır işaret ettiğini vurguluyor, enerjide piyasalaştırma politikalarının devam etmesiyle "bu tehlikenin daha da büyüyeceğini" söylüyor.
İkisi de"Enerji üretimi ve dağıtımı kamu hizmetidir; tek elden ve kamu tarafından yapılmalıdır" diyor.
Kâr etmeyen özel şirket enerji üretmekten kaçınıyor
Elektrik kesintisi, cumartesi gecesi (1 Temmuz) Bursa'daki doğalgaz çevrim istasyonunun devreden çıkmasının ardından saatlerce sürdü.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Müsteşarı Sami Demirbilek, dün yaptığı açıklamada, Seydişehir Alüminyum Tesisleri'nin özelleştirilmesiyle birlikte Ce-Ka İnşaat Şirketi'ne geçen Oymapınar Santrali'nin devreye girmesini istediklerini, ancak santralin devreye girmediğini söyledi.
Ancak, sorun bundan çok daha büyük.
Yeşil ve Göltaş'ın verdiği bilgilere göre, hafta sonu yaşanan kesinti, buzdağının yalnızca tepesi. Bu durumun enerji üretimi ve dağıtımının piyasalaştırılmasıyla doğrudan doğruya bağlantılı olan temel nedenleri şöyle.
Özel şirket kâr etmeyeceği durumlarda üretim yapmıyor: Kendi üretim ihtiyaçları için elektrik enerjisi üretme izni bulunan sanayi şirketlerinin, yani "otoprodüktör" şirketler, ürettikleri enerjinin fazlasını devlete satıyorlar. Göltaş'ın verdiği bilgiye göre, Türkiye'deki enerji üretiminin yüzde 10'u otoprodüktör şirketler tarafından gerçekleştiriliyor.
Yeşil, "Saat 22:00-06:00 arasında devletin otoprodüktör firmalara elektrik almak için verdiği fiyat, günü diğer dilimlerine göre yaklaşık yarı yarıya daha düşük. Bu durumda, bu firmalar bu saatlerde elektrik üretmekten kaçınıyorlar. Kâr etmedikler zaman enerji üretmiyorlar" diyor.
Yasaya göre, bu şirketler Bakanlığın acil durum talebi üzerine enerji üretmek zorundalar. Ancak, "Kâr hırsı baskın çıkıyor. Şirketin 'enerji fazlam yok' demesi çok kolay" diyor Yeşil ve ekliyor:
"Aslıda kendi ihtiyaçlarını kendi enerji ihtiyaçlarını karşılamak için üretim yapıyorlar, ama otoprodüktörler devlete elektrik satarak kâr etmeye odaklanmış durumda."
Otoprodüktör üretmeyince daha fazla enerji tüketiliyor: Otoprodüktör şirketler, kâr edemeyecekleri saatlerde enerji üretmeyince, kendi enerji ihtiyaçlarını da mevcut şebekeleden karşılamış oluyorlar. Bu nedenle, şebekeye binen yük daha da artıyor.
Doğalgazdan elektrik 8-16 kat daha pahalı: Türkiye'nin 1996-2000 arasında yaptığı doğalgaz alım anlaşmaları, "ya al ya öde" mantığında. Yani, Türkiye kullanmadığı doğalgazın parasını da ödemek durumunda. Bu nedenle, parası ödenmek durumunda olan doğalgaz elektrik üretiminde de kullanılıyor.
Göltaş, "Bu anlaşmalar kapsamında, birçok özel sektöre ait doğalgaz santrali kuruldu. Bunlar doğalgaz fiyatlarını kendi fiyatlarına olduğu gibi yansıtabiliyorlar" diyor.
"İlk on yıl için, kilowatt saat başına 8-16 sent alım garantisi verildi. Oysa Türkiye, yerli kaynaklarıyla aynı miktardaki enerjiyi suyla 1 sente, kömürle 2-3 sente üretebilir. Şu an mevcut su ve kömür kaynaklarının yalnızca yüzde 30'u kullanılıyor.
Yatırım, yeterli personel, planlama yok: Göltaş, özelleştirme nedeniyle 20 yıldır yatırım yapılmadığını, teknik yeterliliğe sahip personelin uzaklaştırıldığını, ayrıca enerji üretimi ve dağıtımına dair planlamanın yapılmadığını söylüyor.
"Teknik olarak Türkiye'nin kurulu gücünün, tüketilen enerjinin mevsimsel olarak da takip edilmesi gerek. Tüketimin uç değerlere ulaştığı saatler vardır. Sürekli aynı enerji tüketilmez. Yazları Ege bölgesinde klimalar çok fazla çalışır, turizm sezonunda enerji tüketimi artar. Buna göre önlemler alınması gerek.
"Elektrik enerjisi depo edilemez, üretildiğine tüketilmelidir. Bu nedenle planlamanın en hayati olduğu sektördür. Elektriğin fazlası işe yaramaz, ihtiyaçtan az üretim de kriz demektir. Kısa, orta, uzun vadede, nüfus artışına, sanayileşmeye uygun doğru planlama gerek. Amaç, ucuz, güvenilir, sürekli ve verimli enerji üretmektir."
Yeşil de, Enerji Piyasası Denetleme Kurulu'ndan Yusuf Güney'in daha önce söylediği sözleri anımsatıyor: "Devlet yatırım yapmayacağını açıklasın, özelleştirmenin önü açılsın."
Yeşil: Kendi yarattıkları krizden kâr ve nükleer fırsatı sağlamaya çalışacaklar
"Yıllardır söylüyoruz, elektrik üretimi, dağıtımı piyasanın kurallarına göre yapılamaz. Şirketlerin kâr etmedikleri zaman enerji üretmeyecekleri, dağıtmayacakları belli" diyen Yeşil, bu krizin hem enerji fiyatlarına zam hem de nükleer santral için zemin olarak kullanılacağını düşünüyor.
"Bu durumdan faydalanan yine iktidar ve şirketler oluyor.Otoprodüktörler alım fiyatlarının yükseltilmesini istiyor. Halbuki elektrik çok daha ucuza üretilebilir. Bir yandan da üretilen enerji yetmiyor diyerek nükleer santral için dayanak yapacaklar. Sonuçta, kendi yarattıkları krizden kâr sağlamaya çalışacaklar."
"Yerli, yenilenebilir enerji ve kamu tekeli tek çözüm"
Göltaş, sorun un çözümü için atılması gereken acil adımları şöyle özetliyor.
* Özelleştirmeden derhal vazgeçilmeli. Planlama kavramıyla, merkezi yapı yeniden yapılandırılmalı.
* Yatırım eksikliği giderilmeli. Kamu santrallerinin bakımına ciddi bir şekilde ödenek ayrılması gerekiyor. Dağıtım şebekelerinin kayıp ve kaçaklarıyla ilgili yatırımlar yapılmalı. Metropollerin elektrifikasyon yapısının iyileştirilmesi gerek.
* Enerji ihtiyacının karşılanması için yerli kaynakları, kaynak çeşitliliğini öne çıkaran planlama yapılmalı. Rüzgar, jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının öne çıkarılması gerek. Türkiye'nin jeotermal kaynakları Avrupa'da birinci, dünyada yedinci sırada. Binden fazla, 100 derecenin üstünde sıcak su kaynağı var. Bu, kent ısıtmasında çok önemli bir kaynak demektir. Oysa bunun yerine, fay hatlarıyla dolu olan yerlerde, doğalgazla kent ısıtmasına dönük yatırımlar yapılıyor.
* Enerjiyi verimli kullanma politikaları üretilmeli. Türkiye'nin her yıl 3 milyar dolarlık enerji tasarrufu olanağı var. Doğru bir enerji tasarrufu için evdeki üç ampulden daha fazlası gerek. Yoğun enerji tüketen sanayi sektörlerinin bilinçlendirilmeye ihtiyacı var.
* Karar süreçlerinde sivil toplum, meslek örgütleri, yer almalı
EMO: Hükümet sorunu teşhis etmiyor, çözüm için adım atmıyor
EMO da, bugün yaptığı açıklamayla, Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) Genel Müdürü İlhami Özşahin'in açığa alınması için "Hükümet, bürokratlarını feda ederek sorumluluktan kaçmaya çalışmaktadır. Ne yazık ki halen sorunun teşhisi bile yapılamamış, çözüm için adım atılamamıştır" dedi.
"Yaşanan elektrik kesintisi olayında, elektrik satış fiyatlarının artırılması, bunun yanı sıra devletten vergi ve fon paylarının kaldırılması gibi destekler isteyen otoprodüktör santrallerinin hareketi etkili olmuştur. Ancak bundan daha büyük sorumluluk, yanlış enerji ve yönetim politikalarındadır." (TK)