Haberin İngilizcesi için tıklayın
28 Aralık 2011 akşamı, Şırnak, Roboski'de Türk Hava Kuvvetlerine ait F-16 savaş uçaklarıyla yapılan bombardıman sonucunda 34 sivil hayatını kaybetmişti.
12 Haziran 2013'te dosyaya ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın verdiği "yetkisizlik" kararıyla cezasızlık örgüsü başladı.
Şırnak Barosu Başkanı ve kayıp ailelerin avukatı Nuşirevan Elçi'nin eksik evrak gönderdiği gerekçesiyle 26 Şubat 2016'da Anayasa Mahkemesi dosyaya ret kararı vermişti. Ailelerin 23 Ağustos 2016'da AİHM'e yaptığı başvuru da 17 Mayıs 2018'de aynı gerekçeye dayanarak reddedildi. Dosyaya dair son olarak ayrı bir suç duyurusu daha yapıldı, bu başvurunun sonucu bekleniyor.
Roboski Katliamında hayatını kaybedenler...Salih Encü, Seyithan Enç, Muhammed Encü, Cihan Encü, Selman Encü, Mehmed Ali Tosun, Erkan Encü, Nadir Alma, Osman Kaplan, Özcan Uysal, Zeydan Encü, Orhan Encü, Vedat Encü, Fadıl Encü, Şêrvan Encü, Şerafettin Encü, Şivan Encü, Savaş Encü, Karker Encü, Nevzat Encü, Mahsun Encü, Bilal Encü, Hüsnü Encü, Hamza Encü, Aslan Encü, Selam Encü, Adem Ant, Yüksel Ürek, Bedran Encü, Salih Ürek, Cemal Encü, Hüseyin Encü, Celal Encü, Serhat Encü... | |
"Roboski tek cezasızlık örneği değil"
Davanın cezasızlık sürecinin etkilerini, yakınlarını kaybeden siyasetçi Ferhat Encü bianet'e anlattı:
"Maalesef Roboski yaşanan tek cezasızlık örneği değil. Cumhuriyet tarihi boyunca bu cezasızlık politikası maalesef vardı, uygulandı, uygulanmaya çalışıldı.
"Her cezasızlık dosyası bir sonraki hak ihlalinin içtihadına dönüşüyor. Cezasızlık politikaları aslında toplumun refleksinin çok güçlü olmadığı dönemlerde ortaya çıkan bir durum. Yine de cezasızlık politikası Türkiye için dönemsel bir sorun değil, bir anlayış bir zihniyet.
"Bu kadar ağır bir katliam yaşanmış, katliamın kimler tarafından yapıldığının bilindiği bir dosyada cezasızlık politikasının artık devlet ve sistem açısından kurumsallaşma ya da bir yönetim biçimi olarak görmek gerekiyor."
Aileler faillerin yargılanması talebiyle Uludere Savcılığı'na giderek süreci başlatmak istemişlerdi. Encü, Uludere Savcılığı tarafından soruşturmaya başlandığını belirtiyor. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı 12 Haziran 2013'te hakkında "yetkisizlik" kararı verdiği dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı'na gönderdi. Askeri Savcılık 7 Ocak 2013 tarihli gerekçeli kararında, "gerek şüphelilerin gerekse olayda görev yapan diğer TSK personelinin, TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde kanunun emrini icra kapsamında kendilerine verilen görev gereklerini yerine getirdikleri, görev gereklerini yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri, dolayısıyla eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren sebep bulunmadığının anlaşıldığı" ibaresini kullanarak takipsizlik kararı verdi.
"Dosyanın kapatılması siyasi karar"
Encü başından beri dosyaya gösterilmesi gereken hassasiyetin gösterilmediğini şöyle anlatıyor:
"Önce Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 'yetkisizlik' kararı ardından Askeri Savcılığın takipsizlik kararı bir silsile biçiminde kendi içinde gerekçelendirilip 2-3 tane belgenin eksik olduğu öne sürülerek kapatıldı. Bu gerekçe olmasaydı başka bir gerekçeyle gene benzer bir süreç işleyecekti. Bu tamamen siyasi bir karardır. Herhangi bir hukuki yönü olmayan, ahlaki bir vicdan olduğu bir karar değil, ama yine de kendilerini bunun üzerinden meşrulaştırdılar. Bu da kabul edilir bir durum değil."
AYM'nin ve AİHM'nin ret kararının yanında Encü, Şırnak Barosu'nun eksik belgeyle davaya giderek hata yapmasının aileleri rahatsız eden başka bir konu olduğunu söylüyor:
"Belgelerin eksikliğini dönemin Şırnak Barosu Başkanı Avukat Nuşirevan Elçi ve yönetiminin eksikliği olarak görüyorum. Aileler olarak o dönem bizim adımıza hukuksal anlamda en yetkili birim Şırnak Barosu idi. Bizden istenen evrak ve vekaletnameleri de verdik. Süreç, dönem yönetimi ve başkanının sorumluluğundaydı. Davanın sonlandırılmasından dolayı baro yönetimiyle aileler olarak aramıza mesafe koyduk ve dosyadan el çektirdik."
Davanın yeniden açılması yönünde sürece başlandığını belirten Encü sözlerini şöyle noktalıyor:
"Bir buçuk iki yıl önce Anayasa Mahkemesi'ne başvurumuz oldu. Yine Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu'na başvurumuzu gerçekleştirdik. Bundan sonraki sürecin takipçisi Şırnak Barosu olmayacak. Şırnak Barosu yeni yönetimle sürecin katkıda bulunabilir, yine diğer barolar da aynı şekilde katkı sunmak istiyorlar ama Roboski dosyasında özel yetki ile görevlendirilmiş avukat arkadaşlar yetkili olacaklar."
Ne olmuştu?
● 28 Aralık 2011 gecesi, Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünde Türk Hava Kuvvetleri'nin F-16 savaş uçaklarıyla yaptığı bombardıman sonucunda 34 sivilin hayatını kaybetti. Ölenlerin 28'i Encü ailesine mensuptu.
● 3 Ocak 2012'de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç yaptığı açıklamada, yaşanan olayla ilgili resmi özür beklenmesinin "yanlış" olduğunu, öldürülen sivillerin ailelerine tazminat ödeneceğini belirtti. Aileler, Şubat 2012'de Başbakanlık tarafından verilen 123'er bin liralık toplam 4 milyon 182 bin lira tutarındaki tazminatı "kan parası ve sus payı" olarak gördükleri için kabul etmediler.
● 27 Ocak 2012'de dönemin Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) olayı, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne taşıdı. Başvuruda Türkiye'de etkin bir soruşturma yürütülmeyeceği şüphesi vurgulanarak sorumluların ancak uluslararası yargılama mekanizmaları sayesinde açığa çıkarılacağı belirtildi.
● TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan Uludere Alt Komisyonu, Mart 2013'te Meclis'e 84 sayfalık bir rapor sundu. Raporda olayın gerçekleşme şekli ve detayları yer aldı.
● Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, olayla ilgili soruşturma hakkında Haziran 2013'te görevsizlik kararı verdi ve dosyayı Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı'na gönderdi. Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı 7 Ocak 2013 tarihli gerekçeli kararında, "gerek şüphelilerin gerekse olayda görev yapan diğer TSK personelinin, TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde kanunun emrini icra kapsamında kendilerine verilen görev gereklerini yerine getirdikleri, görev gereklerini yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri, dolayısıyla eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren sebep bulunmadığının anlaşıldığı" denerek takipsizlik kararı verildi.
● Kayıp ailelerinden 281 kişiden oluşan heyet, 2016'da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu. AİHM, iç hukuk yollarının tüketilmediği gerekçesiyle 17 Mayıs 2018'de başvuruyu reddetti. AİHM gerekçe olarak, dava avukatlarının eksik olduğu bildirilen belgeleri 15 günlük sürede değil, 17 günde göndermesini hata olarak kabul etti.
● Dönemin Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın bir televizyon programında "Uludere konusunun, uçak konusunun tekrar inceleneceğini düşünüyorum" sözlerinin ardından ise dava avukatları, Haziran 2019'da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurdu. "Yeni delil varlığı" sebebiyle Roboski dosyasının yeniden açılmasını talep etti.
● Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ise "yetkisizlik" kararı vererek, dosyayı Uludere Cumhuriyet Savcılığı'na gönderdi.
● 23.12.2020'de HDP'nin Roboski Katliamı'nın aydınlatılması için verdiği araştırma önergesi AKP-MHP oylarıyla reddedildi.
(HC/AÖ/AS)