İstanbul Barosu'nun bugün (21 Nisan) düzenlediği "Çocuk ve Genç İşçilerin Hukuki Sorunları ve Acil Çözüm Önerileri" Panelinin sabah oturumundaki katılımcıları İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Doç Dr. Kadriye Bakırcı, Honorary Fellow Çocuk Hakları Uzmanı Öğretim Üyesi Graham Ritcie ve Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) Ankara Temsilcisi Nejat Kocabay'dı.
Kiralık işçiler: çocuklar
Katılımın düşük olduğu Panel öncesi Baro'nun Çocuk İşçiler Çalışma Grubu Sorumlusu Avukat Seyhan Akşen Paksoy geçen yıl 20 Nisan'da sonuçlanan 195 çocuk ve genç işçiyle yapılan anket sonuçlarını açıkladı.
Sonuçlara göre çoğu çocuk 8 saatin üzerinde çalışıyor. Yüzde 62'si 14 saat çalıştırılıyor. Yüzde 64'ünün iş sözleşmesi yok. Ayakkabıcılık sektöründe sağlık muayenesine tabi tutulmuyorlar. Yüzde 18'i gece çalışıyor. 6-16 yaş grubundakilerin yüzde 85'i sigortasız çalışıyorlar. 6-16 yaş grubunun yüzde 92'si spor yapamıyor. 12-16 yaş grubundakilerin yüzde 58'i, 16-18 yaş grubundakilerin ise yüzde 42'si eğitim hakkından yararlanamıyor. Çocukların yüzde 79'u yoksulluk sınırında, geri kalanı ise sınırın da altında yaşıyor. Boş zamanlarında kitap okumayanların oranı yüzde 32."
Paksoy, "Anketin sonucunda kiralık çocuk işçilerin atölyelerde 24 saat yaşadıklarını, çalıştıktan sonra buralarda kaldıklarını, yasalara göre yasak olan limitin üzerinde çalıştırıldıklarını öğrendik" dedi.
ILO temsilcisi Kocabay ise ILO verileri üzerinden 23 Nisan öncesinde olumlu bakmak gerektiğini söyledi.
Kocabay'ın verdiği bilgiye göre bugüne kadar 1994, 1997 ve son olarak 2006 kapsamlı çalışmalar yapıldı. Bu üç çalışmanın verilerine göre çocuk işçiliği verilerinde azalma var. 6-17 yaş arası çocuk işçi sayısı 1994'te 2 milyon 270 bin iken, 1999'da bu sayı 1 milyon 630 bine düşmüş. Geçen yıl ise toplam 16 milyon 200 bin çocuk nüfusu içindeki çocuk işçi sayısı 958 bin.
İzleyicilerden avukatların ILO'nun verilerine sevinilmesinin doğru olmadığı eleştirisine Doç Dr. Bakırcı yanıt verdi.
"ILO bazı iş kollarının çocuklara zarar vermediğini savunuyor. Diğer yandan çocuk işçiliği engellemek kısa vadede mümkün değil."
Bakırcı'ya göre bu anlamda en azından acilen tehlikeli iş kolunda çocuk işçiliğiyle mücadelenin önemine değindi:
"Örneğin Benetton'un Wietnam'da çocuk işçiliği karşıtlarınca tepkiden kokrup fabrikasını kapatması üzerine işsiz kalan çocuklar fuhuş sektörüne yönlendirildiler. O çocuğa ne olacağını bilemiyorsunuz."
Çocuğa işyerinde şiddet üzerine çalışan Bakırcı şiddetin literatürde aile üzerinden tanımlandığını, işyerindeyse asgari ücretin altında çalışan çocuğun ekonomik şiddete uğraması gibi çok yönlü şiddet biçimlerinin olduğunu söyledi.
Bakırcı'ya göre örneğin iş yerine pornografik resim asılması, kadını aşağılayan şekilde konuşulması, çocuğun iş performansından tatmin olunmaması gibi pek çok şiddetle baş etmek için işverene yaptırımlarla sağlanacak önemli sorumluluk düşüyor. (EZÖ)