Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş, Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) yetkilileri ve gazetecilerin bir araya geldiği “Medya-Polis İlişkisinde Sorunlar ve Çözüm Önerileri” toplantısını bianet’e anlattı.
Güneş, toplantıda, toplumsal olayları izleyen gazetecilere TGC tarafından verilmesi planlanan basın kartının gündeme geldiğini söyledi.
Toplantı fikri nasıl gelişti, davet kimden geldi?
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin talebiyle gerçekleşti. Gazetecilerle güvenlik güçleri arasındaki ilişki son dönemde çok zarar gördü ve gerginleşti. Özellikle son Gezi olaylarında bu gerginlik zirveye ulaştı. 100’e yakın meslektaşımız yaralandı, gözaltına alındı. Meslektaşlarımızdan Sarı Basın Kartı istendi. Bazı meslektaşlarımız Sarı Basın Kartı’na rağmen güvenlik güçleri tarafından şiddete uğradılar. Bununla ilgili daha önce de İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ile de görüşmüş ve sorumluların ortaya çıkarılmasını istemiştik. Onlar da gazetecilere yönelik saldırılarla ilgili fotoğraf ve kanıt gerektiğini bize ilettiler.
Bizim yaptığımız toplantıda amaç gazeteci ve polis açısından sorunları netleştirmekti. Meslektaşlarımız için toplumsal olayları takip ederken kimliklerini ortaya koyacak kart konusunda sıkıntılar var. Gazetecilerin bir kısmı 5953 Sayılı Basın İş Kanunu’na tabi olmaksızın çalıştırılıyorlar. Sarı Basın Kartı olmayanlar için toplumsal olaylarda görev yapmak ayrıca zor ki, bu kart bile her zaman yeterli olmuyor. Bu nedenle İçişleri Bakanlığı’yla bir görüşme yapmayı zaten planlıyorduk. Önce Emniyet Genel Müdürlüğü’ne talebimizi ilettik, kabul ettiler. EGM’den üç yetkili ile dün Basın Müzesi’nde toplandık. 22 gazeteden, altı televizyondan temsilci de katıldı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti olarak Sarı Basın Kartı’nın işlevini ortadan kaldıracak bir yaklaşıma sıcak bakmıyoruz. 5953 sayılı yasayla çalışan arkadaşlarımızın alabildiği bu kart çok zor koşullarda düşük ücretle çalışan meslektaşlarımıza bazı avantajlar sağlıyor. Ancak yalnızca gazetecilik meslek örgütü tarafından verilecek bir kartın toplumsal olaylarda kullanılacağı görüşü toplantıda hakim oldu.
Bu konuda çalışacağız, EGM ile de İçişleri Bakanlığı ile de görüşmeler yapacağız. Böyle bir kartın cemiyet tarafından verilmesi ve genelgeyle polis birimlerine iletilmesi sağlanırsa, sahada meslektaşlarımız belki daha çalışabilirler. Eğer bu anlayış kabul görürse gazeteler TGC'ye talepte bulunacak, onların talep ettiği sayıda, isme değil kuruma bağlı bir kart verilebilir.
Söz konusu kart, Basın Kartı yerine geçecek bir şey değil. Basın Kartı gazetecilere belli avantajlar sağlıyor, bunu yok sayacak şekilde hareket etmiyoruz. Asıl amacımız, bütün gazetecilerin Basın İş Yasası'na uygun olarak çalıştırılması ve isterlerse Basın Kartı sahibi olmaları.
Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilileri, toplantıda neleri görüşmek, gündeme taşıma istediklerini belirttiler mi? Çünkü açıklamanıza göre, Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Cihangir Baycan’ın “Medyadan da güvenlik güçleriyle ilgili çıkan yalan haberlerle ilgili cevap ve düzeltme yazılarımızı kullanmalarını istiyoruz” şeklinde bir talebi oldu.
Emniyet yetkilileri Gezi döneminde çıkan bazı haberlerin yalan ve hatalı olduğunu düşünüyor. Cevap/düzeltme taleplerinin medya tarafından dikkate alınmadığı yönünde eleştirileri oldu, bize örnekler verdiler. Meslektaşlarımız haberi doğrulamak için Emniyet’te muhatap bulamadıklarını anlattılar. Basın Sözcülüğü kurumunun oluşturulmasını hem TGC olarak biz hem de meslektaşlarımız talep etti.
Peki bu konuyu görüşmek için EGM doğru bir muhatap mı? Daha öncesinde Başbakanlık ya da Basından Sorumlu Devlet Bakanı Bülent Arınç ile görüşme talebiniz oldu mu? Emir-komuta mekanizmasıyla çalışan bir yapı olan Emniyet yetkilileriyle görüşmenin yarar sağlayacağını düşünüyor musunuz?
Gazetecilerin çalışma koşullarıyla ilgili tüm sorunları TGC olarak defalarca iktidara ilettik. Bu toplantı yararlı oldu. Çıkan sonuçları İçişleri Bakanlığı ile de paylaşacağız. Gazetecilerin sorunlarını hep dile getiriyoruz. Ama burada algı ve üslup değişikliğine ihtiyaç var. Çevik Kuvvet'te görevli olan polislerin yaş ortalaması 25. Polisin kafasındaki gazeteci algısının değişmesine ihtiyaç var. Bu algıyı değiştirecek başka toplantılar da yapmayı planlıyoruz. Genç polislerde gazetecinin kamu görevi yaptığına dair bir bilinç oluşmadığını düşünüyoruz. Polis, “Gazeteci işini yapıyor, gazetecinin de güvenliğinden de sorumluyum” diye düşünmeli, “Gazeteci beni afişe ediyor” diye bakmamalı. Çünkü gazeteci, polis toplumsal olaylara müdahalede insan hakları ihlali yaparsa her koşulda bunu haberleştirmek zorunda. EGM temsilcileri de bu anlamda hem vatandaşa, hem gazeteciye yönelik şiddetle ilgili gerekli yaptırımların yerine getirilmesini, hesap verebilir olmayı çok önemsediklerini söylediler.
Tekrar olacak ama EGM Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü’yle görüşme talebi sizden mi geldi, neden daha yetkili biri olmadı?
Biz bunu özellikle belirtmemiştik. Emniyet’in basın halkla ilişkiler kurumu, gazetelerde çıkmış ve doğru olmadıklarını düşündükleri haberlerle ilgili olarak TGC'ye zaten başvuru yapıyorlardı. Biz de ortak bir toplantı talebinde bulunduk. İşleyişi görme açısından yararlı bir toplantı oldu. Gelen temsilciler de pozitif bir yaklaşım içindelerdi.
Toplantıda neden hiçbir internet sitesinden temsilci bulunmadı?
Bu tamamen toplantı salonunun fiziksel koşulları ile ilgili. Sayıyı büyük tutmayıp önce gazetecilerle toplanalım diye düşündük. Televizyonları da internet sitelerini de daha sonra davet etmeyi planladık. Ancak meslektaşlarından duyan televizyonlardan gelen gazetecileri de geri çevirmedik. Toplantıların devamı gelecek.
Gazetecilere yönelik fiziksel şiddet uygulayanlara gerekli yaptırım uygulanması için mekanizmanın hızlı işletilmesini talep ettiğinizi söylediniz. Kanunen bunu yapacak olan Emniyet değil, savcılık. Daha önce gazetecilere şiddetle ilgili suç duyurusu yaptınız mı?
TGC olarak Gezi olaylarının ardından yaralanan, gözaltına alınan meslektaşlarımıza zarar veren polislerle ilgili gerekli işlemlerin başlatılması konusunda taleplerimizi Valiliğe iletmiştik. İki ay sonra İçişleri Bakanlığından bize bir yazı ulaştı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden Mülkiye Başmüfettişleri Faruk Güneş ve Namık Kemal İlhan’ın irtibat numaralarını verdiler ve şikayetlerimizi iletebileceğimizi belirttiler. Biz de kısa mesaj, mail, basın bülteni yoluyla üyelerimize ve tüm gazeteci meslektaşlarımıza bunu duyurduk.
Katılanlar listesinde verdiğiniz bazı isimler, örneğin Kemal Okuyan toplantıda olmadığını belirtti. Bununla ilgili bir de basın açıklaması yayınladılar. Bir cevabınız olacak mı?
Toplantı katılım konusunda tüm gazetelerin yöneticilerine telefonla, maille ulaştık. Bizim toplantıya davet ettiğimiz ve bize katılacaklarını bildirenlerin gazetecilerin isimlerine de gönderdiğimiz basın bülteninde yer verdik. Toplantı 3 saati bulan bir toplantıydı. Katılan tüm meslektaşlarımıza teşekkür borçluyuz. Katılacağını belirttiği halde katılamayan meslektaşlarımızı da daha sonra yapacağımız toplantıda mutlaka aramızda görmek isteriz.
Timur: Gazeteciler şiddeti dile getirdi
Toplantıya katılan İMC Haber Merkezi Editörü, Günsonu Programı’nı yapan Şafak Timur da neler konuşulduğunu şöyle anlattı:
“Emniyet Genel Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Cihangir Baycan bir sunum yaptı. Yanında getirdiği haber paketinde ‘yalan ve tekzip edilmiş haberler’ olduğunu, yolladıkları bazı tekziplerin yayınlanmadığını söylediler. Bazı basın-yayın ilkeleri sıraladılar.”
“İki şey istiyoruz dediler, bize olayın tarafın olarak görüşümüzü sormadan haber yapıyorsunuz, ikincisi de tekziplerimiz yayınlanmıyor ya da haberin olduğu sayfadan yayınlanmıyor.”
“Gazetecilerin çoğu Emniyet’in eleştirilerini cevap vermeye değer bulmadılar. Polisin sahada çalışan gazetecilere uyguladığı şiddet, dile getirilen ana konuydu. Neredeyse tüm gazeteciler şahit oldukları ya da kendilerinin yaşadığı polis şiddetinden örnekler verdi. Polis şiddetinin gazetecilerin çalışmasına engel olduğu gerçeği net şekilde belirtildi. Baycan da çoğunlukla bu anlatılanları ileteceğini, yapılan yanlışları savunmadıklarını söyledi.”
“Gazeteciler ayrıca, Emniyet’in cevap hakkı doğduğunda ulaşma imkanının olmadığını ya da geç cevap geldiğini söylediler. Bu konuşmaların ardından il bazında bir Emniyet sözcüsü gerektiği fikri oluştu.”
“Basın kartı meselesi de konuşuldu. Bazı gazetecilerden gelen ‘polisin basın kartı vermesi’ önerisi yine gazetecilerce kabul edilmedi. Gazetecinin, gazeteci olduğuna karar verme yetkisinin meslek örgütlerinde olduğu belirtildi.”
“Gazeteciler çoğunlukla öfkeliydi, sokakta çalışamaz hale gelmekten, şiddet görmekten dolayı tepkililerdi.”
BirGün Gazetesi Sorumlu Müdürü İbrahim Varlı, bianet’e yaptığı açıklamada, “Benim toplantıdan haberim yoktu, adımın listede olduğunu bugün öğrendim. Katılmadım, Emniyet’in olduğu bir toplantıya bilgim olsa da katılmazdım” dedi.
soL gazetesi de bugün yaptığı yazılı açıklamada, gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Kemal Okuyan’ın toplantıya katılanlar arasında isminin geçtiğini ancak Okuyan’ın toplantıya davet edildiğini ve katılmadığını ifade etti. Açıklamada, konuyla ilgili muhatabın Emniyet Genel Müdürlüğü değil, hükümet olduğu da vurgulandı. (AS)