*Fotoğraf: Ruken Tuncel /bianet- Antakya
Emek Partisi (EMEP), 6 Şubat depremlerinin 6. ayında deprem bölgesindeki durumu, sorunları ve çözüm önerilerini içeren raporunu açıkladı.
“6. ay deprem bölgesi raporu: Sorunlar çözülmedi, AKP eliyle katmerlendi” başlıklı rapor, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, Genel Başkan Yardımcısı ve Antep Milletvekili Sevda Karaca ile partinin Ankara İl Örgütü Yöneticilerinin katılımıyla EMEP Genel Merkezinde paylaşıldı.
Hatay, Malatya, Adıyaman, Maraş, Antep’i kapsayan raporda barınma, halk sağlığı, eğitim, köylülerin ve işçilerin yaşadığı hak gaspları, göçmen ve mültecilerin durumu, kentlerin yeniden inşasında yaşanan sorunlara yer verildi.
Raporun öne çıkanları şöyle;
Barınma
Çadır kentler ve konteyner kentlerde su yokluğu, banyo tuvalet konusunda yaşanan eksiklikler, gıda, temel ihtiyaçlar ve ulaşıma erişememe gibi sorunlar sürüyor.
Yurttaşların, devletten psikososyal destek, geçimi kolaylaştıracak yeterli nakdi destek alamadığı bu nedenle geçinebilmek için hamallık, taşımacılık, gündelik temizlik, açık dükkanlarda temizlik, servis gibi işler yapmak zorunda kalıyor.
Depremin ilk haftalarında ev kiralamak isteyenlerin binanın sağlamlığını öncelerken bu durum şimdilerde yerini, “uygun fiyatlı” ev bulmaya bıraktığı ifade ediliyor.
Sadece kira değil, depremden sonra nakliye, boya, tadilat, temizlik gibi birçok sektörde de fiyatlar en az üç katına çıktığı belirtiliyor.
Halk sağlığı
Molozların dere yatakları, orman arazileri, zeytinlikler, seralar, tarım arazileri ve su kaynaklarına çok yakın bölgelere dökülmesinin sağlığı tehdit ettiği aktarılırken; ortaya çıkan toz ve asbest sorununun da ciddi boyutlara ulaştığı belirtiliyor.
Kesintiler nedeniyle içme suyuna erişimde halen güçlüklerin yaşandığı deprem kentlerinde arıtma cihazları çalışmadığı, atık elektrik kesintileri nedeniyle besinlerin bozulduğu; sinek, haşere, böcek ve kemirgenlerle mücadelede zafiyet, yerel yönetimlerin de bu konudaki ciddi eksikleri nedeniyle her geçen gün büyüdüğü ifade ediliyor.
Hatay başta olmak üzere sağlık altyapısının, aile sağlığı merkezi ve hastane binalarının çoğunun kullanılamaz durumda olduğuna dikkat çekildi.
Gebe kadınların hastane erişiminin neredeyse kalmadığı bölgede, kadınlar tuvalete daha az gitmek için az su içmeyi, az yemeyi tercih ettiğinden başkaca sağlık sorunlarının yaşadığı, yine doğum kontrol araçlarına erişimde de güçlük çektiği rapora yansıyanlar arasında.
Eğitim
Yıkılmayan okulların valilik, kaymakamlık, ilçe emniyet müdürlüğü gibi kamu binalarına dönüştürüldüğü, 11 ilde her 100 öğrenciden ancak 20-25’i çadırlardaki eğitime katılabildiği belirtiliyor. Eğitim çalışanlarının ve öğretmenlerin barınma başta olmak üzere sorunlarının derinleştiği, eğitim bu nedenle de sekteye uğradığı ifade ediliyor.
Tarım
Hem tarım hem de hayvancılık yapan köylülerin sorunlarına ayrı ayrı değinilen raporda; sulama kanallarının hasarından hayvan yemine kadar köylülerin hiçbir mağduriyetinin giderilmediği belirtiliyor.
Köylüler, yıkılan ahırlar, açıkta kalan hayvanların korunması ve bakımının ciddi bir sorun olduğunu, bu sorunun çözümü için başvurdukları kamu kurumlarından olumlu yanıt alamadıklarını anlatıyor.
Kentlerin yeniden inşası
İhalelerin yalnızca TOKİ ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının davet ettiği şirketler arasında yapıldığı belirtilen raporda; inşaatta tekelleşmenin önü açılarak, en uygun fiyatla inşaatın yapılmasının engellendiği ve kamunun zarara uğratıldığı ifade ediliyor. Konut alanlarının boşaltılarak ticaret ve finans merkezi olarak kurgulayacak planların hazırlandığı beliritlen raporda henüz depremzedelerin barınma sorununu çözecek kapsamlı bir inşa planı da olmadığı ifade ediliyor.
Yıkılan evlere ilişkin kamu görevlilerinin sorumluluklarına dair hukuki bir süreç başlatılmadığı, yaşanan depremlerin ardından felaketlerin ve can kayıplarının sorumluluğu yalnızca teknik uzmanlık alanlarında görev alan meslek mensuplarına yüklendiği; yapı inşasında müelliflik, şantiye şefliği, denetçilik ve müteahhitlik gibi farklı görevler üstlenen mimar ve mühendisler hakkında soruşturma ve yargı sürecinin başlatıldığı da rapora yansıyanlar arasında.
İşçilerin durumu
İşçilerin büyük çoğunluğunun deprem sürecinde işe gidemedikleri süre boyunca hiçbir ücret alamadığının pek çoğununsa tazminatsız işten atıldığının belirtildiği raporda, Malatya’da depremden sonra barınacak yeri olmayan binlerce Organize Sanayi Bölgesi işçisinin başka illere göç etmek zorunda kaldığı yazıyor.
Maraş’ta fabrikaların çalışmadığı ve işçilerin işe gidemediği sürelerin bir kısmı işçilerin senelik izin haklarından kesildiği ifade edilirken, Deprem nedeniyle hâlâ işe gidemeyen on binlerce işçinin iş yerlerinden de devletten de hiçbir ücret veya ödenek almadığı belirtiliyor.
Mülteciler
Deprem bölgesinde evleri yıkılan mültecilerin barınma ve yardımlara erişim sorunu halen devam ediyor. Mülteciler destek isteme, barınma koşulları, gıda, hijyen malzemeleri için talepte bulunma konusunda çekingen. Ağırlıklı olarak kendi olanaklarıyla yaşama tutunma çabası içindeler. Gıda ihtiyaçlarını kendi kazandıkları para ile karşılamaya çalışan mülteciler, su için ise yakın bir alandaki çeşmeden faydalandıklarını, çeşmeden akan suyun temiz olup olmadığını bilmediklerini, pet şişede içme suyu almak için ise bütçeleri olmadığını ifade ediyor.
Çözüm önerileri
Raporun sonuç kısmında; depremin yıkım etkisinin büyük olmasının, afete dönüşmesinin ve afet koşullarının 6. ayda bile halen devam ediyor olmasının temel nedeni; iktidarın rant politikaları olarak gösterildi.
Yapılması gerekenler ise özetle şöyle sıralandı:
- Hem geçici barınma alanlarındaki sorunlar hem de orta ve uzun vadede değişecek ihtiyaçlar giderilmeli.
- Kentlerin yeniden inşasına bir an evvel başlanmalı. Tüm kentlerde kira zamları durdurulmalı, kiralar emekçilerin gelir düzeyine uygun olarak sınırlandırılmalı.
- Kalıcı deprem konutları inşa edilirken iş yerlerine ulaşım, eğitim, sağlık, dinlenme, alışveriş, sosyal aktivite gibi onlarca parametrenin dikkate alınmalı.
- Kentin tarihsel ve kültürel dokusu yok edilmemeli.
- İnşaat ve yıkıntı atıkları standartlara uygun lokasyonlarda ve sızdırmaz zeminlerde depolanmalı.
- Tehlikeli atıklar, tıbbi atıklar, elektronik atıklar, yıkıntı atıkları ve organik atıklar her biri farklı yöntemler ile bertaraf edilmeli.
- Sudan kaynaklanabilecek halk sağlığı risklerin önlenmesi için sürekli numune alınarak, TS 266-Türk standartları ve Dünya Sağlık Örgütü içme suyu standartlarında belirtilen parametrelere göre ölçümler yapılarak önlemler alınmalı bu bilgiler paylaşılmalı.
- 2000 nüfusa en az bir hekim ve iki hemşire olacak şekilde planlama yapılmalı.
- Deprem bölgesinin ihtiyaçlarına göre sağlık çalışanı (psikolog, sosyal hizmet uzmanı, diş hekimi, fizyoterapist, çevre sağlığı teknisyeni) desteği sağlanmalı.
- Yapılan sağlık merkezleri, müstakil, az katlı, doğal afetlere karşı korunaklı, olmalı.
- Depremde ortaya çıkan uzuv kayıplarının yarattığı engellerin rehabilitasyonu ve SGK geri ödeme sistemi ile ilgili sorunlar çözülmeli.
- Gebe, bebek, yaşlı ve kronik hastaların takibi ile aşı takipleri aksatılmadan yürütülmeli.
- Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin önlenmesi için psikososyal destek birimleri artmalı, kadın danışma merkezleri oluşturulmalı.
- Bölgedeki öğretmen açığı giderilmeli, okul öncesi eğitimin vakıf maskesi takmış tarikatlar tarafından doldurulması engellenmeli.
- Ailelere eğitim ödeneği verilmeli. Öğrencilerin okullarda beslenmesi için ücretsiz, sağlıklı yemek sağlanmalı.
- Evini, ahırını, traktör ve ekipmanını kaybeden köylülerin bu ihtiyaçları bedelsiz olmalı ve devlet tarafından karşılanmalı.
- Yeniden inşa adı altında imara açılan tarım alanlarının tahribatı engellenmeli.
- Tarımı teşvik için köylülerin SGK primleri devlet tarafından karşılanmalı.
- Depremde evi hasar gördüğü için işe gidemeyen ve fiilen işsiz kalan bütün işçilere geriye dönük hakları, işe başlayana kadar en az asgari ücret tutarında işsizlik ödeneği verilmeli.
- Çalışma izni ve şartı patronların insafından çıkarılmalı. Mülteci depremzedeler kayıt dışı çalıştırılmamalı. *Tüm mülteciler kendi isteği ve başvurusuyla çalışma izni alabilmeli.
- Depremzede göçmenlere yönelik kayıtlı olduğu kent dışında ikamet sınırlaması kaldırılmalı.
- Toplanan deprem vergisinin amacına uygun kullanılmamasından sorumlu tüm siyasi-bürokratik kişi ve kurumlardan hesap sorularak mallarına el konulmalı.
(RT)