Emekliler, açlık sınırının altındaki maaşlarının insanca yaşayacak bir düzeye çekilmesini, TÜFE alacaklarının ödenmesini, memurlara ödenen ek ödemelerin kendilerine de ödenmesini ve toplu sözleşmeli sendika hakkı istiyorlar.
Emekli-Sen dün emeklilerin TÜFE farkı alacağı konusunda açtığı davanın, Yargıtay tarafından "emeklilerin sendikal temsilcisi olamayacağı" gerekçesiyle reddedilmesi üzerine, Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'ne (AİHM) başvurdu.
Türkiye yaklaşık 7 milyon 800 bin emekli var. Bunların 4,5 milyonu Sosyal Sigortalar Kurumu'ndan (SSK), 1 milyon 600 bini Emekli Sandığı'ndan, 1,5 milyonu BAĞKUR'dan ve 150-200 bini ise özel sandıklardan emekliler.
Türkiye emeklilerin örgütlendikleri üç sendika var. Bunlar Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (DİSK) bağlı Emekli-Sen, Memur Sendikaları Konfederasyonu'na (Memur-Sen) bağlı Emekli Birliği Sendikası (Emekli Bir-Sen) ve Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu'na bağlı (Türkiye Kamu Sen) sadece kamu emeklilerinin üye olabildiği Türk Emekli-Sen.
Kurulduğu 1995 yılından bu yana emeklilerin sosyal ve ekonomik hakları için mücadele eden ve şu an yaklaşık 40 bin üyesi bulunan Emekli-Sen Genel Başkanı Veli Beysülen'le emeklilerin sorunlarını, örgütlenme hakkı konusunda yaşadıkları sıkıntıları, yarınki mitingi ve taleplerini konuştuk.
Emeklilerin mevcut durumunu nasıl tanımlıyorsunuz?
|
Geçen seçimlerde AKP 13 milyon oy alarak iktidar oldu. Emeklileri iki kişiden hesaplarsak yaklaşık 16 milyon kişi ediyor. Bu noktadan bakıldığında emekliler siyaseti değiştirebilecek bir güce sahip. Fakat emekliler kendilerine biçilen kenara itilmişliği adeta kabullenmiş durumdalar. Bu durumun oluşmasında 12 Eylül askeri darbesinin tüm toplumu etkileyen örgütlenme karşıtı propagandasının büyük etkisi var.
Biz bu durumu kabul etmeyerek 1995'te örgütlenerek Emekli-Sen'i kurduk. Çünkü örgütlenmeden kimse bir şey vermez. kimseden lütuf istemiyoruz emeğimiz karşılığını istiyoruz. Bunun içinde bütün emeklileri birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Emeklilerin başlıca sorunları neler?
Emeklilerin ekonomik ve sosyal sorunları var.Açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyorlar. Büyük bir kısmı kirada oturuyor ve maaşının büyük kısmını kiraya veriyor. Çocuk okutuyorlar ya da işsiz çocuklarına veya torunlarına bakıyorlar.
Toplum içerisinde biyolojik açıdan sağlık hizmetlerine en çok ihtiyaç duyan kesim olmalarına rağmen yeterince sağlık hizmetinden yoksunlar. Yeni çıkan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) yasası da sağlık hizmetlerine ulaşmalarını daha da zorlaştırdı. Hastalık beklemiyor ama hastane kuyruklarında saatlerce bekleyip aylar sonrasına randevu alabiliyoruz.
Yaş nedeniyle kronik hastalıklar için kullandığımız ilaçların bir kısmını sosyal güvenlik kurumları artık ödenmiyorlar. Bunların hepsi Anayasa'nın sosyal devlet ilkesine aykırı.
Hükümet bütün yasaları Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası (DB) gibi kuruluşların direktifleriyle uluslararası sermayenin beklentilerine göre çıkardı ve bunlar hiçbir şekilde toplumun ihtiyaçlarını gözetmedi.
Türkiye'de emeklilerin örgütlenmesini önünde ne gibi engeller var?
Kurulduğumuz 1995'ten bu yana hakkımızda defalarca kapatma davaları açıldı biz bunları kazandık. Emeklilerin örgütlenme hakkı İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin 23/4 maddesi başta olmak üzere Türkiye'nin de taraf olduğu bir çok uluslararası sözleşmeye göre herkes hak ve menfaatlerini korumak üzere sendika kurma ve üye olma hakkına sahip düzenlemesinin teminatı altında. Anayasa'nın 90. maddesi uluslararası belgeleri iç hukuk üzerinde kabul ediyor.
Emekli-Sen yargı organları tarafından verilen kararlarla sendika olduğunu kabul ettirdi ve bir sendikanın görevi üyeleri adına toplu sözleşme yapmak ve onların hak ve menfaatler sağlamaktır. Bu nedenledir ki hükümeti bir an önce sendikamızla toplu sözleşmeye oturmaya çağırıyoruz.
Yargıtay'ın TÜFE alacaklarıyla ilgili açtığınız davada verdiği karar doğrultusunda AİHM'ye başvurdunuz. Bu süreç nasıl gelişti?
AİHM süreci SSK ve BAĞKUR emeklilerinin 29 aylık TÜFE alacaklarıyla ilgilidir. 1 Ocak 2000 ile 1 Haziran 2002 tarihlerini kapsamaktadır. Bu konuda daha önce şahsi davalar açıldı ve aralarında benimde olduğum çok sayıda emekli bu davaları kazandı.
Emekli-Sen olarak emeklilerin tek tek mahkeme kapısına gitmesini önlemek amacıyla bu hakkın tüm üyelerimize ödenmesi Ankara 7. İş Mahkemesine açtığımız davayı kazandık. Ancak Yargıtay 10. Hukuk Dairesi "Emekli-Sen 2881 Sayılı Sendikalar Yasası'na göre kurulmuş bir sendika değildir ve bu nedenle işçi alacağına ilişkin dava açamaz" diyerek kararı bozdu. Burada bir çelişki var, biz işçi alacağı değil emekli alacağına ilişkin dava açtık. Dha sonra dava yeniden yerel mahkemeye geldi ve yerel mahkeme Yargıtay'ın kararına uydu.
Biz bu karara itiraz ettik fakat Yargıtay kararında ısrar etti. İç hukuk yolları tükendiğinden AİHM'e konuyu taşıdık. Çünkü yapılan insan hakları ihlali. AİHM'nin ihlali göremezden gelmeyeceğini düşünüyoruz.
Emeklilerin örgütlenmesi konusunda diğer ülkelerdeki durum ne?
Avrupa Sendikalar Konfederasyonu'na (ETUC) bağlı 28 konfederasyonun emekli sendikaları ya da emekli daireleri var. Ayrıca ETUC'a bağlı Avrupa Emekli ve Yaşlı Sendikaları Federasyonu (FERPA) var ve biz de FERPA'ya üyeyiz.
Yarınki mitingin hedefleri neler?
Yarın ekonomik ve sosyal haklarımıza ilişkin taleplerin yanında Türkiye gündemine ilişkin taleplerimizi de dile getireceğiz. Türkiye'de siyaset tıkanmıştır. Mevcut durumda simge ve semboller üzerinden rant sağlamak için siyaset yapılıyor.Siyasetin ideolojik ve sınıfsal dayanağı olması gerekir.
Emekten yana olan herkesi yarın mitingimize destek vermeye çağırıyoruz. Yarın saat 11.30'da Celal Bayar Bulvarı üzerindeki Migros yanında toplanarak Abdi İpekçi Parkı'na yürüyerek mitingimizi gerçekleştireceğiz.(KÖ)