Fotoğraf: KESK
Kamu Emekçileri Sendikalar Konfederasyonu (KESK), İzmir’de “İnsanca bir yaşam, demokratik bir Türkiye istiyoruz” talebiyle miting düzenledi.Gündoğdu Meydanı’nda gerçekleşen mitinge yüzlerce işçi ve emekçi katıldı.
“İş, ekmek, özgürlük”, "Saray'a değil emekçiye bütçe", “İnsanca yaşamak istiyoruz” sloganlarının atıldığı mitingde açıklamayı KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen yaptı.
Konuşmasına, “Bu iktidarın yarattığı krizin faturasını ödemeyi reddeden işçiler, kamu emekçileri, emeklikler, gençler, kadınlar merhaba…” diyerek başlayan Gezen, şöyle devam etti:
“Dünyanın dört bir yanında bu adaletsiz düzene karşı mücadele eden tüm halklara İzmir Gündoğdu Meydanı’ndan, emeğin kürsüsünden selam gönderiyoruz.
“Ülkemizin adım adım içine itildiği ekonomik, siyasal, toplumsal bunalım gittikçe derinleşiyor. Bir avuç mutlu azınlığın dışında kalan herkesin, hepimizin geleceğe ilişkin umutları karartılmak isteniyor.
“KHK’lilere hesap açmayı dahi yasakladılar”
“KHK’ler eliyle bir gecede on binlerce kamu emekçisi çalışma hakkından, işinden, ekmeğinden edilirken, iş güvencesinin ortadan kaldırılması, sözleşmeli, esnek, güvencesiz istihdamın temel istihdam haline getirilmesinde büyük bir adım attılar. Ağaç kökü yesinler dedikleri KHK’lilerin seyahat, eğitim hakkını gasp ettiler, banka hesabı açmayı dahi yasakladılar. Seçme ve seçilme hakları gasp edildi, halkın iradesini yok sayarak atadıkları kayyumlar eliyle emekçiler işlerinden edildi.
“Güvencesizlik ve işsizlik derinleşti”
“Yetmedi, güvenlik soruşturması, arşiv kaydı araştırması, mülakat gibi uygulamalarla kamuda torpilin, kayırmanın önü sonuna kadar açıldı; güvencesizlik ve işsizlik derinleşti. Her dört gençten, her iki kadından birinin işsiz olduğu ülkemizde, işsizlik fonunu yağmalayıp sermayeye kaynak aktardılar, kıdem tazminatına göz diktiler, kamusal emeklilik hakkını ortadan kaldırmanın adımlarını attılar. Yasada geriye doğru yapılan değişiklikle 4 milyonluk bir EYT kitlesi yarattılar, emeklilikte de payımıza sefaletin, geçim derdinin düşmesine karşı haklarımızı yük olarak gördüler.
“Ekmeğe, peynire, süte, çaya zam”
“Son bir yıl içinde elektriğe yüzde 45, doğalgaza yüzde 44, peynir, süt, yoğurt gibi süt ürünlerine yüzde 35, çaya yüzde 32, köprü geçiş ücretlerine yüzde 47, toplu taşıma ve ulaşıma, tütün ürünlerine ve bebek mamasına yüzde 40, bebek bezine yüzde 35, akaryakıta yüzde 22 zam yapıldı. Son iki yıl içinde ise elektriğe yapılan zam oranı yüzde 75’i, doğalgaza yapılan zam oranı ise yüzde 65’i geçti. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere büyük şehirlerde ekmeğin fiyatı son sekiz ayda yüzde 50 zamlandı. Çarşı, pazar el yakıyor.”
Gezen, güvenceli iş ve güvenli bir gelecek için KESK'in taleplerini sıraladı:*Kriz bahanesi ile yaşanan işten çıkarmalara, ücretsiz izinlere *İş güvencemizi ortadan kaldırmayı hedefleyen her türlü güvencesiz istihdam uygulamasına son verilmesini istiyoruz. *Kadınların sürekli ve güvenceli işlerde istihdam edilmesinin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını, *Kamuya alımlarda eşitsizliği artıran, torpilin, kayırmanın, kadrolaşmanın önünü açan mülakat, sözlü sınav, güvenlik araştırması ve arşiv kaydı uygulamasına son verilmesini istiyoruz. *Elektrik, doğalgaz, su, akaryakıt, ekmek, toplu taşıma gibi temel ihtiyaçlara yapılan zamlar geri alınmalı, *Tüm emekçilerin ücretlerinin insanca yaşanacak bir seviyeye çekilmesi için ek zam yapılmalı, *Hem kamu emekçilerinin hem işçilerin TÜİK'in resmi hedeflenen enflasyon rakamlarını temel alan toplu sözleşmeleri hükmünü çoktan hükmünü yitirmiştir. Bu toplu sözleşmeler derhal yenilenmeli, maaşlarımızda-ücretlerimizde yaşanan gerçek enflasyon oranında, satın alma gücümüzdeki azalma ve ekonomik büyüme oranları dikkate alınarak artış yapılmalıdır. *Demokrasiyi yok eden tüm uygulamalara, hukuksuzluklara, kayyumlara son verilmeli, halkın iradesi tanınmalı, *KHK ile ihraç edilenler tüm haklarıyla iade edilmelidir. *Kar, faiz ve servet gelirlerine tanınan ayrıcalıklar kaldırılmalı, *Asgari ücret vergi dışı bırakılmalı, *Temel tüketim maddelerinden alınan KDV sıfırlanmalı, *Toplumsal cinsiyet eşitliği hayatın her alanında olduğu gibi yarattığımız kaynakların harcanmasında esas alınmalı. *Özelleştirme soygununa, kamu hizmetlerinin piyasalaştırılmasına, yağma ve talana son verilmeli, *Temel kamusal hizmetlerin herkes tarafından eşit, ulaşılabilir, nitelikli bir şekilde sunulmasına öncelik verilmeli, *Savunma ve güvenliğin daha fazla silahlanmaktan değil, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla işletilmesinden, adaletin tesisinden geçtiği gerçeğinden hareketle kaynaklarımız barış ve demokrasi için kullanılmalıdır. |
(RT)