Bir hafta sonra, 12 Mayıs 1919... Asker yüklü 900 parça gemi, İzmir'e çıkarma yapmak üzere Pire limanından kalkıyor. Yolda Yunan Komünist Partisine üye askerler böyle haksız bir savaşta kardeş Türk halkına karşı silah kullanılmaması için bildiri dağıtıyor. Yakalanan 146 kişi yargılanarak kurşuna diziliyor. Ve cesetleri denize atılıyor.
24 Nisan 1962... Ayhan M. Hikmet ile Ahmet Muzaffer Gürkan'ın katledilmesi yakın tarihimizde "avukatlar cinayeti" olarak anılıyor. Beraber yola koyulan bu arkadaşlar, ayni gece "faili meçhul'e" kurban gitmişler. Bugün Kıbrıs'ta 50 binlerin sokaklara dökülüp "Kıbrıs'ta Barış ve Avrupa Birliği" üyeliği için verdiği mücadeleyi, 40 küsur yıl önce başlattıkları için hayatları ile ödedikleri gün; 40 yıl önce bugün. Ayhan Hikmet'in son yazısı "Müşterek Pazar ve Kıbrıs" isimli yazı.
"Müşterek Pazar veya Avrupa İktisadi Camiası, 1957 yılı Mart ayında Fransa, İtalya, Batı Almanya, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg arasında Roma'da imzalanan anlaşma ile meydana geldi... İktisadi gayelerini yarı yarıya gerçekleştirmiş olan Müşterek Pazar memleketleri şimdi bütün çabalarını siyasi gayeye yöneltmişlerdir. Şimdi bu gaye altı memleketin siyasi bakımdan birleşmeleridir. Bu gayeye erişildiğinde altı memleketin bağımsızlığı yerine devletler üstü bir kuvvet hakim olacaktır.
Gerçi 16 Nisan tarihinde Paris'te toplanan Altılar her hususta nihai bir anlaşmaya varamamışlardır ve bu meselenin müzakeresi İngiltere'nin Müşterek Pazara girmesinden sonraya tehir edilmiştir. Fakat bu, siyasi müşahitlere göre kısa bir tehirden ibarettir ve ilk fırsatta siyasi birleşmeyi sağlayacak anlaşmaların imzalanacağına inanılmaktadır.
Yukarıda Müşterek Pazarın gaye ve mahiyetini kısaca izah etmeye çalıştık. Müşterek Pazara katılmanın Kıbrıs Ekonomisi üzerindeki tesirlerini gelen yazımızda inceleyeceğiz."
Maalesef tarihi 23 Nisan 1962, yani öldürüldükleri gecenin sabahı. Hayattaki ve "Cumhuriyet"teki son yazısı Ayhan Hikmet'in...
Koydukları perspektif, parmak bastıkları doğrular gün gibi ortaya çıkmış. 40 yıl önceki vizyonları bugünün gerçekleri olarak karşımızda duruyor... Verdikleri mücadele, onlarca değil, yüzlerce değil, on binlerce Kıbrıslı tarafından katledilişlerinden yıllarca sonra tüm sıcaklığıyla devam ettiriliyor.
22 Temmuz 1991 günü Yunan TV'sinde bir tören... George Bush, Konstantin Karamanlis'e F-16'lar vaat ediyor. Türkiye'ye karşı güvence!...
İki gün sonra 24 Temmuz 1991 günü Ankara'da bir tören... George Bush, Turgut Özal'a F-16'lar vaat ediyor. Yunanistan'a karşı güvence!
12 Aralık 2002.. Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyetinin de üye olduğu AB, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerine başlamak için 2004'e randevulaşıyorlar. Tek şartla: Kıbrıs'ta çözüm gerisi yalan...
16 Nisan 2003... Yunanistan'la beraber Kıbrıs Cumhuriyeti, Kuzeyinde müktesebatının uygulanmadığı bütün Kıbrıs olarak AB'de. "Anlaşma olmadan Kıbrıs Cumhuriyeti'ni alamazlar, alırlarsa tepkimiz sınırsız olur, KKTC'yi ilhak ederiz" diyen Türk Dış Politikası'nın iflas ettiği gün. İflas ettiren de malumunuz.
Bir hafta sonra Yunan Başbakanı Simitis, AB Dönem Başkanı olarak Kıbrıs'ı ziyaret edip Kıbrıs Türk muhalefeti ile resmi bir görüşme yapıyor. Simitis ayni gün Hilton Oteli önünde 200 kişilik guruba yaptığı konuşmada "Türkiye'yi AB'den ayıran sınır Kıbrıs'taki Yeşil Hat'tır, Türkiye'nin AB yolunun açılabilmesi için Yeşil Hattın lağvedilmesi gerektiğini" vurguluyor.
23 Nisan 2003... İşte bu Yeşil Hat, Ankara'dan gelen telkinle KKTC'nin bakanlar kurulundan "metazori" aldırılan bir kararla silinmeye başlıyor. 30 yıllık statüko çatırdıyor.
Birbiriyle hem ilgili hem ilgisiz birtakım tarihler verdim, olaylar anlattım sizlere. Çok daha önemli ama herkesin bildiği tarihlerden hiç bahsetmedim ama... Çünkü daha fazla söze gerek yok. Elveda statüko, hoşçakalın statükocular.(NK/BB)