Kadınlar, erkekler, çocuklar, ünlüler, sıradan insanlar… Sosyal medyada her an herkes, bir linç kampanyasının hedefinde olabilir veya tam aksine birilerini hedefe almış, tüm öfkesini döküyor da.
Kimi sosyal medya kullanıcıları eleştiri yaptığını düşünürken fark etmeden karşısındaki kişiyi linç ediyorken bazen de bazı sosyal medya kullanıcılarının bile isteye bir linç kampanyasının tetikçisine dönüştüğünü görebiliyoruz.
Ancak ortaya çıkan bir gerçek şu ki, en bilinen adıyla sosyal medya linçleri yani siber zorbalık. Türkiye’de sosyal medya kullanımının her geçen gün giderek artmasıyla da kendisine daha fazla yer buluyor.
Türkiye'de 2017 yılında Samsung Türkiye ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nca yapılan bir çalışmaya göre, siber zorbalığa maruz kaldığını söyleyenlerin oranı yüzde 20.
Aynı araştırmada, öğrencilerin yüzde 11,64'ü siber zorbalığa maruz kaldığını söylerken, yüzde 10,13'ü ise siber zorbalık yaptığını ifade ediyor.
Özellikle kadınların sosyal medyada linç edildiği de şimdilik araştırmalara yansımasa da bilinen gerçeklerden.
Birileri herhangi bir paylaşım yaptığında eleştiriyor muyuz yoksa linç mi ediyoruz? Aradaki ince fark ne? Linç kültürünün bir parçası olmadan eleştirimizi sunabilir miyiz?
İletişim bilimciler İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Nurdoğan Rigel, İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Erkan Saka ve sosyolog Hatice Özhan, bu sorulara farkı perspektifler üzerinden yanıtladı ancak üçünün de birleştiği nokta şu: Türkiye’de eleştiri kültürünün tam olarak yerleşmemesi sonucu linç kültürü giderek yaygınlaşıyor.
Rigel: Linç kültürünün kaynağı kötücüllükEleştiri içinde sorgulamak da vardır. Olaylar arasında neden-sonuç ilişkisini kurmak vardır. Konuyu ortaya koyup tüm yönleri ile tartışmak vardır. Eleştiride soru sormak vardır. Linç kültüründe ise öyle bir durum olmaz. Sorup anlamak yerine daha çok direkt olarak anlamadan saldırmak vardır. Bir analiz ortaya koyma durumu yok. Eyleyen ve söyleyen arasındaki ilişki gibi. Eyleyenle ilgilenip söyleme bakmayız genelde. Linç kültüründe durum budur. Söylene cümlenin neyi ifade ettiğinden ziyade kimin söylediği, eyleyendir derdimiz bazen. Son yıllarda daha çok neden-sonuç ilişkisi kuramayan zihniyet gelişti. Bunu dert edinmeyen zihniyetler. Sosyal medyada da herhangi bir filtreleme yok. Bilgi sahibi olmamış biri çok önemli bir konuda görüş beyan edip bunu bir saldırıya dönüştürebiliyor. Oysa aksine önce bilgi sahibi olmalıyız. Empatiyi devre dışı bıraktıkSosyal medya linçlerinin bellekle de bağı var. Kısa süreli bellek hemen unutuyor, oysa bilgi amaçlı olan uzun bellek bizim için daha verimli ve ondan yararlanmıyoruz. Öyle bir noktaya gelindi ki, her an herkes her şeye dair konuşabilir, sözlü saldırıda bulunabilir. Yurt dışında kavramsal olarak 2008'den bu yana tartışılan bu sanal zorbalık meselesi, Türkiye'de tartışılabilir bir hale gelmedi. Linç kültürünü ben kötücüllükle açıklıyorum. Bu kötücüllüğün kaynağı da empati kuramamak, kurmak istememek. "Facebok" ilk sosyal medya olarak karşımıza çıktı, "yüz" olarak yani, oysa sonuçta kocaman bir yüzsüzlük ortaya döküldü. Sosyal medyada kimse birbirinin bakışını, yüzünü görmediği için çok rahat bir şekilde her türlü lafı söyleme gücünü kendisinde görebiliyor. Sokakta olsa belki bu lafı söyleyemeyecek. Empatiyi devre dışı bıraktık. |
Saka: Işıl Özgentürk'e eleştiriler sonrasında lince dönüştüTürkiye'de bir eleştiri kültürü olmadığı için sosyal medyadaki en ufak bir eleştiri de lince dönüşüyor. Türkiye'de zaten eleştiri kültürünün sorunlu olması, eleştirilerin direkt hakaret ya da lince dönüştürebiliyor. Ayrıca sosyal medya kullanıcılarının kodlarının kültürel kodlardan da ayrı olduğunu düşünemeyiz. Örneğin kadına şiddet meselesi. Toplumun genelinde yaygın olan şiddet, sosyal medyada daha çok kadınlara yöneliyor. Bu nedenle gerçekten genel toplumsal kodlardan ayrı düşünemiyorum. Yani sosyal medya, toplumun ve sokağın büyük bir yansıması. Sosyal medyada kolayca içerik üreten herkes, istediği herkese saldırma hakkını kendisinde görebiliyor. Mesela Işıl Özgentürk'e yönelik başlayan eleştiriler, sonrasında kültürümüz olmayınca lince dönüştü. Sosyal medya linçlerini anlamaya çalışırken birçok faktörü birarada düşünmeliyiz. Birilerinin geçişten kalan öfkeleri de olabilir, birilerinin saldırmak için köşede hazır beklediği durumlar da olabilir. Linç kültürü genelde anonim bir yapı gibi görünse de genelde aynı kişilerin, aynı gruplara saldırdığını da görebiliyoruz. |
Özhan: Sokağın linçleri sosyal medyaya taşındıTürkiye'de maalesef ideoloji ve siyasi davranışların çok fazla gözlemlendiği toplum karakterini görüyoruz. Bu da şu anlama geliyor: Toplum direkt olarak siyasilerinden, onların söyleminden etkileniyor. Bölünme ve kutuplaşma yaygınlaşıyor. Eskiden linçler sokaklarda yaşanırdı şimdi bilişim dünyasında yaygınlaşmaya başladı. Kişilerin artık kendisini sosyal medyada ifade etmeye başlamasıyla bu durum yaygınlaştı. Siyaset şiddet üzerine kuruluEskiden sokakta beden yoluyla veya saldırgan tavırlarla ifade ederdik şimdi ise sosyal medyadan bu saldırılar gerçekleşiyor. Türkiye'de siyaset şiddet üzerine kurulu olduğu için ayrıca bunun da yansımasını görüyoruz. 12 Eylül'ü örnek verelim. Bir şiddet sonucu ortaya çıktı, şiddeti büyüttü ve devam ettiriyor. 12 Eylül'ün kodlarında şiddet vardı çünkü, bugün de devam ediyor. Toplumu en iyi eğitimle şekillendirebilirsiniz ama bizim ülkemizde eğitim de idolojik bir aygıta dönüşmüş durumda. Bu yüzden eğitimden de bir sonuç çıkacağını sanmıyorum. Türkiye'de birbirini dinleme öz saygıya dönük bir eğitim anlayışı yerleştirilemiyor çünkü bundan beslenen bir siyaset var. Ancak demokratik bir siyaset anlayışıyla yönetilebilirsek bu linçlerin sayısı azalabilir. |
Siber zorbalık nedir? Kendimizi nasıl koruruz?Siber zorbalık, dijital teknolojiler kullanılarak gerçekleştirilen zorbalıktır. Bu tür zorbalıklar sosyal medyada, mesajlaşma platformlarında, oyun platformlarında ve cep telefonlarında görülebilir. Hedef seçilen kişileri korkutmaya, kızdırmaya ya da utandırmaya yönelik olarak tekrarlanan bir davranış. Hemen Atılması Gereken Adımlar Siber zorbalık mesajlarına cevap vermeyin ve gerekli yerlere iletin. Siber zorbalığın kanıtını saklayın. Siber zorbalığın gerçekleştiği yerlerin tarihlerini, saatlerini ve açıklamalarını kaydedin. Ekran görüntülerini, e-postaları ve kısa mesajları kaydedin ve yazdırın. Web ve cep telefonu servis sağlayıcılarına siber zorbalık bildirmek için bu kanıtı kullanın. Siber zorbalık yapan kişiyi engelleyin. Çevrimiçi Hizmet Sağlayıcılara Siber Zorbalık Bildir Siber zorbalık genellikle sosyal medya siteleri ve internet servis sağlayıcıları tarafından belirlenen şartları ihlal eder. Hüküm ve koşullarını veya hak ve sorumluluk bölümlerini gözden geçirin. Bunlar, uygun olan veya uygun olmayan içeriği açıklar. Kullanıcıları nasıl engelleyeceğinizi öğrenmek ve sizinle kimin iletişim kurabileceğini kontrol etmek için ayarları değiştirmek için sosyal medya güvenlik merkezlerini ziyaret edin. Siber zorbalıkları sosyal medya sitesine bildirin, böylece hizmet şartlarını kötüye kullanan kullanıcılara karşı önlem alabilirler.
Bilgiler: https://www.internetyardim.org adresinden |
(EMK)
*Görseller: Sosyal Kafa, sosyal medya