Aynı gün, Meclis Adalet Komisyonu, Terörle Mücadele Yasası'nda (TMY değişiklik tasarısını görüşecek.
bianet'in görüştüğü, davanın müdahil avukatlarından, Diyarbakır Barosu Başkan Yardımcısı Tahir Elçi, tasarıda getirilen iki değişikliğin, "Kaymazlar olayındaki gibi yargısız infazların kılıfı" olacağını, adil yargılamanın önünü kapatacağını söyledi.
Elçi'ye göre, bu değişiklikler, kolluk kuvvetlerine getirilen adli koruma ve ateşli silah kullanımının yeniden düzenlenmesi.
"En ağır suçla suçlanan bile tutuksuz yargılanabilecek"
Elçi, tasarıda, müebbet hapisle yargılanan kolluk kuvveti mensuplarının bile yararlanabileceği adli koruma sisteminden söz etti.
"Tasarıya göre, sanık durumuna düşen, haklarında soruşturma açılan kolluk güçleri, sınırlama olmaksızın adli kontrolden yararlanabiliyorlar. Suçlama ne kadar ağır olursa olsun, müebbetle bile yargılanıyor olsalar, tutuklanmamalarının yolunu açıyor."
Kaymazlar davasında, avukatlar, her duruşmada, tutuksuz yargılanan sanık polis Mehmet Karaca, Yaşafettin Açıkgöz, Seydi Ahmet Döngel, Salih Ayaz'ın tutuklanmasını istemişler, ancak bu talep reddedilmişti.
Elçi, "Şemdinli olayı gibi istisnai davalar dışında", sanık kolluk kuvveti mensuplarının zaten tutuklanmadığını anımsatarak şöyle dedi:
"Tasarıdaki hüküm, kötü uygulamayı yasallaştırıyor. Yargıya, uygulamacılara, 'sanıklar tutuklanmamalıdır' mesajını veriyor."
"Ateşli silah düzenlemesi yargısız infazların önünü açıyor"
Tasarı, kolluk kuvvetlerinin ateşli silah kullanma yetkisine ilişkin şu düzenlemeyi getiriyor:
"Terör örgütlerine karşı icra edilecek operasyonlarda 'teslim ol' emrine itaat edilmeyerek silah kullanmaya teşebbüs edilmesi halinde kolluk görevlileri, tehlikeyi etkisiz kılabilecek ölçü ve orantıda, duraksamadan hedefe karşı silah kullanmaya yetkilidirler."
Daha önce buna benzer maddenin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini anımsatan Elçi, "Mahkeme, karar gerekçesinde, ateşli silah kullanma yetkisinin kesinlikle kademeli olarak kullanılması gerektiğini, doğrudan ateş yetkisinin yaşama hakkının ihlalinin önünü açtığını belirtiyordu" dedi.
"Mahkeme 'kademeli'nin de ne demek olduğunu açıklamıştı. Önce 'dur' denmeli. Ardından havaya ateş edilmeli. Daha sonra ayaklara. Bunlara rağmen, kesin bir zorunluluk varsa, kolluk kuvveti kendisinin ve başkasının can güvenliği için ateş açabilir."
TMY değişiklik tasarısı, gerekçesinde bu kararı dikkate aldığını belirtiyor. Ancak, metinde geçen "durumun gerektirdiği orantı ve ölçüde" ifadesi, Elçi'ye göre büyük sorunlar yatacak.
"Bu orantı ve ölçünün ne olduğunu kim belirleyecek? Kolluk kuvveti böyle bir olayda 'Bana göre o anda gerekiyordu' diyecek ve olay kapanabilecek. Tasarı kademeleme getirmiyor."
"Kaymazlar davasında olan aynen budur"
Elçi, "Kaymazlar davasındaki olay aynen budur" dedi ve devam etti.
"Adli tıp raporu, Uğur Kaymaz'ın vücuduna 13 yabancı cisim girdiğini saptadı. Bunların 9'u mermi çekirdeği. Hepsi, sırt bölgesinden göğse doğru girmiş durumda. Yani, öldürücü nitelikte.
"İşte tasarı hedef gözeterek, öldürmek üzere ateş etme eylemlerine, yargısız infazlara kılıf getiriyor."
12 yaşındaki Uğur Kaymaz ve baba Ahmet Kaymaz 21 Kasım 2004 tarihinde Mardin Kızıltepe'de, polisler tarafından "yasadışı örgüt üyelerine operasyon" gerekçesiyle öldürülmüştü.
Kaymazları öldürmekle suçlanan 4 polisin yargılandığı dava, güvenlik gerekçesiyle Mardin'den Eskişehir'e nakledilmişti.
Eskişehir'deki 20 Temmuz'da görülen ilk duruşmada mahkeme 4 polis hakkındaki tutuklama istemini reddetmişti. Duruşma salonunun yetersizliği nedeniyle bina dışında kalan izleyicilere, Ülkü Ocakları üyesi bir grup saldırmıştı.
Kaymazlar davasının bir önceki duruşmasını izlemek üzere İstanbul'dan Eskişehir'e giden hak savunucuları kente, mağdur yakınları ve diğer hak savunucuları da mahkeme salonuna alınmamıştı. Polis, duruşmayı izlemek isteyenlere müdahale etmiş; 12 kişiyi gözaltına almıştı. (TK/KÖ)
* Kaymazlar davasıyla ilgili bianet haberlerinin listesi için tıklayın.