Başbakan Erdoğan’ın Merkez Bankası’nın (MB) bağımsızlığını ve faizleri yeterince indirmemesini eleştirmesini siyaseten ve ekonomik olarak değerlendirmesini istediğimiz Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, MB’nin bağımsızlığının “kapitalist küreselleşmenin bir kurgusu” olduğunu belirtti, ama Erdoğan’ın bunu eleştirmeye hakkı olmadığını, sözlerinin onun diktatöryel eğilimlerinin yansıması olduğunu vurguladı.
“MB’nin bağımsız olması demek aslında MB’nin o ülkedeki sınıflar dengesinden, ücretli çalışanların ve emeklilerin taleplerinden bağımsız, büyük ölçüde uluslararası sermayenin çıkar ve isteklerine göre politikalarını belirlemesi anlamına gelir.
“Bu anlamıyla da ben dahil daha radikal, daha emekten yana iktisatçıların, kapitalist küreselleşmeyle ilgili sorunu olanların karşı olduğu bir kurgudur ama bunu söylemeye Erdoğan’ın hakkı yoktur.
“Çünkü şu anda kurumsal olarak MB bağımsız, kendisi de yetkileri elinde bulunduruyor. Eğer bu bağımsızlıktan şikayetçiyse değişik yöntemlerle değiştirebilir.
“MB’nin bağımsızlığı ortadan kaldırır, hükümetin memuru haline getirir, para piyasası kuruluna Hazine’den, DPT’den, değişik kamu kuruluşlarından daha fazla temsilci koyar ve böylelikle kararlarını belirlemiş, etkilemiş olur.
“Ama Tayyip Erdoğan’ın diktatör eğilimlerinin bir yansımasıyla karşı karşıyayız.
“Aslında o göstermelik olarak tüm kurumların, yasamanın, yargının, yürütmenin demokratik olduğu, kurumsal yapılara sahip olduğu görüntüsü vermek, bir şekilde vitrini süslemek istiyor.
“Ama dolaylı olarak tüm kurumlar kendi talimatlarıyla hareket etsin isteğinde.”
Türkiye Sermaye Akımlarına Açık |
“Erdoğan’ın söylediği mantıkta da şöyle bir hata var: Eğer Türkiye uluslararası sermaye akımlarına tamamen açık bir ülke olmasaydı, faizleri düşürmek üretimi ve istikrarı arttırabilirdi. “Mesela Çin’de bunu yapabiliyorlar. Faizleri hep düşük tutuyorlar, tasarruf sahipleri eksi faiz kazanıyor ama paralarını yatıracakları başka bir zemin olmadığı için, yurtdışına paralarını çıkartamayacakları, dövize geçiremeyecekleri için yabancılar da bu avantajlardan yararlanamayacakları için yıllarca enflasyondan da düşük faizlerle idare ediyor. “Ama Türkiye doğrudan doğruya sermaye akımlarına açık bir ülke olduğu için 1994 krizinde yaşandığı gibi, siz suni olarak faizleri aşağıya çektiğiniz zaman gerek yerel yatırımcılar gerekse yabancılar dövize döner; dövize dönüp döviz sıçrayınca da bunun getirdiği maliyet baskısı enflasyonu sıçratır. Zaten geçtiğimiz yıllarda yaşanan buydu. “Bir de 17 Aralık sürecinde döviz kurlarının sıçramasıyla çok daha fazla gündeme geldiği gibi, finansal olmayan özel sektör kuruluşlarının 250 milyar dolar civarında dış borçları var. “Faizlerden öte döviz kurlarının oynaması onların finans maliyetlerini çok daha fazla arttırıyor ve bu şirketleri çok büyük risk altına sokuyor.” |
Planlı ekonomi
“Bizim MB’nın bağımsızlığına eleştirimiz, hükümetin başkanı kimse, ülkede ipleri elinde bulunduran kimse, MB onun talimatıyla yönetilsin değil. Bu ülkedeki geniş kitlelerin çıkar ve talepleri neyi gerektiriyorsa, planlı ekonominin işaret ettiği nokta ne ise MB’nin de kararlarını o doğrultuda alması.”
Fiyat istikrarı
MB’nın misyonunu fiyat istikrarı olarak belirlediğini, MB başkanının veya teknotratlarının alınan kararlarda bu anlamda sorumluluğu olmadığını, onların ister istemez bu misyon doğrultusunda karar almak zorunda olduklarını anlatan Kozanoğlu hükümeti eleştirdi.
“MB kendi misyonuna uygun davranıyor. O misyonu tanımlayan da eğer bir sorumlu aranacaksa 12 senedir hükümet olan AKP ve Recep Tayyip Erdoğan’dır.”
Hükümet baskısı
Prof. Kozanoğlu Erdoğan’ın faizlerden şikayet etmesini de trajikomik olarak niteledi.
“Başbakan faizlerin yüksek olduğundan şikayet ediyor ve işin trajikomik yanı, Merkez Bankası’na ‘enflasyon hedeflerini hiçbir zaman tutturamıyorsunuz, her defa ıska geçiyorsunuz, bir de konuşmayın’ diyor.
“Halbuki MB tutturamayıp sürekli revize ediyor, çünkü muhtemelen, hükümet tarafından enflasyonu düşük gösterelim, hedefleri düşük açıklayalım baskısı altında.
Enflasyon
“Enflasyon öngörülenden her defasında yüksek oluyor. Zaten enflasyon yüksek olunca buna uygun olan faizin de daha yüksek olması gerekir.
“Yani MB’nin enflasyonu yüksek tahmin edip faizleri yüksek tutmasından değil sorun, enflasyonu düşük tahmin edip bunu tutturamamasından. Yani Erdoğan’ın bu şikayeti aslında daha yüksek faiz oranlarına işaret eder.”
Erdoğan’ın açıklamaları
Kozanoğlu Türkiye ekonomisinin çok ciddi yapısal sorunları olduğunu altını çizdi.
“Zaten sorun neoliberal kurgunun kendisinde ama şu anda konjonkturel anlamda ekonominin en büyük risk kaynağı RTE ve yaptığı açıklamalar.
"Nitekim görüyoruz, açıklamalarından sonra bir anda döviz kurları oynamaya başlıyor, kendileri açısından çok önem taşıyan borsa düşmeye başlıyor. O açıdan, tam tersine her açıklaması ekonomiyi olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor.” (YY)