Ayda Bakan, hemşire maaşıyla geçinemeyince nota kitabı satmaya başladığından söz ederek, "Ekonomi ileri gidiyor mu bilmiyorum ama biz geriye gidiyoruz" diyor.
70 yaşındaki seyyar meyve satıcısı Mehmet Ali Onur ise emekli maaşının azlığından yakınarak, yaşlı olmasına karşın haftada yedi gün çalıştığını söylüyor; 10 kişilik ailesine yarım kilo meyve alamadığından yakınıyor, "ekonominin sokakta açlıktan sürünen insanlar demek olduğunu" belirtiyor.
Müşerref Kubaşık ise ev kadını ve halinden memnun. "Geçen yıla göre bir çok şeye daha az zam yapıldı. Ekonomi büyüyorsa bunu hissediyoruz" diyor.
Hükümetin ekonomi politikalarına sıcak bakan Mehmet Çarkçı da "Özal temennilerle yaşıyoruz demişti, satışlarımız düşük ama bizde ekonomini iyiye gideceği inancıyla yaşıyoruz" diye konuşuyor.
"Kredi kartıyla taksit taksit yaşıyoruz"
Esnaf ve çalışanların ekonomiyle ilgili görüşleri şöyle:
Selim Çalık (25), bakkal: Ekonomiyle ilgili rakamları takip etmiyorum, yüzdelere bir anlam veremiyorum. Büyüme olduğu söyleniyor. Ekonomik kriz dönemine oranla satışlarımızın iyi olduğu söylenebilir. Yine de ekonomik durumu anlayabileceğimiz şekilde açıklasalar, işlerimizi ona göre planlarız.
Mehmet Ali Onur (70), seyyar meyve satıcısı: Yedi kişilik bir ailem var ve tek çalışan kişi benim. Çocuklarım iş bulamıyor, 280 milyon olan emekli maaşım ise sadece evin faturalarını ödüyorum. 13 yaşımdan bu yana çalışıyorum ama bana verdikleri maaş hiçbir şeye yetmiyor. Satışlarım da hiç iyi değil, 50 milyonluk satış yapsam 20 milyonu bana kalıyor.
İşlerim her gün iyi olmadığı için haftada yedi gün çalışmak zorundayım. Ekonomi iyi deseler bile vatandaş açlıkta sokaktan sürünüyor. 10 kişilik aileler yarım kilo meyve alıyor. Nasıl emekli maaşları artmıyorsa, insanların bu durumu da değişecek gibi görünmüyor.
Ayda Bakan (27), hemşire: Ekonomi haberlerine bakınca canım sıkılıyor. Ekonomi büyüdü diyorlar ama bizim durumumuz hep kötüye, geriye gidiyor. Maaşlarımız artmıyor, pahalılık artıyor, yeni zamlar yapılıyor.
Kredi kartıyla taksit taksit yaşıyoruz. Maaşımı alınca kredi kartı borcuna yatırıyorum. Hep aynı kıyafetleri giyiyorum, pazardan alışveriş yapıyorum. Ancak temel ihtiyaçlarıma para ayırabiliyorum. Maaşım yaşamama yetmediği için nota kitabı satmaya başladım, işten çıktıktan sonra bu kitaplarla dolaşıyorum. Bir sendikaya üyeyim ama çalışanların hepsi iş bırakmadıkça bizim taleplerimizi dikkate almazlar.
Halkın hayat kalitesi düşünce
Mehmet Çarkçı (50), mobilyacı: Ekonomik verileri takip etmiyorum ama, birinci ve ikinci aylara göre şu an satışlarımız daha iyi. Kriz dönemine oranla işlerimizde artış oldu. Türkiye'de paranın çoğu bankalara, dış borçlara gidiyor, bize çok bir şey kalmıyor. Yine de zam haberlerine karşı ekonominin büyümesine ilişkin bir şeyler söylenince umutlanıyoruz.
Erol İlter (63), kuaför: Ekonomide bir büyüme varsa bunun esnafın işlerine bir katkısı yok. Ancak zamların bizim hayatımıza etkisi oluyor. 70'li yıllardan sonra işlerim hiç iyi olmadı. İnsanların alım gücü düşünce ilk olarak kuaföre vereceği para gibi, temel ihtiyaçları dışındaki şeyleri kısıyor, daha önce kuaföre gidenler, saçlarını mecburen evinde boyuyor. Halkın hayat kalitesi düşünce yeni çıkan deyimle 'ekonomi yapmaya' başlıyor.
Müşerref Kubaşık (38), ev kadını: Geçen yıla göre fiyat artışlarının daha az olduğunu, yapılan zamların oranlarını düşük olduğunu görüyorum. Ekonomik büyüme hayatımızda hissediliyor. Eşimin maaşıyla rahatça geçiniyoruz. (ÖG/EÜ)