* Fotoğraf: Ekoloji Birliği.
Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ardından Türkiyeli ekoloji örgütleri, 15-18 Şubat tarihleri arasında deprem bölgesinde depremzedeler ve meslek örgütleriyle yaptıkları görüşme ve incelemelerin yer aldığı yeni bir rapor yayımladı.
Çevre Mühendisleri Odası, Ekoloji Birliği, İklim Adaleti Koalisyonu, Mezopotamya Ekoloji Hareketi ve Amed Ekoloji Derneği'nden oluşan heyetin görüşme ve incelemelerinin olduğu raporda depremden etkilenenlerin ve dayanışma için bölgeye gidenlerin aktarımlarına, sahadaki tespitlerine ve analiz sonuçlarına yer verildi.
Raporda yer alan 10 başlık şöyle:
- Kentlerin inşası eko-kırım suçları üzerinde yükselmiştir,
- "Devlet çöktü" gerçeği bütün çıplaklığıyla karşımızdadır, enkazlar suç mahalidir,
- Temel gereksinimleri karşılamayan karşılayanı da engelleyen devlet,
- Çadır geçici çözüm iken çadırsızlık koşulları,
- Toplumsal örgütlülük, hukuki değil "meşru" eylemlilik hali,
- Enkaz kaldırma ve yıkım çalışmaları halk sağlığını ve doğayı tehdit ediyor,
- Hayvan hakları yok iken... Yine de hayvan özgürlüğü,
- Bir devlet politikası olarak insansızlaştırma,
- Yaşam mücadelesi verilen bölgede özel savaş ve düşmanlaştırma politikaları,
- Sonuç: Yeni yaşamı nasıl var edebiliriz, ekolojik bir yaşam mümkün.
ÖnerilerHiyerarşik, bürokratik ve etik anlayışı olmayan "işlevsiz" kurumlarıyla, devletin halkın ihtiyaçlarını karşılamadığı noktada yerelin ve kentin kendi örgütlülüğü ile etik bir kent yaşam örmenin mümkün olduğu belirtilen raporda öneriler şöyle:
* Deprem sonrası başka illere göç etmek zorunda kalan insanların konut ve arsalarına kesinlikle el koyulmamalı, depremle yıkılan alanlar insansızlaştırılmamalı, yeniden kurulum sırasında özellikle farklı etnik yapı ve mezheplerden gruplar ile mülteciler ayrımcılığa maruz bırakılmamalıdır.
* Kırsal alanlarda yaşayan köylüler geçici barınma gerekçesiyle bile olsa topraklarından koparılmamalı, doğayla organik bağları zedelenmemelidir. Köydeki yaşamın sürdürülebilirliği için köylerdeki hayvanlara yem teminine öncelik verilmelidir.
* Depremin yaralarını sarmaya yönelik tüm politikalar, mevcut sosyal dokuyu korumaya ve yeniden kazanmaya yönelik olmalıdır.
* Yeni imar alanları içinde tarım alanları, dere yatakları ve biyoçeşitlilik açısından önemli olan alanlar kesinlikle yer almamalıdır.
* Hükümetin, depremi kendi yandaş sermayedarları için fırsata çevirmesine izin verilmemeli, sözde enerji ihtiyacıyla başta fosil yakıtlı olmak üzere yeni santraller kurulmamalı, mevcutlarda kapasite artırılmamalı, betona dayalı inşaatlar, yeni çimento ve demir-çelik tesislerinin tam kapasite devreye girmesinin gerekçesi olmamalıdır.
* Kurulacak yeni yaşam alanı sadece evlerden ve ortak yaşam alanı oluşturacağı söylenilen park vb. yerlerden oluşamaz. Toplumsal yaşamın hayat bulacağı kolektif, dayanışmacı, üretken ve ekolojik yeni yaşam alanları oluşturulmalıdır.
* Yerelde tüm kurulacak yeni yerleşim yerlerinin (kent ya da köy) ihtiyaçları tarihi, kültürü, halkların talepleri gözetilerek gerçekçi planlamalar doğrultusunda mikro bölgeleme çalışmalarıyla rant ve talan politikalarına kapalı olarak oluşturulmalıdır.
* Yüzyıllar boyunca yaşayacağımız kentlerin aceleye getirilmeden, kimliksizleştirilmeden kurulması gerekmektedir.
* Toplumsal hafıza, ileriye dönük yaşamın taşıyıcısıdır. Yaşadığımız deprem dahil öncesi ve sonrasındaki tüm toplumsal hafızanın yok edilmemesi gerekmektedir, bunun için tarihi ve kültürel yapılar korunmalı ve yaşam alanının tarihi yapısına uygun mimari anlayış benimsenmelidir.
* Yeniden yapılanmada geleneksel meslekleri de kapsayan soyut kültürel miras korunmalıdır.
* Meydanlar kentlerin hafızası ve ortak yaşam ve mücadele alanları olan meydanlar yapılmalı, bu meydanlar toplumlar arası kültürel çeşitliliği korumak, etkileşimi sağlamak ve demokratik işleyişi çoğaltmak için kullanılmalıdır.
* Doğa üzerindeki mülkiyetçilik nasıl rantı doğuruyorsa hayvan üzerinde de mülkiyetçi bakış bireyci kapitalist bakışı ortaya doğurmaktadır. Hayvanlarla birlikte yaşam, hayvanların bakımı ve beslenmesi toplumsal yaşamın yeniden düzenlenmesini gerektirmektedir. Bu yeniden düzenlenme tüm türlerin yaşam hakkı ve eşitliği gözetilerek inşa edilmelidir. |
(TY)